Çeviri: Yaşam Amacınızı Bulmanız İçin 7 Acaip Soru
Mark Manson Yazar, Düşünür, Yaşama Sevinçlisi
Erkek kardeşim 18’indeyken bir gün salona vals adımlarıyla girdi ve anneme ve bana gururla, bir gün senatör olacağını bildirdi. Annem sanırım ona “a ne güzel şekerim,” muamelesi yaparken, ben de eminim bir çanak yemiş ile meşguldüm.
Ancak 15 yıl boyunca bu duruş kardeşimin bütün hayati kararlarını etkiledi: Ne okuduğu, nerede yaşadığı, kimlerle ilişki kurduğu, hatta tatillerinde ne yaptığı ve kimlerle olduğu bile buna bağlı oldu.
Şimdi, yarı ömür çabası sonunda, büyük bir siyasi partinin il başkanı ve eyaletin en genç hakimi oldu. Önümüzdeki bir kaç yıl içinde seçime de giriyor olacak.
Yanlış anlamayın, kardeşim aslında zıpırın tekidir.
Çoğumuzun hayatımızla ne yapacağımıza dair en küçük fikri yoktur. Okul bittikten sonra bile. İşe girdikten sonra bile. Hatta para kazanmaya başladıktan sonra bile. 18-25 yaşım arasında kariyer beklentilerimi, iç çamaşırı değiştirdiğimden daha sık değiştirirdim. İşim olduktan sonra bile, net olarak hayattan ne istediğimi ancak 28’imden sonra tanımlayabildim.
Büyük olasılıkla siz de benim gibisiniz ve hayattan ne beklediğinizi bilmiyorsunuz. Bu neredeyse her yetişkinin mücadele ettiği bir şey. “Hayatta yapmak istediğim şey ne”, “Benim tutkum nedir”, “Berbat olmadığım bir şey nedir”. 40-50 lerinde insanlardan aldığım epostalarda hala hayattan kendileri için ne istediklerini bilemeyenlere rastlıyorum.
Sorunun bir bölümü, “yaşam amacı” kavramının kendisidir. Bu, herbirimizin daha yüce bir amaç için doğduğumuz ve görevimizin de bu amacı bulmak olduğu fikridir. Bu tıpkı enerji kristalleri veya şanslı sayınızın salı günleri hariç, 34 olması gibi boktan bir mantık aslında.
Gerçek şu. Bu dünyada belirsiz bir süre için varız. Bu süre içinde bir şeyler yapıyoruz. Bunların bazıları önemli, bazıları değil. O önemli olanlar, hayatımıza anlam ve mutluluk katıyor. Önemsiz olanlar aslında sadece vakit kaybı oluyor.
Yani insanlar, “hayatımla ne yapmalıyım” veya “benim yaşam gayem nedir” diye sorduklarında aslında, “zamanımı hangi önemli işlere ayırmalıyım?” demek isterler.
Bu çok daha iyi bir soru. Bu hali ile çok daha ele avuca sığıyor ve “yaşam amacı” sorusunun beraberinde getirdiği onca salaklığı barındırmıyor. Koltukta oturup cips yerken hayatınızın kozmik anlamını düşünmenin bir nedeni yok. Oysa kıçınızı kaldırıp sizin için neyin önemli olduğunu keşfetmeniz lazım.
Bana gelen mesajlarda insanlar yaşamları ile ne yapmaları gerektiğini, “hayatlarının anlamının” ne olduğunu soruyorlar. Bu soruya cevap vermek benim için önemli çünkü bu kişiler, kedi yavrularına kazak ören, ya da bodrum katında eşcinsel porno çekenler olabiliyor. Hiç bir fikrim olamıyor, tabii. Onlar için neyin doğru veya önemli olduğunu nasıl söyleyebilirim ki?
Biraz araştırmadan sonra, kendinize sorarak neyin önemli ve hayatınıza anlam katacak olduğunu bulmanıza yarayacak sorular buldum.
