Pablo Escobar, Medellin ve Kentsel Dönüşüm
Uyuşturucu ticaretinden, turizm sektörüne
Medellin 20 yıl öncesinde dünyanın en büyük uyuşturucu kartelinin içinde geliştiği uyuşturucu-cinayet-fuhuş-şiddet-yoksulluk sarmalında bir gecekondu mahallesiyken dünyanın sonuçlarına kulak kesildiği bir dönüşüm-kurtuluş-yenilenme-arınma yönteminin yıldızı haline geldi. Bu günlerde dünyadan bunu yerinde gözlemek isteyen ziyaretçilerini ağırlıyor.
Son günlerde Türkiye’de de popüler olan Netflix’in (internet üzerinde dizi ve film yayını yapan bir platform) en çok konuşulan dizilerinden biri, dünyanın en büyük uyuşturucu kaçakçısı Pablo Escobar’ı konu alan Narcos. Pablo Escobar’ın kahraman olarak görüldüğü Kolombiya kenti Medellin, dünyanın en şiddet dolu kenti olarak ünlenmişti. Ve şimdilerde ise başarılı kentsel dönüşüm stratejisi konuşuluyor. Dünya’da pek az şehir böylesine zorlu bir dönüşüm geçirmiştir.
Latin Amerika ülkelerinden biri olan Kolombiya’nın, Başkent Bogota’dan sonra ikinci büyük kenti olan Medellin’in (“Medeyin” diye okunuyor.) formal kent merkezi Medellin Nehri’nin denize ulaştığı ovada kurulu. Kenti çevreleyen dağların sırtları ise üst üste yığılmış Türkiye’de bizim gayet alışık olduğumuz gecekondu mahallerinin Güney Amerika stili olan barrio’larla, kırsal bölgelerden kente göç eden topraksız halkın kendilerinin inşaasını yaptığı barınakları ile kaplı.
Kolombiya hükümeti ve Medellin belediyesi bu bölgenin sorunlarını çözmeye karar verdiklerinde, dünyada bu vakte hiç yapılmamış bir model üzerinden ilerlediler. Halen, tüm dünyada ve Türkiye’de de uygulanan dönüşüm modeli, çöküntü bölgelerinin tümüyle alt ve üst yapısı ile modern kent sistemine uygun olarak yeniden inşaası. Ancak bu yöntemin o bölgede yaşayan halkı mutlu etmediği ve genel yoksulluk sorununu çözmediği deneyimleniyor. Bu nedenle Medellin modeli önemli. Şu ana kadar yaşananlar tüm dünyada bu soruna yani şehirlerin göç baskısı altında gelişirken ortaya çıkan sorunlara örnek olacak, yeni cevaplar verebilecek gelişmeler kaydediyor.
Medellin modeli temel bir karara dayanıyor: Yerinde dönüşüm. Yaşayanların yıllardır oluşturdukları sosyal ve fiziki çevreyi tümüyle silip süpürmeden sosyal ve ekonomik olarak dezavantajlı olanlara alt yapı ve sosyal donatılar sağlayıp şehrin diğer bölgeleri ile tümüyle bütünleşmesini sağlamak. Bu ana karar çevresinde kullanıcı katılımıyla yapılacak, kentsel planlama ve mimari tasarımın dönüştürücü etkisini kullanmak. Bu ana kararlar alındıktan sonra harekete geçiliyor. Tüm sosyal grupların katıldıı çalışma toplantılarında bir planlamacılar, STK’lar, birbirine düşman çetelerin üyesi ve belediye temsilcileri ve de mimarlar bir masa etrafında buluşuyorlar periyodik olarak. Bu toplantıların sonuçları kendilerini aşağıda açıklanan işlerde kendilerini gösteriyor.
· Fiziki Entegrasyon: Şehrin hem fiziki olarak hem de güvenlik açısından erişilemez durumda olan bölgelerini toplu taşıma araçlarıyla şehrin merkezine bağlanmasına öncelik veriliyor. Öncelikle, şehrin en zor fiziki şartlara sahip dağ yamaçlarında yerleşmiş olan gecekondu bölgelerine, bu zor coğrafya için tasarlanan bir ulaşım sistemi inşaatı başlıyor. Bu sitem bölgeye daha sonradan eklenecek sosyal donatılarında omurgasını oluşturuyor. Bir kısmı, yerel halkın “kablolu otobüs” diye adlandırdığı bir teleferik sistemi. Bu sistemin yerleştirilemediği daha üst bir kısımda yürüyen merdivenler kullanılıyor. Böylece fiziksel sosyal olarak en uçta yer alan dezavantajlı halkın şehrin merkezine, olanaklarına ve yapılı çevresine ulaşabilmesi ile entegrasyonun başlaması sağlanıyor. Şehirdeki tüm imkânlara erişim imkanı sağlanması büyük bir etki yaratıyor ve bu suç oranlarındaki düşüşten okunmaya başlıyor. Bir noktayı vurgulamak iyi olacak, aşağıda sayılan tüm sosyal donatılar bu ulaşım omurgası üzerinde yer alıyor. Her durak aynı zamanda bir çekim merkezi. Coğrafyanın izin verdiği uygun projeler ile ulaşım sistemi entegre. Bir durakta anaokulu ve market, bir durakta okul ve gençlik merkezi, bir durakta büyük kütüphane bir başkasında spor, müzik ve tiyatro etkinliklerinin birlikte yapıldığı bir kültür merkezi var. Ulaşım sistemi 2006’da tamamlandı.
