Yenilenebilir Enerji Sektöründe Yatırım Trendleri
Yenilenebilir Enerji Sektöründe Yatırım Trendleri
Yenilenebilir enerji dediğimizde ilk olarak aklımıza güneş, rüzgar, hidro, jeotermal, biyokütle ve okyanus gibi kaynaklar gelmektedir. Ve bu kaynaklardan elde edilen enerji, imalat sanayinden, ulaşıma, yapıların aydınlatmasına ve iklimlendirilmesine kadar pek çok alanda kullanılır.
Kaynakların azalması, iklim değişikliği ve Covid-19’un küreseldeki etkisiyle birlikte petrol ve doğalgaz fiyatları, özellikle son aylarda rekor seviyelere ulaştı. Hem artan talebin karşılanması hem de karbon emisyonlarının azaltılması konusunda yapılan yatırımlar çok daha önemli hale geldi. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre 2030’a kadar yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımın üç katına çıkması gerekiyor. Aksi takdirde Paris İklim Anlaşması’nda belirtilen 1,5 derecelik limitin aşılacağı öngörülüyor.
Artan enerji talebini karşılamak için yenilenebilir enerji teknolojileri geliştirilmeye devam ediyor. Yenilenebilir enerji sektöründe ilerlemenin önündeki engeller de hızla kalkıyor. Yeterli inovasyon, altyapı, hükümetlerin fosil yakıtlara olan desteklerini çekmeleri ve yeni enerji politikalarında yeşil çözümler için teşviklerde bulunmaları sonucu, özellikle güneş ve rüzgar enerjisi maliyetleri on yıl öncesine göre sırasıyla %85 ve %49 düştü. Maliyetlerin düşmesi sektöre yatırımların artması yönünde olumlu sonuçlar kazandırsa da henüz istenilen düzeye ulaşmış değil.
2021 Yenilenebilir Enerji Küresel Durum Raporu’na göre yenilenebilir enerji, 2009 ile 2019 yılları arasında yıllık ortalama %4,1 artarak binalarda en hızlı büyüyen enerji kaynağı olmaya devam etti. Ancak sanayi ve özellikle ağır sanayi için aynı iyimser tablo henüz yok. Yenilenebilir enerji, ağır sanayide 2018’deki enerji talebinde %1’in altında pay alırken, toplam endüstriyel enerji talebinin ise sadece %14,8’ini oluşturduğu raporlandı. Yenilenebilir enerji sektörünün pazardaki payını arttırmak ise hükümetlere düşüyor. Hükümetler uluslararası anlaşmalar neticesinde vermiş oldukları taahhütleri gerçekleştirmek ve bu konuda ivme kazanmak istiyorlarsa, teşvik ve yaptırımlar ile sektörü desteklemeleri kritik önem taşıyor.
Yatırımlarda çeşitliliğin temel nedenlerini, kurulum-bakım gibi maliyetler, coğrafi özellikler, iklimsel özellikler gibi kriterler belirliyor. Ayrıca projelerin ulusal ve uluslararası yatırım fonlarına uygunluğu da önemli bir etken.
Öyle ki, enerji projeleri 2017 ve 2018 yıllarında ortalama 337 milyar ABD doları ile tüm iklim finansmanından yaklaşık %60’lık payı aldı. 2018 yılında gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere ayrılan iklim finansmanı 78,9 milyar ABD dolarına ulaştı ve bunun yaklaşık %20’si de yenilenebilir kaynaklardan sağlanan enerji üretimine yönelik projelere ayrıldı.
Ayrıca, ana paydaşlardan olan çok taraflı iklim fonları ve kalkınma bankaları, gelişmekte olan ülkelere doğrudan destek sağlamada önemli bir role sahip olurken, iklim finansmanı araçları(yeşil tahviller gibi) ise 2020’de %1,1 artışla rekor tazeledi. Bununla birlikte hükümetlerin ya da doğrudan şirketlerin yenilenebilir enerji sektöründeki ARGE çalışmalarına hız kazandırmasını sağlarken, yeni enerji trendlerinin konuşulmasını sağladı.
Gündemimize giren yatırım trendleri;
Çoğunlukla finansal açıdan yatırımcıların pek yanaşmak istemedikleri bir yatırım olarak görülürken, 2021 itibariyle bu çevreci teknolojinin fosil yakıtlardan daha ucuz olması için çalışmalar devam etmekte. Yatırımcılar içinde önemli bir yenilenebilir enerji kaynağı haline gelmiş durumda.
LinkedIn tarafından öneriliyor
Henüz pazardan en küçük payı alsa da gelişen teknolojiler ile birlikte kaynağın potansiyelinin en verimli biçimde kullanılması için çalışmalar devam etmektedir. Özellikle İskoçya kıyıları, Çin, ABD ve Kanada’da uygulamalar dikkat çekmektedir.
Güneş enerjisiyle birlikte rüzgar enerjisi, yenilenebilir enerjide büyük oyuncular olarak görülmekte. Her ikisi içinde yer seçiminde deniz ile karşılaşıyoruz. Özellikle açık denizlere doğru gidildikçe türbinlerin rüzgar yakalama performansları daha da artmakta. Ancak genelde elektrik şebekelerine bağlanabilmeleri için karanın yakınında kurulmak zorunda ve bu nedenle sadece sığ sulara kurulabiliyor.
Sektörden almış olduğu %71’lik dev pay ile Hidroelektrik Santraller bir numaralı yenilenebilir enerji kaynakları olarak görülüyor. Ayrıca, bu büyümenin önümüzdeki yıllarda da devam etmesi bekleniyor3.
2019’da sanayi ve tarımda ihtiyaç duyulan ısının %9,5’ini, binalar için gereken ısının ise %5’ini karşılamıştır3. 2018 yılında yayımlanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporu, iklim krizinin kontrol altına alınması konusunun büyük ölçüde biyoenerjiye dayandığını ve biyokütleden gelen enerjinin 2050’de birincil enerjinin %26’sını oluşturabileceğini öngördü.
AB, nükleer enerji ve doğal gaz projelerini sürdürülebilir yatırım olarak sınıflandırmaya karar verdi. Yani artık yeşil yatırım olarak görebiliriz. Böyle diyorum ama AB ülkeleri bu konuda pek uzlaşabilmiş değil. Avusturya ve Lüksemburg, yasal süreç başlatacaklarını açıkladılar bile. Kimi ülkeler ise nükleer enerjiye karşı çıkarken, doğalgazın sürdürülebilir olduğu konusunda hemfikir. Süreç ne gösterir bilinmez, ancak yenilenebilir enerji yatırımlarında özel sektörün kalbini kazandığı kesin.
Gökçe Küçük
Kaynakça