"At Şu Adımı"
Geçtiğimiz ay yayınlanan Ahmet Şerif İzgören’in At Şu Adımı kitabı yazarla karşılıklı sohbet ediyormuşçasına güzel bir kahve eşliğinde hızlıca bitirebileceğiniz bir kitap. Ben oldukça faydalandım.
Bir giriş yapmak gerekirse motivasyon başta yüksektir, düşer, diplerde sürünür, sonra sizi de süründürür tabi sadece motivasyona bağlı yaşıyorsanız. Disiplin istikrardır, takır takır gideceğiniz yere götürür sizi.
Kitapta hocamız, Acar Baltaş’ın da kendi eğitimlerinde çocukların el bebek gül bebek büyütülmemesi yanlışlığını vurguladığını ve gençliğinde zorluk çekmemiş insanların hayatta başarmasının ne kadar zor olduğunu kısımlarına değinmiş. Bu yıl okuduğum bir diğer kitap olan Süreyya Ciliv’in hayatını anlatan kitapta da değinildiğinde bir aile içerisinde sorumluluk verilen, yenilmeyi daha küçük yaşlarda hazımsayan ve öğrenen çocukların şirketlerde karşılaşabilecekleri sorunlara karşı daha dirençli olduklarını okuduğumda da çok yakın bulmuştum bu fikri.
Bazen yanınızda biri yönlendirir size ışığa doğru, yani karşımıza çıkan ustanın önemliliğini vurgulamış yazar. Otur oturduğun yerde demek yerine “At Şu Adımı” diyen ustalar lazım. 😊 Bu sebeple çevremizde rol model olarak gördüğümüz, hayatımıza güzel bir dokunuşu olan insanlarla ilişki kurmanın önemini ben kendi hayatımda çok fazla etkisini gördüğümü de belirtmek isterim.
Kendini geliştirmeyen ve her şeyden şikayetçi olan toksik insanların serzenişlerini de iğneleyerek “sizin hakkınızı sizden başkası yiyemez” diyor. Doğru.
LinkedIn tarafından öneriliyor
Emek’in iş hayatındaki karşılığının bilgi olduğunu ileten yazar, tek başına bilginin de yetmeyeceğini o farkı yaratananın aslında adım atmak olduğunu vurgulamakta. Haklı da.
Özellikle altını çizmek istediğim bir yer var ki dedikodu kültürü. Hepimizin daha öncelerden bildiği bir cümledir aslında “eğer bir masada biri hakkında konuşuluyor ve orada oturuyorsanız, siz kalktığınızda da sizin hakkınızda konuşulurlar. Dedikoduyu kesemediğiniz yerler, üretimin olmadığı , herhangi bir şeyin olmadığı yerlerdir. Böyle yerlerde de ekip olunmaz. Bu sebeple dedikoduya karşı sıfır tolerans olmalıyız.
Kötülük yapmıyor olmanız, sizi iyi yapmıyor hayatta. Kötülüğü olmayan ama kıpırdamadan hiçbir şey yapmayan da kötüdür. İyilik eylem gerektiren bir şeydir. Hepimiz birbirimize karşı sorumluyuz, şirketimize karşı sorumluyuz, ülkemize karşı sorumluyuz. Başımıza hiç dert almadan bir şeyler tabii ki iyi olmayacak.
Yaşam, sizin nereye ve nasıl baktığınızla da ilgili. Baktığın benim, gördüğüm sensin diyor Mevlana. Sizin ileri yürüme niyetinizle ne kadar bağlantılı diyor yine yazar.
Kitapta 9 farklı kısımdan oluşuyor ve yazıyı da kitabın sonuna doğru bir alıntıyla bitirmek isterim. Kavgasız, gürültüsüz, saygıyla ve üreterek ilerlemenin hazzını fark ettiğinizde etrafınızda ne olduğuyla ilgilenmemeye başlarsınız.
Güzel bir gün olsun herkese.
Employee Experience Specialist
3hAhmet Şerif İzgören eğitim alanında markalaştırılması gereken çok özel bir isim. Üniversite son sınıf öğrencisi iken Trabzon’da verdiği Avucunuzdaki Kelebek semineri ayakta dinlemiştim. Bugün olsa bir daha dinlerim. Sonrasında kitaplarını okuyup online eğitim platformundanda sürekli hala yararlandığım bir kişilik. Sende hocamızın eserini çok güzel özetlemişsin Pınar . Kalemine sağlık Ahmet Şerif İzgören
༄ Rʋɧʋ Özɠʋ̈ɾ Bii Geɳç
1ayHarika bir bakış açısı 🥰
Human Resources Business Partner
1ayNe güzel yazmışsınız ☺️
Retirement Supervisor - Turkish Airlines
1ayPasif iyilikten, aktif iyiliğe....