Ah Şu İnsan Kaynakları

Ah Şu İnsan Kaynakları

Denizin hemen kenarında bir baba arkadaşları ile sohbet etmektedir. Hemen yanındaki 5 yaşlarındaki küçük çocuk sürekli olarak ''Baba bak kuşlar '' , '' Baba bak gemi'' nevinden sözlerle sohbeti bölmektedir. Baba olarak birkaç seçeneğiniz var. Çocuğu görmezden gelebilirsiniz,  '' Dur be çocuğum, iki sohbet ettirmedin. '' diyerek azarlayabilirsiniz.  Ya da çocukla göz temasını eşit platformda kurabilmek için diz çökersiniz ve sorarsınız. 

* Hangi gemi ?

**Şu kırmızı olan 

* Ne kadar güzel bir gemi, bundan çok daha büyüğü ve yeşil olanı geçerse mutlaka bana haber ver olur mu ? ''

Bu dakikadan sonra çocuk denize doğru döner ve yeşil ve büyük gemiyi arar.

Bu hikayede çocuğun meselesi gemi , kuşlar falan değil. Tek istediği ortamın içinde olduğunu anlatmak, kendisinin farkında olunması ve eşit muamele görmek.

Meslekte geçen onca yılın ardından , kendim de birkaç mülakata aday olarak katılmış birisi olarak, insanın temel duygusal ihtiyaçlarından birisinin farkında olunmak ve eşit muamele görmek olduğunu düşünüyorum bir süredir.

Son iki yıldır Linkedin üzerinden yapılan pek çok paylaşımda meslektaşlarım hakkında ağır sayılabilecek ifadeleri üzülerek takip ediyorum, eğer yazılanlarda haklılık payı bulmuyorsam da dilim döndüğünce görüşlerimi ifade etmeye çalışıyorum. Nihayetinde oldukça fazla disiplini olan bir alan İnsan Kaynakları. İşe Alım , Özlük ve Bordro , Yetenek Kazandırma , Yetenek Yönetimi , Eğitim ve Gelişim, Performans Yönetimi , Kariyer Yönetimi , Operasyonel İK, İç İletişim .... Hala da atladığım , adı ve içeriği farkılık gösteren alanlar da mevcut bu disiplin içinde. Bu alanların herhangi birinde teknik olarak donanımlı hale gelebilmek 10 yıldan fazla zaman alıyor. Öğrenme aşamasında olduğu kadar ,mesleğin ilerleyen dönemlerinde bile teknik olarak hatalar yapmanız mümkün. Bir yandan her iş kolundaki insanlar hata yapabilir ne var bunda diyebiliriz belki ama bir yandan da eğer İK alanında çalışıyorsanız doğal olarak hatanızdan direkt olarak etkilenen kişi de bir insan. Burada teknik olarak yapılan hatalardan bahsediyoruz ve genellikle bu hataları düzeltmek için bir şansınız daha olma ihtimali her zaman var. Bordro'yu yanlış oluşturduysanız düzeltirsiniz, işe giriş evrağında bir problem yaşamışsanız arar bulursunuz vb. 

Fakat bundan daha derin bir konu var '' Hükmeden İK profilinden, Hizmet Eden İK profiline geçiş yapabilmek. '' . Linkedin üzerinde okuduğum yazışmalarda , mülakat aşamasında yaşanan olaylar , başvuru aşamasında ortaya çıkan hatalar öne çıkıyor. İşe girdikten sonra şirketlerde yapılan Çalışan Memnuniyeti Anketlerinde de bundan daha farklı sonuçlar çıkmıyor. Burada da mesele mülakat , başvuru , bordrodaki hata falan değil. İster aday diyelim istersek çalışan. Mesele '' Farkında olunmak ve eşit muamele '' . Hatalar halledilir ama bir insan hissettiklerini asla unutmaz. Eğer görüşme için gelen adayı ayakta karşılamışsan, onu göz teması kurarak yeterince dinlemişsen, bu pozisyon için en uygun olmayan aday olduğunu fark etsen bile çizgini hiç bozmadan kendisi ile ilgilenerek açık iletişim kurmuşsan, kariyer planlaması yaparken açık ve net bir şekilde kendi gördüklerini aktarabilmişsen ve kendisinin görüşlerini de son satırına kadar dinleyip anlamışsan, onun için yaptığın planlamaların her adımında onu bilgilendirmiş ve görüşünü almışsan ........... ( siz kendi tecrübeleriniz ile cümleleri artırın )

Her birimiz sadece varlığımız ile bile saygıya değeriz ve çok değerliyiz . Hiçbirimiz bu değerlilik duygusunu zedeleyemeyiz hele ki işe alınma veya terfi , kariyer adımı gibi kırılganlığın en üst seviyede olduğu aşamalarda bunu hiç yapamayız.  Sizler de okuyun Linkedin'de yazılanları. Kimse, beni nasıl işe almazlar , nasıl terfi etmem falan yazmıyor. Bana yanıt dönmediler, İK 'cı beni  dinlemedi, bir merhaba bile demedi nevinden cümleler geçiyor genellikle yazışmalarda.

Teknik olarak donanmak tabi ki zaman alacak ama en azından acilen duygusal ve etik olarak donanmamız için önümüzde hiçbir engel yok. Bu alanda bunca yıldan sonra hala hata yapıyor da olabilirim ama gelişmek için bir engel yok ifadesi mesleğe bugün başlayan meslektaşım kadar benim için de geçerli. Eğer bu meslekte çalışmaya devam edeceksek şunu atlamayalım İşimiz de , gücümüz de İNSAN...

Konunun diğer tarafında adaylar var tabi ki. İlandaki tek bir şartı bile sağlamadığı halde başvurduğu işten aranmadığı için kızanlar, referans kelimesini torpil kelimesi ile karıştıranlar ve iyi niyetli bir İK uzmanı 'nı acımasızca ve satırlar dolusu eleştirenler, mülakata davet edildiği halde bir haber bile vermeden gelmeyenler , haber vermek için arayan İK uzmanın telefonlarına çıkmamakta ısrar edenler, şartları açıkça belirtilen işe girdikten sonra sürekli bu şartlardan şikayet edenler, ölçülebilir performans kriterlerinde en ufak bir gelişme göstermediği halde terfi bekleyenler, kendi kariyerinden çok başkalarının kariyerleri ve ücretleri ile ilgili olanlar, okul hayatı boyunca ufak bir işte bile çalışmayıp sadece diploma ile iş bulunabileceği yanılgısına kapılanlar, mülakat aşamasında mülakata geldiği firma hakkında nezaketen bile olsa iki satır araştırma yapıp bilgi sahibi olmayanlar., yıllardır çalıştığı halde vergi dilimi kavramını öğrenmemekte ısrar edip yılın son birkaç ayında bordro ekiplerini mail trafiğine boğup İK paramı eksik yatırmış diye söylenenler..... Burada da örnekleri artırmak mümkün. Amacım doğal olarak kimseyi eleştirmek değil ve çok farkındayım ki beş parmağın beşi de bir değil. 

Uzman Yardımcısıyken işe aldığım veya eğitiminde destek olduğum adayların bazıları bugün benden unvan olarak yukarıdalar veya etki alanları benden daha geniş. Mesleğimin 5. senesinde kendime koyduğum ölçülebilir başarı kriterlerimden biri buydu ve hedefe ulaşma konusunda fena da gitmiyorum. 

Bu kadar eleştiriye rağmen sayıları oldukça fazla olan, her yönden donanımlı meslektaşım sorumlu oldukları şirketlere en uygun, en potansiyel adayları bulacaklar, geliştirecekler ve elde tutacaklar ... 

Saygılarımla

 

Dursun Ali Ünal

Turkish Ground Services şirketinde Human Resources Responsible Officer

5y

Yazınızı okumadan yaklaşık 30sn önce okuduğum yorum "İnsan kaynakları personelinin ek seriyeti düşük zekaya sahip.O pozisyonu doldurabilmek için sıradan bir lisans bölümü bitirmek yeterli.Asıl sorun bu zaten.Her 3 kişiden 10u bu gibi bölümlerden mezun. Aptallarla mühendislik pozisyonu için iş görüşüyorsun." Yorumu yazanı paylaşmayacağım doğal olarak. Bizim işimiz biraz böyle, sana gelince dileyen dili döndüğünce konuşur ama sen iş bulsun, ekmeğinden olmasın ayrılırken haklarını tam alsın diye uğraşır durursun. EK SERİYETİMİZ böyledir. :) Bu güzel yazı için çok teşekkür ederim. Emeğinize sağlık.

Beğen
Yanıtla
Gizem K.

Executive HR Specialist

7y

Umarım farkındalık yaratır. Elinize sağlık :)

Ferhat BOZKIR

HR Director | Adler CE Graduated Coach, Employee Relations, Recruitment, Performance Management, Payroll Management

7y

Okuyana değer katan bir yazı olmuş. Elinize sağlık.

Burc Uygurmen, CMMP

Customer Relationship Management & Employee Engagement Training Solutions

7y

Okurken aklıma ilk, çözümden de çok dinlenilmeye ve anlaşılmaya ihtiyacı olan müşteriler geldi. Customer Care Focus dergisinin de altını çizdiği gibi: "İyi bir müşteri hizmeti roket bilimi değildir, çoğunlukla ve sadece basit şeyleri çok iyi yapabilmekten geçer" IK masasının herhangi bir tarafında oturan insanlar olarak ta beklentiler çok karmaşık değil aslında...

Irem Rona Inan

Psikolog, Eğitmen, Danışman, Yönetici Ortak

7y

Çok beğendim yazınızı, "kendi değerimizin farkında olmak" ve "karşımızdakine değer vermek" iki önemli konu, farkında olduğumuzda hemen davranışlarımıza yansırmış gibi gözükse de bunları içselleştirmek ve davranışlarımıza yansıması için de çaba ve deneyim gerekiyor.

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler