Merakı Aristoteles ile keşfedelim.

Merakı Aristoteles ile keşfedelim.

Bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler.

Bilimin kurucusu olarak adlandırılan Antik Çağın en büyük felsefecilerinden biri olan Aristoteles benim açımdan merakın ilk ve gerçek sembolüdür. Son birkaç yıldır hakkında sürekli okumaya, dinlemeye, araştırmaya çalıştığım Aristoteles Yunan dünyasında ilk bilimsel kütüphane, doğa tarihi müzesi, harita koleksiyonunu kurmuş, bilim sınıflaması yapmış, her bir varlığın türlerine ilişkin problemlerini incelemiştir. Aristoteles’ten önce bilim ana karnında cenindi, onun sayesinde doğdu benzetmesi çok yerindedir. Tüm bilimlere istinaden yazdığı kitaplarda kendisinden önceki yazılanlara yorum yazmış ve eserlere katkı yaparak çıtayı yükseltmiştir. Sadece bilim üzerinde değil, yaratılış, ahlak, devlet, varlık felsefesi üzerine yazdıkları kendisinden sonraki 2000 yıl boyunca tartışılmıştır ve halen de felsefe bölümlerinin ve amatör meraklılar tarafından tartışılmaktan büyük keyif alınmaktadır. Ortaçağ Müslüman Filozofları tarafından çoğu eseri tercüme edilmiş ve üstüne yorumlar yazılmış, kendisine “İlk Öğretmen” ünvanı layık görülmüştir. İnsanlığın ilk öğreticisi ünvanını hem yarattığı eserler hem de kendisinden sonraki tüm araştırmacılara yol açıp onları merakla yola çıkardığı için kesinlikle hak etmektedir.

Aristoteles'i bir deneyciydi, hipotezlerin kanıtlanmasına inanıyordu ve tüm bilgilerimizin duyularımız ve deneyimlerimiz yoluyla oluştuğunu söylüyordu. Babasının makedonya kraliyet hekimi olması ve zihni faaliyetin yüksek olduğu bir ortamda yetişmesi onu biyolojiye yönlendiren ve bu kadar meraklı bir biçimde çok farklı alanlarda araştırma yapmasına yönlendiren neden olabilir.

Tüm insanlık tarihinde İlk Öğretmen olarak adlandırılan Aristoteles antik çağa damgasını vurmuştur. Kurduğu Lykeion okulunun ismi Latinceye Lyceum olarak geçti. Okul ismini Atina dışındaki koruluktan alıyordu. Fransızca Lycee kelimesini be biz Türkçemize Lise olarak aldık.Lykeion (Lise)’de bir çok öğrenci yetiştirmiş ve Siyaset, yasa, tarih, psikoloji, mantık, etik, fizyoloji, zooloji, biyoloji, botanik, dil, kimya, astronomi, mekanik, matematik, felsefe, metafizik, bilgi gibi çok farklı konulara sınırsız bir merak duymuş ve araştırmıştı. Kullandığı ve yarattığı bilim terminolojisi neredeyse 2000 yıl üzerine hiç bir ekleme yapılmadan referans olarak kullanılmıştı. Araştırmalarını yazıya döktüğü için bıraktığı eserlerin sayısı çok yüksekti.

"Nasıl" sorusunu bilim ile cevaplarken, "Neden" sorusunu felsefe ile çözüyordu.

Her şeye karşı iştahla meralı olduğundan, bulduğu tüm eski nadir yazılı eserleri satın alıyordu. Dünyada kendi özel kütüphanesine sahip hükümdar olmayan ilk kişi olduğu söylenir. Bilimin her seferinde bir öncekilerin araştırmalarının üstüne koyarak ilerlediğini bildiği için kendisinden önceki kişilerin araştırmalarını okuyup, kendi araştırmalarına dahil etmiş ve kütüphanesini zenginleştirmiştir.

