“Yolda”
Gömbe’ye ikinci yolculuğumuza hazırlanırken, okumakta olduğum Henry James’in, İş Bankası Yayınları’ndan çıkan, “Güvercinin Kanatları” adlı romanını çantama koymayı unutmuşum. Aslına bakılırsa, niyetim, Almanya’nın Detmold kentinde düzenlenen, katıldığım, Uluslararası Kısa Film Festivali’yle ilgili notları tamamlamaktı Gömbe’de. İlk gelişimizde epeyce yazmıştım. Fakat, nedense bir türlü yazıya odaklanamadım bu sefer; not almanın ötesinde uzun uzadıya yazacak ortam yaratamadım, içimde yeterince istek de oluşmadı.
Hal böyle olunca, Ahmet Tüzün’ün kitap torbasına koyduğu, Buket Uzuner’in, kurmaca türünde yedi gezi yazısını topladığı “Yolda” adlı kitabını okumaya karar verdim. Bu seçimimde, daha önce kitabın bir öyküsüne başlamış ve Buket Uzuner’i NTV’de seyretmiş olmamdı.
Öykülerden önce, kaleme almış olduğu giriş yazısı beni çok etkiledi. Gitmek, seyahat etmek; Türk toplumunun giden insana biraz şüpheyle bakıp kendi avlusundan dışarı çıkmak istemeyen, başka dünyalara kapalı tavrını çok iyi irdelemesi ve kendisinin de giden birisi olarak yaşadığı sıkıntıları da dile getirmesi bana çok tanıdık ve bildik duygularımı anımsattı. O bölümden bir alıntı yapmak istiyorum.
“…Ancak istisnalar hariç, bizim gibi başka kültürleri, coğrafyaları, lezzet ve iklimleri merak etmeyen, bu nedenle göçmek dışında pek kolay yola çıkmayan, keşfetmek ve icat etmek yerine yerleşik başka hazlara gönül koymuş, kendini hayalleriyle beraber dar ve sınırlı mekanlar, mahalle ve avlular içine kapalı tutmayı, ‘yen içi’ ve yerel kalmayı tercih etmiş bu milletin bir vatandaşı ve yazarı olarak ben, Marquez’in tersine dünyanın başka şehirlerinde yaşayan Türk(iye)liler’i değil, oralarda karşılaştığım yabancıları yazmanın bu nedenle daha ilginç ve özgün olacağı düşüncesine kapıldım.”
Olur olmaz zamanda alıp başını giden babamın duygu dünyasını anlayamadık bir türlü. Hangi duygu onu yollara düşürüyordu, kaçtığı neydi? Uzuner, gitme duygusuna, yolda olma haline şöyle bir açılım getiriyor.”…Gitmek başlı başına bir heyecandır. Sık sık uzun yollara giden, dolayısıyla yabancılarla tanışma olanağı bulan insanların sadelik, mütevazılık, hoşgörü ve mizah duyguları gelişir. Bunlara ister göçebe veya Çingene ruhlu, ister huzursuz veya gezgin diyelim, sonuçta varlıkları reddedilemez derecede gerçek ve yol güdüleri yaşamak kadar güçlüdür.”
Kitapta yer alan hikayelerin tümü otobüs, tren ve uçakta yapılan yolculuklar esnasında geçiyor. Bu da yolculukların ne kadar tesadüflere ve hikayelere gebe olduğunu gösteriyor bize. Öyküler öyle kurgulanmış ki, yolculuğun hikayesi kadar öykü kahramanları neredeyse bir roman kahramanına dönüşüyor.
Kitapta yer alan öykülerden bazıları ;“Miyako San ve Hiroşima Uçağı”,” Müneccim Cemila ve Çöl Tilkisi”- Zerda’nın Marakeş trenindeki öyküsü-, “ Stalin’i Öpen Angela ve Helsinki Otobüsü”- bir otobüs yolculuğu esnasında aynı koltukta oturmak zorunda kaldığı obez Angela’ya başta duyduğu tepki, onun ilginç öyküsü karşısında Angela’ya sempatiye dönüşüyor -, “Frau Adler ve Berlin Treni”, --yaşlı kadının yaşam heyecanı yazara da sirayet ediyor-, “Juan Goytisolo ve Madrid Limuzini”ni gerçek bir olaydan çıkarak yazmış. Yazar, “Madrid’de Türk İzlenimleri” adlı etkinlik için bulunduğu sırada İspanyol yazar Juan Goytisolo’nun kendisini limuzinle otelden almasını ve limuzini kullanan şoförün yolun yarısında arabayı durdurup, İspanya İç Savaşı’nda Juan Goytisolo’nun annesini öldürdüğünü ve kendisini affetmesini istemesini anlatıyor.
Yeni lezzetler keşfetmek yolculuğun bir başka boyutu. Uzuner de öykülerin geçtiği ülkelerin mutfaklarından bir yemek tarifi vererek, okuyucuyu da bu yolculuğa katıyor ve yolculuğun bir parçası yapıyor.
İmren Çalışkan Tüzün
Buket Uzuner : “yolda”/ Turkuvaz Yayınları / 2009
Zalifre Yazıları, Şiir ve Edebiyat Dergisi’nde yayımlandı.