Yetenek Kıtlığı ve Anti-Hustle Dönemi: İşin Kültürel Dönüşümü
Hustle Culture, yani koşuşturma kültürü, acele kültürü veya toksik verimlilik, en basit şekliyle dinlenmeye vakit ayıramayan ve dinlendikleri zamanlarda bile zihinleri sürekli işte olan çalışanların psikolojilerini tanımlayan bir kavramdır. 1970'lerde başlayıp 1990'larda daha da yaygınlaşarak günümüze kadar süregelen bu çalışma biçimi, değişen iş koşulları, iş ortamları ve iş modelleri ile birlikte dijital dönüşümle daha da pekişmiş ve adeta devamlı işte olma haline yol açmıştır.
Dünya çapındaki iş piyasalarında da çalışanlara sürekli olarak daha hızlı olmaları, daha sorunsuz iş çıkarmaları ve sürekli olarak olduklarından daha fazlasını yapmaları gerektiği algısı empoze edilmektedir. Koşuşturma kültürüne göre, ne kadar meşgulseniz o kadar yüksek maaş, daha yüksek statü ve daha yüksek iş teklifi alma şansınız bulunmaktadır. Bu düşünce biçimine göre, işkolik olmak kişinin kariyeri için hayati önem taşımaktadır. Ancak bu tek tip başarı anlayışına tepki olarak, pandemi sonrası 'sessiz istifa' kavramı popülerlik kazanmıştır.
Günümüzde, hemen hemen tüm sektörlerde yaşanan yetenek kıtlığı sebebiyle, iş-yaşam dengesi sunan iş imkanlarının popülerliği her geçen gün artmaktadır. İş arama platformları üzerinde 2020-2024 yılları arasında yapılan araştırmalar, 'Anti-Koşuşturma' iş ilanlarının pandemi öncesine göre %356 oranında artış gösterdiğini ortaya koymuştur. Öte yandan, 'koşuşturma' talep eden iş ilanlarının oranında düşüş yaşanmaktadır. Bu durum, farklı kuşakların iş arayışlarındaki değişimlerle de ilişkilendirilebilir. Bir zamanlar takdir edilen 'Koşuşturma Kültürü', günümüz iş gücünde her geçen gün daha yüksek bir paya sahip olan Z kuşağının çalışma anlayışıyla uyumlu değildir.
Küresel olarak yeteneklere ulaşmakta zorlanan işverenler, orta ve uzun vadede sürdürülebilir bir esnekliğe sahip olmayan 'Koşuşturma Kültürü'nü terk ederek denge ve refah kavramlarını ön plana çıkarmaktadırlar ve bu, 'anti-hustle' olarak adlandırılan popüler bir dönüşüm sürecini yaşamaktayız. Bu yeni yaklaşım, iş gücü piyasasında önemli bir değişim yaratmakta ve çalışanların iş hayatından beklentilerini şekillendirmektedir.