YAPAY ZEKA BİR İSTİHDAM FIRSATI MI?

YAPAY ZEKA BİR İSTİHDAM FIRSATI MI?

Yapay zekâ; bazılarımız için yaşamımızı baştan sona değiştirecek bir mucize gibi parıldarken bazılarımız için ise karanlık ve ürkütücü bir geleceğin habercisi gibi görünmektedir. Bu farklı bakış açılarının arkasındaki en büyük sır, yapay zekanın dünyamızda nasıl bir etki yarattığını anlamanın kolay olmamasıdır.

İşte biz de bu yazımızda yapay zekanın istihdam üzerindeki etkisi hakkında konuşacağız.

18. yüzyılın ikinci yarısında buhar makinesi ve demiryolları, üretim ve ticarette büyük bir ivme kazandırarak Birleşik Krallık'ta ekonomik bir dönüşüm başlattı ve böylece Sanayi Devrimi'nin ilk aşamasını yani Endüstri 1.0’ı başlattı.

Sonrasında, 19. yüzyılın sonlarında, elektrik ve elektroniğin üretim süreçlerine katılmasıyla Endüstri 2.0’a doğru bir evrim yaşandı.

Yarı iletkenler ve bilgisayarların (1970'lerde kişisel bilgisayarın ortaya çıkışıyla başlayarak 1980'lerde hız kazanan) ve ardından internetin (1990'lar) etkisiyle Endüstri 3.0 olarak kabul edilen bir dönem yaşandı. Bu dönem, dijitalleşmenin köklerinin atıldığı ekonomik değer yaratımının dijital alana doğru kaydığı bir süreci ifade eder.

Bugün ise internet erişiminin yaygınlaşması, yapay zekâ ve sensör teknolojilerinin kullanımı gibi etkenlerle birlikte üretimi ve toplumsal hayatı dönüştüren bir süreç içindeyiz. Fiziksel, dijital ve biyolojik alanların birleştiği bu süreç, yeni ve radikal dönüşümlerin mümkün olmasını sağlayarak Endüstri 4.0 olarak adlandırılmaktadır.

Her devrimin beraberinde yeni iş kollarını getirdiğini göz önünde bulundurursak yapay zekâ teknolojisi beraberinde yeni iş alanlarını ve mevcut işlerin içeriğinin değişmesi gibi etkileri getirecektir.

Bu etki, iş gücü piyasasının sadece mevcut iş pozisyonları ve sayısına odaklanmak yerine işlerin niteliğine ve çalışma koşullarına nasıl bir değişiklik getirebileceği bağlamında da değerlendirilmelidir.

Örnek vermek gerekirse, yapay zekâ ve otomasyon verimliliği artırarak, iş süreçlerinden maksimum faydayı almayı sağlar. Otomatikleştirilmiş görevler sayesinde daha fazla iş daha az zamanda yapılabilir. Bu da üretkenliği ve işletmelerin rekabet gücünü artırmasını sağlar. Bununla birlikte, insanların daha önce mümkün olmayan problemleri çözmelerine ve yeni fikirler geliştirmelerine yardımcı olabilir. Ya da kişiselleştirilmiş hizmetler sunarak tüketici deneyimini iyileştirmek için kullanılabilir.

Tüm bunların yanında, 2017'de kaleme alınan "Harnessing Revolution: Creating the Future Workforce" yani “Devrimden Yararlanmak: Geleceğin İş Gücünü Yaratmak” adlı çalışma, çalışanların en üst düzey teknolojiden faydalanarak istihdam kaybı riski yerine iş gücünün niteliğini artıracağını göstermektedir. Araştırma sonuçlarına göre, çalışanlar sadece umutlu bir şekilde beklemekle kalmamakta, aynı zamanda otomasyonla başa çıkmak için eyleme geçmektedir. Böylece yeni beceriler kazanmak için çalışarak sürekli dinamik kalmaları gerekmektedir.

Bu bağlamda, dijital öğrenme sürecinin, iş hayatına sorunsuz bir şekilde entegre edilerek hızlandırılabileceğine dikkat çekebiliriz. İlgili araştırmaya göre, otomasyonun önümüzdeki beş yıl içinde iş deneyimlerini nasıl etkileyeceği konusunda zorluklar yerine daha fazla fırsat öngörenlerin sayısı %80. Bu hiç de az bir oran değil, öyle değil mi?

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Yapay zekâ ve otomasyon insanların yaşam kalitesini artırmak ve iş dünyasını daha sürdürülebilir hale getirmek için güçlü bir araçtır. Bu noktada önemli olan yapay zekâ teknolojisinden korkmak değil, aksine onu yönlendirerek ihtiyaç duyulan istihdam gücünü yaratmaktır.

Kısacası, her yeni dönemin yeni endüstrilere, yeni keşiflere ve yeni başlangıçlara gebe kaldığını düşünürsek yapay zekâ döneminin gelişinin istihdam üzerinde yaratacağı etkinin de yeni fırsatlar getireceği konusunda hemfikir olabiliriz.

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler