Ana Fikir #12
Alive 24 ve “Tek Kişilik Milyar Dolarlık Şirket” 💸
Brick Institute, 30 Mayıs'ta Alive 24 - Ürün & Tasarım Konferansı’nı düzenliyor. Alanında uzman otuzun üzerinde kişi, iki farklı paralel oturumda bilgi ve deneyimlerini paylaşacak.
Ben de konuşmacı olarak oradayım. “Tek Kişilik Milyar Dolarlık Şirket” başlıklı bir sunum yapacağım. Sunumun içeriği bültenin 3. sayısında bahsettiğim Sam Altman’ın sözü üzerine şekilleniyor.
Dünya çapında yüksek gelir kazanmış mobil uygulamalardan örnekler vererek, ekipçe bu ürünleri nasıl geliştirdiğimizin ve sizin de yapay zeka sosuyla benzer işleri nasıl yapabileceğiniz üzerinde duracağım.
Ayrıca, aramızda kalsın, bu bültende ilk kez paylaşmış oluyorum; Katılanlara bir sürprizim olacak. 1 ay sonra satışa çıkacak bir kitap.
Bazılarınız biliyor, daha önce “The Product Growth Playbook” adında bir kitap yazmıştım. Bu kitap, global bir ürün nasıl yapılır, nasıl büyütülür üzerine odaklıydı. Amazon’da çeşitli kategorilerde çok satanlar listesine girmişti.
15 yıldır dijital ürünler geliştiren biri olarak, yan yana zevkle ve şevkle çalıştığım iki tip insan var; 1- Ürün Sahipleri. 2- Yazılımcılar.
Bunca yıldır, ürün sahipleri ile üzerinde çalıştığımız ürünleri büyütmek için çok uğraştık, çok hata yaptık, çok öğrendik. Tüm bunlar yukarıdaki kitap oldu. Şimdi de ne mutlu ki, aynı yolda, aynı hedefe koştuğumuz yazılımcı arkadaşlarla yaşadığımız deneyimlerden şekillenen ve geleceğin yazılım dünyasına bakan bir kitabım olacak.
Kitap 1 ay sonra Amazon’da; “Recode Your Future”.
Şimdilik sadece kitabın kapağını paylaşayım. Detayları sonraki bültenlerde. Konferansa gelenler de kitabı ebook formatında, ücretsiz ilk okuyanlardan olacaklar.
Yapay Zeka Nasıl Bu Kadar Hızlı Yükseldi? 🦾
Bir sabah uyandık. Hayatımıza ChatGPT adında bir şey girdi ve sonrası bayır aşağı…
Çoğumuz böyle hissediyoruz. Yani sanki bir-iki yıl önce yapay zeka diye bir kavram yokmuş da, bugün bakkal amcamız bile yazdığı “prompt”u konuşur hale gelmiş.
İşin içinde olanlar bu başarının ne kadar zorlu yollardan geçtiğini, taa 1950’lere dayandığını bilir. Bir birikim. Sonrasında bir çığ etkisi.
Bu tür çağ atlatan etkilerin nasıl kısık ateşte piştiğini anlamak için dönüm noktalarına bir bakmakta fayda var;
1950'ler:
1960'lar ve 1970'ler:
1980'ler ve 1990'lar:
2000'ler ve 2010'lar:
Bu gelişimi alınan patentler ve sayıları üzerinden de takip etmek acayip iyi fikir. WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü) bunu çok iyi özetlemiş.
“Bir gecede yapay zeka ile çağ atladık” algısının oluşmasında bence en önemli 3 sebep;
LinkedIn tarafından öneriliyor
Alttaki grafik ile üstteki grafiği nasıl ters korelasyonda olduğuna dikkat edin. Alınan patent sayısı fırlarken, maliyet dibe düşüyor.
“Afedersiniz İçedönük” Girişimciler 🧘🏻
Geçtiğimiz günlerde Gözde Atilla'nın “Afedersiniz İçedönük” kitabını bir çırpıda okudum bitirdim ve acayip beğendim.
Kitap günlük hayatta içedönük neler hisseder, neyi neden yapar çok kişisel hikayeler üzerinden şahane anlatmış. Okurken yüzlerce kez “Evet ya aynen böyle hissediyorum ben de” diye düşündüm. Çünkü ben de su katılmamış bir içedönüğüm.
Arkadaşlarım beni az konuşan, soğuk, mesafeli, masadan kalkmadan saatler geçirebilen, kulaklığımın içinde yaşayan biri olarak bilirler. Sosyal buluşmalarda 2. saatten sonra pilim yavaş yavaş bitmeye başlar ve eve kaçmak isterim.
Kitap bunların “kötü” özellikler olmadığını çok güzel anlatıyor. “İçedönüklerin evi kendi içleridir, bunu anlayın” diyor.
Toplumun %25’i içedönük. Azınlık sayılırız. Ve genel olarak tüm içedönükler, dışadönüğe yani çoğunluğa benzetmeleri gerektiği ile ilgili zorbalığa uğrarlar. İlk zorbalık da çoğu zaman anne-babadan geliyor; “Biraz girişken olsana, konuşsana…”
İçedönüklerin başarısız olmaya mahkum ezikler olarak algılanmaması lazım. Çünkü birçok başarılı girişimci, içedönük. Hatta bana sorarsanız avantaj.
Mesela, Bill Gates, Mark Zuckerberg ve Elon Musk gibi isimler, içedönük doğalarına rağmen (veya belki de bu nedenle) büyük başarılar elde etti. Sessiz güçlerini kullanarak dünya üzerinde büyük etkiler yarattı.
Anne-babalar çocuklarının içedönük olmasıyla ilgili utanmayıp, onları doğalarına uygun bir ortam sağlamalı. Kendi sessiz güçlerini keşfetmelerine ve geliştirmelerine olanak tanımalı diye düşünüyorum. Bence içedönüklük, utanç verici bir özellik değil, büyük başarılara kapı açan bir yetenek.
Gözde Atilla’nın bu kitabı benim gibi içedönükleri ve onların ilişkide olduğu insanları çok rahatlatacak bir kitap, mutlaka okuyun. Sizin “ucube” ya da “garip” olduğunuzu düşünen dışadönüklere de hediye edin, bizi hor görmesinler, anlasınlar 😉
Alkışlar 👏 🙌 🙏
Yakın zamanda gözüme çarpan, yaptıklarıyla alkışladığım insanlar, ürünler, fikirler;
Evrim Ersoy'un Ana Fikir'i 💡
Aklına güvendiğim, herhangi bir konuda kendi kalıplarıma sıkışıp kaldığım kuşkusuna kapıldığımda arayıp, durumu anlatıp fikrini aldığım yakın dostlarımdan biri Evrim Ersoy.
Çoğu zaman “olmazsa olmaz”larımızın stressinde boğuluyoruz. İstediğimizin dışına çıkmakta zorlanıyoruz ama bazen “rahatsız” hissede hissede yola devam etmede de bir fayda var.
Hayatımın çok kritik dönemeçlerinde Evrim yolu bulmamı sağlayan akıl hocalarımdan biri. “Mükemmellik beklentisi” üzerine çok sağlam bir ana fikri var;
Tekrar tekrar karşılaştıktan sonra artık genelleme yapmaktan çekinmiyorum, insanlar mükemmeli değil en uygunu arıyor. İş, eş, ürün, servis… her konuda. Bu anlamda kendimizce yarattığımız “mükemmel servisler” karşı tarafta beklediğimiz karşılığı bulamayabiliyor. Doğru eşleşmeyi yakalamak istiyorsak, Fogg’un davranış modelinde olduğu gibi karşınızdakilerin yeterli ve değişen oranlarda yeterlilikleri ve motivasyonlarının karışımına seslenmemiz gerekiyor. Duygusal, sosyal veya fiziksel motivasyonlarını bilmemiz; zaman, bütçe, efor, kurallar, sosyal normlar, bilişsel yük ve bilgi seviyelerini doğru analiz etmemiz gerekiyor.
* İsterseniz bu bülteni Substack'ten de takip edebilirsiniz.
Ege Bölge Satis Müdürü - UKINOX Türkiye - Longran Mutfak Cihazları A.Ş.
7ay👏👍