Yaşam, Duygusal Dayanıklılık ve Mutluluk

Yaşam, Duygusal Dayanıklılık ve Mutluluk

Hepimiz uzun ve sağlıklı bir yaşam diliyoruz ve bunun için yöneldiğimiz farklı yollar var. Ancak uzun yaşamanın sırrı ne spor merkezlerinde yapılan spor ne de kullanılan detoks ürünleri. Uzun ve sağlıklı bir yaşam yaşamak bir yolculuk ve bu yolda birçok bileşen var. Kararlılık, sabır, çevre ile iyi ilişkiler, zorlayıcı bir işte gücünün yettiği kadar hayat boyu çalışmak bunun için bazı örnekler olarak verilebilir.

Peki ya mutluluk nedir? Nasıl ulaşılır? Baltaş mutluluk ile ilgili cümlelerine “Peşine düşerek elde edemeyeceğiniz bir şey varsa o da mutluluktur.” diye başlıyor. Mutluluğun üç farklı düzeyi vardır. Birinci düzey; hazlar. Haz ile mutluluğu karıştırıyoruz. Haz kısa süreli doyum sağlanan ve ihtiyacı karşılandıktan sonra tekrar ihtiyaç duyulan şeylerdir. Mutluluk ihtiyacımızı hazlara yönelerek gidermeye çalışmak “Deniz suyu içip susuzluğunuzu gidermeye benzer.” diyor.

İkinci düzey mutluluk ise; mutluluk yaptığımız iş ile zaman algımınız kaybetmektir. Bir kişinin bir işi yaparken aldığı zevk o işten kazandığı parayı harcarken aldığı zevkten fazla ise bu dünyada cenneti yaşar. Bu düzey mutluluğun diğer bir faktörü ise eve döndüğü zaman kişinin uzlaşabileceği birinin olmasıdır.

Üçüncü düzey mutluluk; kişinin kendisini aşan bir amaca hizmet etmesidir. Bu da maneviyattır, din yolu ile veya din dışı yol yani vicdan ile izlenir. Kişinin anlamlı bir hayata sahip olmasıdır. Sabah uyandığı zaman ona heyecan veren şeyleri olmalıdır hayatta.

Hayatın hakkını vermenin üç ögesi vardır;

-         Anlamlı bir üretim içerisinde olmak,

-         Biriyle anlamlı bir ilişki içerisinde olmak,

-         Kendini aşan bir amaca hizmet etmek.

İnsan bir amaca hizmet ederken acı çekse bile o acıdan mutluluk duyar. Birçok kişinin değerleri uğruna acı çektiğini ve bu acının onlara mutluluk verdiği bilinir.

Plaza hayatındaki dil karmaşası ve iş hayatındaki mutsuzluğu ele alan Baltaş, “Kelimelerimizin ufukları, düşüncelerimizin ufuklarını belirler.” diyor. İş hayatındaki dil karmaşasının bizleri sıkıştırdığını belirtiyor. İş hayatındaki insanların mutsuzluklarının iki temel sebebi olduğunu belirtiyor:

-         Kötü yönetim,

-         Yöneticilerin işlere anlam yükleyememeleri.

Bunun haricinde motivasyonun üç temel ögesini açıklıyor:

-         Anlam,

-         Gelişme,

-         İşten zevk almak.

Yılmazlığın içerisinde başarısız olmak ve o problemi çözmek için başka yollar aramanın olduğunu belirtiyor. Yılmazlık geliştirilebilen bir yetkinlik olması sebebi ile bu yetkinliği geliştirmek aileden başlıyor;

-         Kişinin öğrencilik yıllarında çalışması,

-         Aile hayatına katkıda bulunması,

-         Ev işlerine yardım etmesi gibi işler ile kişinin yılmazlık yetkinliğinin gelişeceğini belirtiyor. Ayrıca ileride yönetici veya patron oldukları zaman basit görünen işleri yapan insanları anlama ve onlara saygı duyma yetisi de gelişiyor.

Eğitim sistemimiz psikolojik bağışıklık kazanamayan insanlar yetiştiriyor. Çocukların önündeki engeller aileleri tarafından bertaraf ediliyor ve çocuğun gelişimi engelleniyor. Kolay bir yaşam sürmeye alışan çocuk ise karşılaştığı ilk sorunda pes ediyor. Çocuklar öz güvenin yanında öz yeterlilik sağlamayı öğrenmeliler. Öz güveni en yüksek olan kişiler sosyopatlar, narsistler gibi klinik vakalardır. Bu kişilerin de temel sorunu kendilerini sahip olmadıkları yetkinliklere sahip sanmaları ya da sahip oldukları yetkinlik seviyesinden daha iyi seviyede görmeleri. Öz yeterlilik ise hatalar yaparak, düşe kalka öğrenilir.

Yılmazlığın bir diğer önemli noktası ise olumlu tutumdur. Odak noktamızı geçmişte olan, değiştiremeyeceğimiz şeylerden ziyade gelecekte olabilecek şeylere yönetmek ve enerjiyi bu yönde harcamak. Bu düşünce biçimini refleks haline getirenler en zor durumlarda bile zihinlerini yeni ve farklı çözümler üretmeye odaklarlar.



Hülya Mutlu

Konuşmacı/Eğitimci/Yazar/İçerik üreticisi

3y

Eline sağlık İlayda Beyza KIRCA

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler