Seyahatte daha mı meraklıyız ?
Pandemi dolayısıyla uzun zamandır seyahate gidemeyen modern şehir insanının harcama limitlerini zorlamada doruklara çıktığı “Seyahat” kavramı günümüzde tamamen keyif için kullanılırken bundan bir kaç yüzyıl önce bazen açlıktan bazen savaştan bazen mecburiyetten başa yerlere gitme zorunluluğunu ifade ediyordu.Beyaz yakalının iş haricinde en çok konuştuğu konulardan birini merak çerçevesine taşımasak olmazdı.
Seyahata çıkmanın başlı başına merakı temsil etiğini düşünüyoruz. Taş devrinde bulunduğu bölgede kaynaklar tükenince mecburiyetten başka bölge arayan atamızı biraz mecburiyet biraz da merak tetikliyordu. Kuzey Avrupa’dan bilinmez denizlere açılan Vikingler Kolomb’dan 500 yıl önce merak ve mecburiyet ile Amerika kıtasını bulmuş ama seyahatlerini politik, güç vs sebeplerden ticari faydaya dönüştüremediği için kıtaya isimlerini verememişlerdi. Rüyasında yanlışlıkla “Seyahat ya resullah” diye rüya ile yola çıkan Evliya Çelebi ve çağdaşı gezginlerin en büyük derdi günlük hayatta tatmin edemedikleri meraklarını başka coğrafyalarda gidermekti. Çünkü bilginin yaygın olduğu günümüzden öncesi zamanlarda öğrenmenin en önemli yolu seyahat ile keşfetmekti. Avrupanın bir ucundan Çin’e giden Marko Polo merakının karşılığında bilgi ve zenginlik ile dönmüş ve kendisinden sonraki tüm kaşiflere ilham kaynağı olmuştu.
Konu başlığımıza dönmeye çalışalım; günlük hayat çok büyük oranda her zaman aynı yaptığımız şeyleri ifade eder. Aynı saatte kalkarız, aynı sandalyede otururuz, Aynı yoldan gideriz, aynı araca bineriz, aynı yerlerden yiyecek alırız, aynı köprüden geçeriz, aynı binaya gireriz, aynı insanlarla konuşuruz, aynı verimli veya sonuçsuz sohbetleri yaparız ve biz bunun sonucunda aynı insan olmaya devam ederiz. Eğer bizi farklı ve daha iyi bir insan yapacak şeyler varsa bu hayatta bir tanesi de farklı yerlere gitmek, yani seyahate çıkmaktır. Bakın adı üstünde seyahate çıkmak diyoruz yani rutinden çıkmak aslında J
Seyahatin katkısını görmek aslında “Çok gezen mi çok okuyan mı bilir” sözünü kanıtlamaktır. Benim görüşüme göre bilmek için hem okumak hem gezmek iyidir, hatta okumayı çoğu zaman gezmenin önüne alırım ama atalarımıza ayıp etmeyelim ve bu kanaldan devam edelim çünkü bir Viking için okuma fırsatı yoktu ama cesaretini ve savaşçılığını Akdeniz’de gösterme fırsatı vardı. J
Seyahattin en güzel yanlarından biri sizi yukarıda bahsettiğim gibi aynılıktan çıkarmasıdır. Farklı bir odada uyuyacak, farklı insanlarla sohbet edecek, farklı yemekler yiyeceksiniz. Düşünseniz sabah kalkacaksınız ve o gün başınıza ne geleceğini bilmiyorsunuz, her şey kontrolünüz dışında. Merakın zirvede olduğu bir gün. Sokakta yürürken köşeyi döneceksiniz ve belki de hayatınızdaki en güzel dondurmayı keşfedeceksiniz. İnsan zihninin keşif ve keyfi birleştirdiğinden daha keyifli bir an yaşayacağını düşünemiyorum. Bazen elinizde harita app’ler ile her şeye hakim gezerken bazı anlar dar sokaklarda merak ile ne keşfedeceğim diye bilerek kaybolacaksınız. Seyahatte yaşadığımız bu kısa deneyimler aslında aynılıklar içinde geçen hayatımızı farklılaştırabilmemiz için bize verilen kısa uyaranlardır. Günlük aynılıklar içinde geçen hayatımızda da ne kadar farklı yol, farklı yemek, farklı bina, farklı kişiler ile sohbetler katıp meraklı anlar yaşarsak hayatımız hem daha renkli hem de daha başarılı ve keyifli olacaktır. Simit aldığınız simitçi abi ile hiç sohbet ettiniz mi, tatilde külahınıza dondurma koyan garson aslında ne düşünüyor konuşup derdini sordunuz mu, ofiste çiçekleri sulamaya gelen ablanın hikayesi ne, beraber çalıştığınız arkadaşınız ilkokulu nerede okumuş, ilk aşkını nerede tanımış vs vs... Soru bitmez siz yeter ki sormak ve merak etmek isteyin. Her gün seyahat edemeyiz ama seyahat kafasını istersek her gün yaşayabiliriz.
Seyahatin keyifli yanlarından bahsettik ama bir de seyahatten kaçanlardan bahsetmek lazım. Şöyle kişileri hepiniz tanıyorsunuzdur. Her sene aynı yere aynı tarihte tatile gidenler, çocukları başka yere gitmek istese bile sadece kendi rahat ettiği yere giden ebeveynler, her haftasonu sürekli aynı yerde yemek yiyenler, ben sadece her zaman aynı rakıyı içerim başka alkol denemem şarap,bira nedir ki diyenler, yeterli kaynağı olsa bile tüm tatilini yazlık evinde geçirenler gibi bir çok merakın karşıtı örneği sizler de çoğaltabilirsiniz. Peki insanları böyle davranmaya teşvik eden ne olmuş olabilir. Eğer günlük hayatınızda farklı şeylere açık olamıyorsanız ve denemiyorsanız bunu seyahat gibi daha komplike bir ortamda deneme şansınız çok daha az gözüküyor. Çünkü seyahat zorlayıcı bir durum, standart ötesine çıkacağınız ve her türlü süprize açık olacağınız için buna hazırlıklı olmanız ve tolere etmeniz gerekiyor. Bu yüzden günlük hayatımızda yeniliklere ne kadar açık olursak seyahate açılma fırsatımız o kadar artıyor. Yani egomuzun büyüklüğü bizim hayatın farklı tadlarını görmemize engel olabilir. Hayatın tadlarını kaçırdıkça dünya gerçeklerinden de kaçacak ve uzun dönemde o gurur duyduğumuz bilgi kaynaklarımızın eridiğini görebiliriz. Yani bizim egomuzu besleyen övündüğümüz standartlarımız ve sabitlerimiz aslında bizi yaşarken öldürüyor olabilir.
Biz atalarımız gibi mecburiyetten seyahat etmiyoruz, yaşadığımız dönemde tamamen keyif için yapılan bir eylemde sıkıntı yaşama riskini almak herkesin cesaret edemeyeceği bir durum.
Loewenstein’in Boşluk Merak teorisine göre eğer bir konuyu hiç bilmiyorsanız merak etmiyorsunuz ve biraz bildiğiniz zaman devamını da öğrenmek için merak edip çaba harcıyor ve sizi huzursuz eden boşluğu doldurmaya çalışıyorsunuz. Size kendi ailemizde yaşanmış bir örnek ile Boşluk Teorisini nasıl denyimledik ve seyahatte merak nasıl maksimum seviyeye çıkarılır ondan bahsedeceğim. İçinde bol keşif ve yürüme olan bir seyahate çocuklar ile beraber gitmeye karar verdik. Gitmeden önce o şehre ait bütün hikayeyi istanbul’da beraber okuduk, şehin tarihi mekanlarını harita üzerinde konuştuk, şehre ait videolar izledik, youtube taraması yaptık, yenilebilecek yemekleri beraber araştırdık hatta bazılarını istanbul’da gitmeden önceki dönemde yiyerek ısınma yaptık ve sonuç inanılmazdı, her tatilde şehir gezmekten sıkılan çocuklar , şehri önceden bildikleri için tüm gittiğimiz yerlerde en azından nerede olduğumuzu ve hikayesini kısmen biliyorlardı, sorular sorup öğrenmeye çalışıyorları. Şunu gördük ki Loewenstin haklı. Bir konu hakkında hiç bir şey bilmiyorsanız orası sizin ilginizi çekmez (eski model tatil öncesi) eğer o konu hakkında kısmen bilgi sahibi iseniz, zihniniz huzursuzluk duyacak ve öğrenmek için kesinlikle merakınız zirve yapacaktır ki bizim çocukların bile net olarak zirve yaptığını gördük.
Pandemi döneminde seyahate özlem duyan hepimizi dönüşte umarım merak dolu seyahatler ve keşifler bekliyor.
Seyahatiniz ve merakınız bol olsun, en güzel sürprizler hiç peşinizi bırakmasın dileğiyle
Tebrikler çok güzel
Director of Corporate Communication at Piri Reis University
4yİyi bir gezgin olarak yazına %100 katılıyorum. Kalemine sağlık. Bana göre seyahat tüm bu yazdıklarının yanında eğer yanında yol arkadaşların varsa 2 göz, 2 kulak yerine çarpı seninle seyahat eden kişi kadar farklı gözle, tat duygusu ile deneyimlerini arttırabilme şansıdır.
Traveler
4yÇok iyi noktalara değinmişsin kalemine sağlık👏
EMEA Regional Commercial Director l Leadership l Pharma l Healthcare l Life Sciences l Cell & Gene Therapies l FMCG l Global Marketing Strategies l Commercial & Sales Excellence l Ex-Unilever
4ySelamlar, Tolstoy’a atfedilen güzel bir söz geldi aklıma: “ Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar, ya insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir” . Merak ile çıkılan tüm yolculuklar ile muhteşem hikayeler yazılacak bir yıl olsun! İyi seneler!