Siyasi Gerginlikler ve Gümrük Tarifeleri
Malum son yıllarda Suriye ve Irak başta olmak üzere içinde bulunduğumuz Ortadoğu coğrafyasında siyasi ve askeri tansiyon oldukça yüksek. Büyük ülkeler Ortadoğu üzerinde askeri ve ekonomik açıdan bir nevi hakimiyet mücadelesine girişmiş durumda. 2011 yılında Suriye’de patlak veren olaylar, 2014 yılında Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı, düşen petrol fiyatları, durgunluk batağına saplanmış dünya ekonomisi ve beraberinde artan siyasi ve askeri kutuplaşmalar. Bugüne geldiğimizde sürpriz bir şekilde ( aslında hiç sürpriz olmadığı söyleniyor, açıkçası bende bu görüşe katılıyorum) ABD başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçi kanadın adayı Donald Trump’ın kazanması ve Trump’ın seçim kampanyası boyunca zikrettiği ekonomi vaatleri, dünya ekonomi çevrelerinin endişelerini en üst noktaya taşımış görünmekte.
ABD Başkanının henüz seçilmeden önce siyasi vaatleri arasında Çin ile yapılacak ticarette ek gümrük vergileri ve tariflerin uygulanacağını, Latin Amerika ülkeleri ile yapılması planlanan ticaret anlaşmalarını fesih edeceğini ifade etmişti.
Benzer şekilde son yıllarda Avrupa‘da yükselen merkez sağ siyaset beraberinde paralel ekonomik vaatler ile kendini göstermekte. Keza 2016 yılında yapılan referandum (Brexit) ile İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ve dolayısı ile Gümrük Birliği’nden ayrılış süreci gündeme geldi. Tüm bunlarla birlikte ülkemizde de yetkililer Gümrük Birliği anlaşmasının yeniden gözden geçirilebileceğini dillendiriyorlar. Hatta Şangay Beşlisi gibi alternatif siyasi ve ticari birlikler gündeme geliyor. Tüm değişimleri göz önünde bulundurduğumuzda yeni gümrük tarifeleri , gümrük vergileri, farklı tarife dışı engeller ve benzeri ile dünya ticaretinde mevcut dengelerin farklı yönlere kayabileceğine dair işaretler var.
Tüm bu gelişmeleri ile birlikte Dünya Ticaret Örgütü’nün de misyonunu tartışmaya açılabilecektir. Dünya ekonomisinin baş aktörü konumundaki ABD Başkanı Trump’ın sözlerinin siyaseten popülist söylemler olduğu , icraat kısmında vaatlerinin tamamının yerine getirmesinin zor olduğu, “ Taç Giyen Baş Akıllanır” sözü ile Trump’ın daha akılcı icraatlara meyil edeceği aşikardır. Ancak 2008 krizi ile dar boğaza giren dünya ekonomisinin sorunlarının parasal genişleme ile aşılamadığı ve liberal sistemin bir tadilata ihtiyacı olduğu bir gerçek olarak karşımıza çıkmakta. Tüm bu değişkenleri göz önünde bulundurduğumuzda önümüzdeki yıllar gümrük vergileri, gümrük tarifeleri, ticaret anlaşmaları gibi dünya ekonomisine yön veren birçok konuda yeni düzenlemelere gebe görünmekte.
Ferit YILDIZ, SMMM
İzmir, Kasım /2016