· Fiziki çevre ve alt yapının iyileştirilmesi: Çoğu en temel alt yapı gereksinimlerini karşılayamayan barınaklara, elektrik-temizsu ve kanalizasyon hizmetlerinin sağlanması için dar yollar ve uçurum kenarı teraslarından alt yapı taşınıyor. Bu alt yapı çalışması, mevcut sokakların fiziki sınırlarını değiştirmeden iyileştirilmesi ile birlikte yürüyor. Bu şekilde dar ve dik sokakların, geçitlerin kaplama ve aydınlatmaları değiştirilirken altından geçecek tüm alt yapıyı barındıracak bir kutu tasarlanıyor. Her ev, bu alt yapının ulaştırılabilmesi için inceleniyor, ölçülüyor, biçiliyor ve projelendiriliyor. Alt yapı ve fiziki çevre kalitesinin birlikte yükseltilmesi tüm bölgenin halet-i ruhiyesini de katlıyor.
· Çocukların bakımı ve eğitimi: okul öncesi çocuklar için ücretsiz bakım imkânı sağlanıyor. Aynı zamanda bu bakım evleri ebeveynlerin bilgilendirildikleri ve bir araya geldikleri, birer sosyal çekim noktası haline geliyor.
· Gençlerin eğitimi: Gençlerin, uyuşturucu trafiği ve şiddet sarmalından çıkmalarını sağlamak için çekiciliği olan kültürel/sportif/sosyal imkânlar içeren, şimdiden mimari literatüre girmiş okullar tasarlanıyor.
· Kültür ve sanata erişimin sağlanması: yine aynı ulaşım sistemi ile ulaşılabilecek, yüksek mimari kaliteye sahip konser salonları, sanat ve müzik atölyeleri, grafiti sınıfları, dans okulları, fotoğraf kursları ile sürekli canlı, yerel halkın ilgisini çekecek etkinlikler düzenlenecek yapılar inşaa ediliyor. Dünyanın en iyi kütüphaleri arasına girmeye aday çok kapsamlı bir kitaplık da bunların arasında.
· Kaliteli yapılı çevre ile sosyal entegrasyonun sağlanması: her sokağın, köşe başının, çocuk oyun alanının, kullanıcıları ile birlikte tasarlanması, yerleşimcilerinin yapılan işleri sahiplenmesine neden olmuş. Artık yaşadıkları yerlerle gurur duyuyorlar ve daha iyisini yapabilmek için çalışıyorlar. Bir boya firmasının sponsorluğunda kendi evini boyayıp bütün bu çabada ortaklaşıyorlar.
Sonuç, bu hikâyeyi böyle anlatmamızı sağlayan adam eski belediye başkanı Sergio Fajardo suç oranlarının altı kat azalmasının sağlanmasından çok mutlu. Ancak tabiki bu zorlu süreç onunla bitmiyor ve sonradan gelen belediye başkanları da bu atağı ve planı devam ettiriyorlar. 2012’de The Wall Street Journal, Yılın Çığır Açan, Yenilikçi Şehri Ödülü’nü Medellin’e veriyor. Bu ödül tüm dünyanın ilgisini şehre yöneltiyor. Medellin Modeli, hemen Güney Amerika’nın benzer koşullardaki ülkelerinde uygulamaya geçiyor. Mimarlık öğrencileri, akademisyenler, şehir plancıları bölgeyi ziyaret etmeye başlıyor. 10 yıl önce adını bile anmak istemedikleri bölgeleri tur operatörleri misafirlerini taşıyor. Yeni açılan iş alanları ile suç ve şiddete ilgi azalıyor. Kısa bir zaman öncesine kadar Dünya’da en çok cinayet işlenen şehri olarak ün salan Medellin, şimdi gerçekleştirdikleri mucize ile anılıyorlar. Tıpkı Hindistan, Güney Afrika, Çin ve Malezya gibi Türkiye için de üzerinde çalışılmaya değecek bir tecrübe var artık ortada!
Y. Mimar Öznur AŞUT ÇAĞLAYAN