Aristoteles’in eserleri ölümünden sonra yaklaşık 1000 yıl sessizlikte kaldı ve Aristotalesin fikirleri 8.yy sonrası Arap dünyasından tercüme edilerek canlandı. 13.yy itibariyle bu tercüme eserler Endülüs yoluyla Avrupaya geçti. Endülüslü İbni Rüşd –Batı dünyasında tanınan ismi ile Averroes- yazdığı Aristotateles yorumlamaları ile Batı Aydınlanmasının yolunu aydınlattı. İbni Rüşd yorumları 13.yy ve sonrasında tüm Avrupa üniversitelerinde okutuldu ve aydınlanmacı, laik, reformist, bağnaz din karşıtı seslerin pusulası oldu. Poetika eserinde sanat, şiir, tiyatro eserlerinin değerine değinmiş ve sanatı övmüştür.

Aristoteles ölüm sonrası gibi olaylar ile ilgilenmek, ruhani konulara zaman harcamak yerine bu dünyaya odaklanmak istiyordu. Rafael’in ünlü tablosu Atina Felsefe okulundan Platon göğü ve ruhani hayatı gösterirken o eliyli yeri gösteriyor ve bu dünyayı merak etmemiz gerektiğini anlatıyordu. Felsefe ve bilim tarihine baktığımızda insanlığın bu dünyayı konuşmaya ağırlık verdiği ve insanlığın gelişimine odaklandığı ve çözmesinin imkansız olduğu metafizik,ruhani, tanrısal problemlerden uzak kaldığında merakını yendiğini ve geliştiğini görüyoruz.

Dönemin hükümdarinin oğlu geleceğin Büyük İskenderine 13 yalındayken hocalık yapan İlk Öğretmen Aristoteles ile İskender arasında geçen sohbetlere şahit olmayı çok isterdim. Aristoteles’in; hocası Platon’un söylediği “Ya Krallar Filozof Olmalı , ya da filozoflar kral” sözünü hayata geçirebilmek için İskender’i bir filozof kral olarak yetiştirmek için acaba ona pneler söylemişti. Entellektüel, soru soran, ilerleme odaklı, merak eden ve kendini geliştiren filozof Kral ideali ile yetiştirilen ve ders alan İskender acaba hocasının etkisinde kalarak yaşadığı dünyanın dışını merak edip feth etmeye mi kalktı ? Askerleri yeter duralım demesine ragmen sürekli yeni ülkelere fetih yapmaya çalışan İskender’in bu fetih arzusu merakını dizginleyememesinden mi kaynaklanıyordu ? Her gittiği yeni ülkede farklı şeyler gördükçe yaşadığı keşif keyfi merakını daha da mı tetikliyordu ?

Eudaimonia Aristoteles’e Göre Kişisel Mutluluğun tanımıdır. Düşüncelerini, oğlu Nikomakhos’a ithaf ettiği kitapta açıklamıştır. Erdemleri karakter erdemleri ve entelektüel erdemler olarak ikiye ayırır. Öğretimin Entelektüel erdemlerin, alışlanlıklarımızın isekarakter erdemlerinin kaynağı olduğunu söyler.

Aristoteles düşünmeye ilahi anlam yükler. Aklı kullanmak, hayata mantıklı bakmak ‘’eudaimonia’’ya için önkoşuldur. Ona göre mutlu olmak hayatımızın nihai amacıdır. Eudaimonia; Modern dilde ‘’kendini gerçekleştirme’’, İslam’da ‘’kamil olmak’’ Buda’nın öğretisindeki ‘’Niravana’’’ kavramlarının karşılığıdır.

Bu nihai mutluluğa erişmek için Aristoteles sahip olmamız gereken yalnızca iki şey olduğunu belirtir. Bunlar, erdem ve akıldır. Akıl için bilmeye çalışmak ve merak etmek, Erdem için ise ölçülü olmak onun öğretisi olmuştur.

Aristoteles’in benim açımdan çok değerli bulduğum sözü aslında onun insanlık tarihi için ne anlam ifade ettiğini gösteriyor.