Bunlar kesin sonuç veren sorular değil, hatta biraz da acaip sayılabilirler. Öylece yazdım, çünkü hayatımızın anlamını bulmak eğlenceli olmalı diye düşündüm.
1 EN SEVDİĞİNİZ EKMEK ARASI BOK TADI HANGİSİDİR ve YANINDA ZEYTİN VERİYORLAR MI?
Evet, tabii, en önemli soru bu. Siz hangi tatdaki bok sandviçini yersiniz? Çünkü işte okullarda öğretmedikleri, yaşamın bazı yapışkan gerçekleri tam da burada:
Herşey berbattır, bazen.
Belki bu biraz karamsar oldu. Ama ben özgürleştirici bir fikir olduğunu da düşünüyorum.
Herşey için feragat lazım. Herşeyin bir bedeli var. Hiçbir şey sürekli haz veren konumda değil. O zaman soru şuna dönüşüyor, “hangi mücadele veya feragata razı olacaksınız?” Günün sonunda, umursadığımız bir şeye bağlılığımızı belirleyen unsur, kayalık ve çukurlu yolları nasıl aşacağımız.
Eğer parlak bir teknoloji girişimcisi olmak istiyor ama başarısızlığı kaldıramıyorsanız, çok ileri gidemezsiniz. Eğer profesyonel sanatçı olmak istiyor ama işinizin yüzlerce, binlerce kez reddedildiğini görmeye tahammülünüz yoksa, daha başlamadan bitmiş sayılırsınız. Eğer mükemmel bir duruşma avukatı olmak istiyor, ama 80 saatlik haftalara dayanamıyorsanız, haberler kötü.
Hangi tatsız deneyime tahammülünüz var? Sabaha kadar kodlama yapabilir misiniz? Çocuk yapmayı 10 yıl erteleyebilir misiniz? Sahneyi tekrar tekrar milletin alayları ile terk etmeyi kaldırabilecek misiniz?
Hangi ekmek arası boku yemek istiyorsunuz? Zira herbirimize er-geç bir tane veriyorlar. Bari yanında zeytin olanını isteyin.
2 8YAŞINIZDAKİ HALİNİZİ AĞLATACAK OLUP DA, BUGÜN HAKKINIZDA DOĞRU OLAN ŞEY NEDİR?
Çocukken hikayeler yazardım. Odamda saatlerce tek başıma oturur, uzaylılar, kahramanlar, büyük savaşçılar, arkadaşlarım ve ailem hakkında yazar dururdum. Kimse okusun diye değil. Ailem veya öğretmenlerimi etkilemek için de değil. Öylesine, zevkine yazardım.
Sonra, bir nedenle bıraktım. Nedenini hatırlamıyorum.
Çocukken yapmaya bayıldıklarımızdan bir şekilde kopmaya eğilimliyiz. Ergenliğin toplumsal baskıları veya genç ergenliğin profesyonel baskıları tutkularımızı alıp götürüyor. Bize öğretilen, bir şeyi sadece karşılığında bir şey alacaksak yapmak.
20’li yaşlarımın ortalarına kadar, yazmayı ne kadar sevdiğimi unutmuş oldum. Ayrıca işimi kuruncaya kadar da, web sitesi kurmayı ne kadar sevdiğimi de unutmuşum. Bunu onlu yaşlarımda eğlence için yapardım.
Eğer 8 yaşımdaki halim, 20 yaşımdaki halime, “neden artık yazmıyorsun” diye sorsa ve desem ki, “iyi yazamıyorum”, veya “yazmaktan para kazanılmıyor”, sadece çok hatalı olmaz, 8 yaşımdaki halimi ağlatmış da olurdum.
3 SİZE YEMEYİ VEYA HELAYA GİTMEYİ UNUTTURAN NEDİR?
Bir şey ile o derece uğraşıp da dakikaların saatlere, saatlerin ise, “aa? Yemek yemeyi unuttum” a dönüştüğü deneyiminiz var mı?
Isaac Newton’a annesi hep gelip yemek yemesi gerektiğini hatırlatırmış, çünkü o işine öyle dalarmış ki, unuturmuş.
Video oyunları benim için öyleydi. Bu sanırım iyi bir şey değil. Hatta aslında yıllarca sorun oldu. Sınava hazırlanmak, yıkanmak veya birileriyle yüz yüze görüşmek gibi daha önemli şeyler yerine, oturup video oyunlar oynardım.
Oyunları bıraktığımda anladım ki, benim tutkum aslında oyunların kendilerine dair değildi. Benim tutkum gelişmeye dairmiş, bir şeyi çok iyi yapmak ve sonra da daha da ileriye taşımak. Meğer işin içindeki kendim ve başkaları ile olan rekabet beni sürüklüyormuş.
Gelişme için tutkulu olmayı ve öz-rekabet duygumu internet işime ve yazarlığıma uyguladığımda, işlerim çok müthiş gelişti.
Sizin için bu farklı bir şey olabilir. Bir şeyleri etkin olarak organize etmek, hayal dünyasında kaybolmak, birine bir şey öğretmek, teknik problemler çözmek vs olabilir. O her ne ise, sizi bütün gece uyutmayan etkinliğin kendisine değil, etkinlik içindeki bilişsel akışlara odaklanın. Çünkü onları başka alanlarda da kullanabilirsiniz.
4 KENDİNİZİ NASIL REZİL EDEBİLİRSİNİZ?
Bir şeyi iyi yapmadan ve önemli bir başarı kazanmadan evvel, bir işte berbat ve ne yaptığınızı bilmez halde olmanız lazım. Bu bariz. Berbat olup da ne yaptığını bilemezlik için de bir şekilde, hatta üst üste, rezil olmalısınız. Çok kişi rezil olmaktan kurtulmak ister, çünkü bu berbattır.
Şu anda, yapmak istediğiniz bir şey var, hep yapmayı düşünmüş olduğunuz, ama bir türlü yapmadığınız bir şey. Mutlaka nedenleriniz vardır. Bu nedenlerinizi kendinize sonsuza kadar tekrarlıyorsunuzdur.
İyi de, neymiş bu nedenler? Çünkü eğer bu nedenler bir şekilde başkalarının ne düşüneceğine bağlı ise, emin olun, kendinizi baltalıyorsunuz.
Nedenleriniz, “bir iş kuramam çünkü çocuklarımla ilgilenemem benim için daha önemli” veya “bütün gün Starcraft oynamak müziğimi etkiler ve benim için müzik daha önemli” şeklindeyse, tamam.
Oysa nedenleriniz, “anne-babam bunu sevmezler” veya “arkadaşlarım alay ederler” veya “başaramazsam soytarı gibi kalırım” ise, o zaman aslında gerçekten çok umursadığınız bir şeyi, onu umursamaktan çok korktuğunuz için, ya da annem ne der, komşu ahmet ne düşünür diyerek, engelliyorsunuz.
Rezil olmadan yaşamaya çalışmak, kafanızı kuma gömmek gibidir. Muhteşem şeyler, doğaları gereği, yegane ve sıradışıdırlar. Yani onu başarabilmek için olağan zihniyeti terk etmek lazım. Bu da çok korkutucu.
Rezilliği kucaklayın. Önemli ve anlamlı bir şeyi başarma yolunun bir parçası da aptal gibi hissedebilmektir. Bir yaşam kararı sizi ne kadar korkutuyorsa onu o kadar yapmanız gerekir.
5 DÜNYAYI NASIL KURTARACAKSINIZ?
Haberleri izlediyseniz, dünyanın bazı sorunları var. Aslında demek istediğim, her şey berbat ve hepimiz öleceğiz. Bunu daha önce de söyledik, ancak mutlu ve sağlıklı yaşamak için hendi hazzımız veya tatminimizin ötesindeki değerlere de tutunmalıyız.
O zaman bir sorun bulun ve dünyayı kurtarmaya başlayın. Seçebileceğiniz bir sürüsü var. Eğitim sistemimiz, ekonomik gelişme, ev-içi şiddet, ruh sağlığı, devletin yolsuzlukları...
Umursanıdığınız bir sorun bulup bunun çözümü için çalışmaya koyulun. Elbette dünya sorunlarını tek başınıza çözemezsiniz. Ama katkıda bulunabilir ve fark yaratabilirsiniz. O fark yaratma duygusu da sizin mutluluğunuz ve tatmininiz için önemlidir.
6 KAFANIZA SİLAH DAYASALAR VE EVİ HER GÜN, TÜM GÜN TERK ETMENİZ GEREKSEYDİ, NEREYE GİDER, NE YAPARDINIZ?
Çoğumuz için düşman sıradanlık. Rutinlerimize dalıyoruz. Kendimizi kandırıyoruz. Koltuk rahat. Cipsler çıtır. Hiçbir şey olmuyor.
Bu bir sorun.
Çok kişinin anlamadığı şu; tutku, eylemin sonucudur, nedeni değil.
Hayatta neye tutkulu olduğunuzu keşfetmek tam bir spor faaliyeti, deneme yanılma sürecidir. Hiçbirimiz bir eylem konusunda ne hissettiğimizi onu yapıncaya kadar bilemeyiz.
O zaman kendinize şunu sorun, biri kafanıza silah dayayıp her gün evi uyku hariç terk etmenizi söylese, kendinizi neyle oyalardınız? Ayrıca gidip bir kafede oturup facebook’a bakmak yok. Onu zaten yapıyorsunuz. Diyelim ki web siteleri, video oyunları, TV yok ve siz bütün gün, uyku hariç, evin dışında olmalısınız. Nereye gider, ne yapardınız?
Dansa mı yazılırdınız? Kitap kulübü? Üniversite’ye mi yazılırdınız? Yeni bir sulama sistemi icadı? Kanat takıp uçmayı öğrenmek?
İsterseniz bir-iki tanesini yazın, sonra da gidip yapmayı deneyin. Eğer rezil olmak varsa, ekstra puan verilir.
7 BİR YIL İÇİNDE ÖLECEĞİNİZİ BİLSENİZ NE YAPARDINIZ ve NASIL HATIRLANMAK İSTERDİNİZ?
Çoğumuz ölüm düşünmeyi sevmeyiz. Korkutur. Ancak şaşırtıcı biçimde, kendi ölümümüzü düşünmenin pratik yararları var. Bunlardan biri, gereksizler yerine, hayatımızdaki önemli şeylere odaklanmamızı sağlamasıdır.
Sizin efsaneniz ne olacak? Siz gidince insanlar hangi hikayeleri anlatacaklar? Ölüm ilanınızda ne yazacak? Yazacak bir şey var mı? Yoksa, ne yazmasını isterdiniz? O neticeye bu günden ilerlemek için ne yapmalısınız?
İnsanlar yönlerini kaybetmiş ve amaçsız hissediyorlarsa, bunun nedeni kendileri için neyin önemli olduğu ve değerlerinin ne olduğunu bilmiyor olmalarındandır.
Kendi değerleriniz yok ise, aslında başkalarınınkileri benimsiyor ve kendinizinkiler yerine başkalarının önceliklerini yaşıyor olursunuz. Bu da sağlıksız ilişkiler ve neticesinde sefalete giden bir yoldur.
Kendi “yaşam amacını” keşfetmek, kendinizden ve etrafınızdakilerden daha büyük olan 1-2 şeyi bulmaktır. Bunları bulmak için koltuktan kalkıp harekete geçmeniz lazım. Kendinizin ötesinde ve kendinizden daha büyük olanı düşünmeye zaman ayırmak, hatta sizsiz bir dünyayı dahi hayal etmeniz lazım.