Bir Koşu Gidip Göründük Geldik
Bazen çok hızlı, çoğu zaman çok hantal bir şekilde haber okuyorum. Her yer haber… Her an haber! Yalanı dolanı geçtim içi boş, verimsiz tonlarca bilgi. Düpedüz kirlilik.
Doğruluğundan da eminsem bir oturuşta kafama kazıdığım haberleri seviyorum. Fıstık haberler bunlar. Karbon salımı da düşük. Bir de başı sonu belli olmayanlar, görüntüde çok önemli olanlar, teoride içinden bir şey çıkması gerekenler var. Karbon seviyesi yüksek bunların. Böyle konuları çok kaynaktan okuyorum. Maalesef ben de çaresiz karbon üretiyorum. Geleneksel medya, dijital medya, sesli medya, görüntülü, dedikodu medyası, hatta influencerlar. Deli olmak lazım, biliyorum. Bizim işimiz de delilik zaten. Günler boyunca toplanılan İklim Konferansı ne dedi diye merak ediyorsanız aşağıda.
KARBONU PATLATAN KARBON KONFERANSI
Dünya üzerinde herkesi ama herkesi ilgilendiren İklim Zirvesi yılda bir kez düzenleniyor. Sonuncusu COP29’du, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de oldu bitti. Paris’te başlayan yolculuk son yıllarda konferansların toplanma sebebi olan firma ve ülkelerde yapılıyor. Komik değil mi? Parayı veren düdüğü çalıyor. Ne oldu peki? Ne çıktı… Ne tartışıldı… Tonlarca boş haber çıktı…
HER ŞEY İMAJ
Öncelikle büyüklükten söz edelim. Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen COP29 İklim Zirvesi gerçekleşenler arasında ikinci en büyük COP zirvesi olmuş. Birçok dünya ve endüstri lideri zirveye katılmasa da zirveye katılmak için 65 binden fazla delege kaydolmuş. Ev sahibi Azerbaycan, 2229 kişiyle zirvede yer almış. Brezilya ikinci en büyük ekip 1914 kişi. E biz hiç durur muyuz; tam 1862 kişiyle ülkemizi temsil etmişiz. Bizi, 1011 kişiyle Birleşik Arap Emirlikleri ve 969 kişiyle Çin takip etmiş. Geçtiğimiz yıl Dubai’de gerçekleşen COP28’ye fiziki katılım 83 binden fazla olmuş…
NE ÖĞRENDİK: İKLİM KRİZİ BAHANEYMİŞ
Sonuç ne diye soracaksınız; İklim Zirvesinden 300 milyar dolarlık finansman konusunda anlaşma çıktı. Zengin ülkelerin yoksul ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelesine yardımcı olmak üzere 2035 yılına kadar yılda en az 300 milyar dolar finansman sağlamayı kabul ettikleri bir anlaşma bu. Sorun şu ki, parayı vermede mutabık kalınmış olabilir ancak ABD, İngiltere, Avrupa Birliği (AB) ve Çin gibi büyük ekonomiler paranın nasıl harcanacağı konusunda mutabakata varabilmiş değil. COP29 anlatılanlara göre tartışmayla hatta bağırış çağırışla geçmiş… Belli ki sesler konferanstan sonra da yükselmeye devam edecek ki, aşağıda anlatıyorum.
DİŞİN KOVUĞUNU DOLDURMUYOR
Gerçek şu ki, yapılan hesaplara göre 300 milyar dolar, yoksul ve savunmasız ülkelerin sürekli yükselen denizlere ve kötüleşen fırtınalara, kuraklıklara ve sellere dayanmak için ihtiyaç duydukları ve trilyonlarca dolar olarak ifade olan bütçenin çok altında. Biliyoruz ki, ABD’nin gelecek Başkanı Donald Trump, iklim krizi söylemlerini “bir aldatmaca” olarak nitelendiriyor. Washington'da bir yığın belirsizlik var. Halen en büyük bağışçılar AB ve ABD… Bakalım ABD elini eteğini çekerse, neler olacak…
MUSK İKLİME PARA VERİR Mİ HİÇ
LinkedIn tarafından öneriliyor
Seçimi kazandığından bu yana Trump'ın kabinesine atadığı isimler büyük ses getiriyor. Bir de bizdeki bakanlıklar ve bakanla eş değer gibi sunulan ilginç bir organizasyon var; Devlet Verimliliği Ajansı (DOGE). Bomba haber! Aslında anlaşılan yeni bir bakanlık değil, Beyaz Saray’la çalışacak bir danışma organı, yeni bir kurum ABD’ye ve dolayısıyla tüm dünyaya kök söktüreceği kesin. DOGE'u iki eş başkan yönetecek: Elon Musk ve Vivek Ramaswamy. Bu ikili altın makas olarak tanınıyor. Zeki oldukları ama hükümette hiçbir tecrübeye sahip olmadıkları için ne yapacakları kestirilemiyor. Musk, 2 trilyon dolarlık kesintiden söz ediyor…
WASHINGTON VERİMSİZ BİR BAŞKENTMİŞ
CNN ekran yüzü Fareed Zakaria Washington Post’taki makalesinde ilginç bilgiler aktarmış; buna göre Amerikan hükümeti hayli hantalmış. Örneğin 180 bin sayfadan fazla federal düzenleme varmış. Gereksiz olduğu ima edilen çoğu çalışanın emekliye ayrılması daha hayırlı olurmuş. Özetle Washington verimsiz bir başkentmiş. Öyle ki, Sosyal Güvenlik, Medicare, Medicaid, işsizlik sigortası ve diğer zorunlu programlar federal bütçenin yaklaşık yüzde 60'ını oluşturuyormuş. 800 milyar doların üzerinde büyüklüğe sahip “dokunulmaz”lığıyla ün salmış Savunma Bakanlığından da söz etmiş. ABD’de 4 farklı hava kuvveti olduğuna dikkat çekmiş. Hava Kuvvetleri'nin kendisi, Kara Kuvvetleri'nin Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri'nin Hava Kuvvetleri ve Deniz Piyadeleri'nin Hava Kuvvetleri. ABD ekonomisinin kara delikler; borç ve faizleri… gazi yardımları, tarım sübvansiyonları, bayındırlık harcamaları... Uzmanlar ABD’de federal yönetimin, GSYH'nin yüzdesi olarak harcama açısından sanayileşmiş dünyanın çoğundan küçük olduğunu ifade ediyor. Dünyanın geri kalan kısmını, bizi örneğin hayal etmeniz mümkün mü?...
TRUMP NE YAPAR?
Donald Trump, ilk döneminde ABD'yi dönüm noktası niteliğindeki Paris İklim Anlaşmasından çekmişti, bal gibi yine yapabilir. Arjantin Başkanı Javier Milei de aynı şeyi yapacağını söyledi. Takip edecek birileri daha çıkar mutlaka… Unutulmayacak bir not daha; Trump, enerji bakanı olarak kaya gazından elde edilen enerji üzerine imparatorluk kuran “patron” arkadaşlarından birini Chris Wright’ı atadı. İklim politikasını anlatmaya gerek var mı sizce? Dünya Bankası ve diğer çok taraflı kalkınma bankalarındaki oy hakkını kullanarak bu kurumların geleneksel iklim kredilerini artırmalarını engellemeye çalışabilir. İç politikasında ABD ekonomisinin hidrokarbon yoğun yatırımlardan uzaklaşmasını yavaşlatması, tersine çevirmesi bile bekleniyor.
NE DİYOR BU YÖNETİCİLER?
Azerbaycan COP29’dan hemen önce binlerce kilometre ötede Brezilya'da G20 zirvesi toplandı. BM Genel Sekreteri António Guterres’in sözcükleri bitmiş olmalı “COP29'da başarılı bir sonuca ulaşmak hala mümkün, G20 ülkelerinin liderliğine ve uzlaşmasına ihtiyaç var” dedi. Başkan Joe Biden gider ayak ilk kez Amazonları ziyaret eden Başkan ünvanını aldı. Ocak’ta Beyaz Saray'dan ayrılırken Trump’a güçlü bir temel bıraktığını söyledi ve fiziki olarak fark edilmese de kükredi; “Bazıları ABD’deki temiz enerji devrimini inkar etmeye ya da geciktirmeye çalışabilir, ancak hiç kimse bunu tersine çeviremez. Hiç kimse.”
ÇAT ORADA ÇAT BURADA
Bir koşu Brezilya’ya sonra bir koşu Azerbaycan’a gitmek, yalnızca dinamik lider gerektirmiyor, para ve karbon harcamak da lazım. Dünyanın bir ucundan öbür ucuna yolculuk yapanlar arasında BM Genel Sekreteri Guterres, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İtalyan lider Giorgia Meloni, Dünya Bankası Başkanı Ajay Banga ve Beyaz Saray iklim yetkilileri John Podesta ve Ali Zaidi… liste uzuyor.
COP29’da alınan kararları AA muhabirine değerlendiren Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, iklim finansmanının iklim kavgasına dönüştüğünü ifade etmiş. Yorumları ilgimi çekti; "Gelişmekte olan ülkeler, yılda 1,3 trilyon doların lazım olduğunu söylüyor. Bu rakam, BM'nin belirlediği bağımsız bir ekonomist grubu tarafından tespit edildi. 2026'dan başlayarak 2035'e kadar kademeli artacak 300 milyarlık destek iklim finansmanı için yeterli değil. AB finansal olarak ne istiyorsa aşağı yukarı o çıktı. Geri kalanlar AB kadar toplantının bilincinde ve peşinde değillerdi. Türkiye açısından bizi çok fazla ilgilendiren bir çıktısı yok açıkçası ama dünya açısından düşünecek olursak öyle bir COP ki burada fosil yakıt, karbondioksit azaltımı doğru dürüst konuşulmadı. Tek konuşulan şey paraydı ki, o para da gerekli seviyenin çok altında kaldı. Türkiye olarak gittik, gördük, nasıl yapacağımız konusunda bir fikir sahibi olduk. COP31'i alabilir miyiz? Emin değilim. Beklentilerimizde olduğu gibi bu da havanda su dövülen bir COP oldu. Zaten bir şey bekliyor muyduk? Hayır. Bir şey çıktı mı? Hayır."
İşte ben İklim Zirvesi’ni böyle okudum, size de karbondan tasarruf edeceğiniz zirve haberlerini aktarmak istedim.