“Bütün insanlar doğaları gereği bilmeyi isterler.”

Bu sözün üzerinden beni şahsen Aristoteles’e çeken konu ise merak oldu tahmin edeceğiniz üzere. Merakın insanın doğası gereği bir ihtiyacı olduğunu harika bir basitlikte tanımlamış İlk Öğretmen.

Bizim Aristoteles’ten alacağımız basit dersler neler olabilir?

  • Eğitim sistemi, inançlar, iş hayatında bize engel yaratan kurumlar ve kişiler merakımızı istedikleri kadar engellemeye çalışsalar da insanın merak etmesini engelleyemezler.
  • Kitap kurdu olmak, araştırmak ilerlemenin çok temel ihtiyacıdır.
  • Belli konulara odaklanmak ve araştırmak sonuç getirecektir.
  • Sürekli belli bir kaç konu hakkında düşünüyor olmak bizi o konularda uzman yapacak, bilgi açlığımız hiç doymayacağı için sürekli daha iyisi için merak eder oluruz.
  • Önceden bilinenleri araştırmak,yeni şeyleri keşfetmek için temel kuraldır. Okumak merakımızı hep açık tutar.
  • Düşünceyi eyleme taşımalıyız ki emeğin karşılığını alalım. Yazmalı ve eserler yaratmalıyız.
  • Öğretmek, öğrenmek için en değerli yoldur. Bildiklerimizi paylaşmak sadece dinleyemler için değil bizim için de faydalıdır.
  • Meraklı insan sadece bilim ile değil sanat, şiir, tiyatro gibi estetik eserlere de ilgi duyar ve bu görsellik bizim merakımızı canlandırır.

Eğer siz de Aristoteles hakkında merak ederseniz sık kullandığım şu kaynakları inceleyebilirsiniz.

-Prof.Dr.Ahmet Arslan’ın İlk Çağ Felsefe Tarihi 3.Cilti

-Davd Ross-Aristoteles Kitabı

-Filozofun Yolu-Spotify Podcastleri

-Cogito – Aristoteles ve Aristotelesçilik Sayıları 

ALLAH HÜ ALLAH CUMA

Beğen
Yanıtla
Mustafa AYDIN

Design Thinking with AI Mentor | Learning Experience Consultant | Startup Mentor | Founder LabMind

4y

"Bütün insanlar doğal olarak bilmek ister." yazınızın bu başlığı ve içeriği yaptığım işin anlamını tekrardan hatırlattı. Bu düşünce yolculuğumun bu soruyla hala devam etmesinden de haz aldim. "NASIL bilme ve merak etme isteği körelir ve NEDEN bilme ve merak etme motivasyonu düşer?" Sorudaki fiilerin bile soruyu doğru ifade ettiğinden emin değilim ama sorunun cevabini bilme isteğim hayatımın anlamı diyebilirim. Bu değerli yazı için teşekkürler Fatih Bey

Emrah Utlu

Kentsel Tarım Uzmanı - Ziraat Mühendisi

4y

Fatih Bey bu güzel derleme için teşekkürler. Yeri gelmişken Aristo mantığının yetersiz kaldığı hatta işe yaramadığı bazı durumlarda Lütfi Aliasker Zade’nin yayınladığı bir makaleyle başlayan ‘Fuzzy Logic’ (bulanık mantık) ilginizi çekebilir.

Fatih bey bu güzel bilgi ve paylaşım için çok teşekkürler Haydar Akarvardar

Yusuf Erdem

Finance Management, Organizational Design, System Development, Strategic Management, Risk Management, Compliance

4y

Yine “hap” gibi yutabileceğimiz bir bilgi demeti sunmuşsun👏👍Teşekkür ediyorum🙏. Yönetim disiplini ile akademik olarak da ilgilenenlere Aristo’nun “güç” hakkındaki düşüncelerine göz atmalarını, acizane tavsiye ederim.

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler