Doğal Yaşamın Geleceği İçin Önemli Adımlar #COP15
Doğal yaşam insanlık tarihinde görülmemiş bir hızda zarar görüyor. Günümüzde yaklaşık 1 milyon tür soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. WWF’in 2022 Living Planet Raporu’na göre küresel doğal yaşam nüfusu 1970 ve 2018 yılları arasında %69 azalmış durumda. İvmelenerek devam eden doğal yaşam kaybı geleceğimiz için önemli bir tehdit oluşturuyor. İklim değişikliğine karşı mücadelede en önemli noktalardan biri sağlıklı ekosistemlerin korunması olarak karşımıza çıkıyor.
COP15 nedir?
Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Konferansı, COP15, biyoçeşitlilik kaybını önlemek ve geri çevirmek amacıyla toplanıyor. Pandemi yüzünden iki yıldır ertelenen COP15, 7-19 Aralık arasında Paris Anlaşması’na da taraf olan 196 ülkeden temsilcilerin katılımıyla Montreal’de gerçekleşiyor. Konferansın ana amacı, 2020 sonrası Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi kapsamında insanlığın doğal yaşamla olan ilişkisinde sürdürülebilir bir dönüşüm yaratmak amacıyla hedefler belirlemek.
Daha önceki biyoçeşitlilik konferanslarında ne oldu?
Daha önce Çin’in Kunming şehrinde gerçekleştirilmesi planlanan COP15, pandemi yüzünden gerçekleştirilememişti. COP15’in 15. oturumunu teşkil ettiği BM Biyoçeşitlilik Konferansı, 1992’de Rio de Janeiro’da gerçekleştirilen Dünya Zirvesi’nde doğdu. Bu zirve sonucunda aralarında Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin de bulunduğu üç farklı sözleşme; Rio Sözleşmeleri oluşturuldu.
LinkedIn tarafından öneriliyor
Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Konferansı kapsamında devletler her on yılda bir yeni hedefler belirliyor. Bu hedefler en son 2010’da Nagoya’da gerçekleştirilen konferansta güncellendi. Bu konferansta, 2011-2020 yılları arasını kapsayan yeni bir strateji oluşturuldu ve bu kapsamda Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri benimsendi. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 2020’de beşincisini yayınladığı Küresel Biyoçeşitlilik Görünümü raporuna göre, Aichi Hedefleri’nin 20’sinden hiçbirine tamamen ulaşılamazken 6’sında kısmi ilerleme görüldü.
COP15’ten beklentiler ne?
Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Sözleşmesi Genel Sekreteri Elizabeth Mrema, COP15 konferansını “biyoçeşitlilik için bir Paris anı” olarak tanımlıyor. COP15’teki müzakereler, biyoçeşitlilik kaybını önlemek ve geri çevirmek amacıyla 2020 sonrası Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’ni (GBF, Global Biodiversity Framework) finalize etmek üzerine odaklanacak. Bu çerçeve, ülkelerin bireysel ve kolektif olarak ulaşması beklenen hedefleri ortaya koyan bir strateji ve prensipler bütünü olarak hizmet ediyor. 2020 sonrası Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’nin amaçlarının daha “çözüm ve çıktı odaklı” olması ile beraber, biyoçeşitlilik kaybının sebeplerine değinen bir eylem planı oluşturulması bekleniyor. Bu amaçların gerçekleştirilmesi için çerçevenin, şirketleri ve finansal kuruluşları çevreyi koruyacak, restore edecek ve sürdürülebilir bir şekilde yönetecek uygulamalar için teşvik edecek ve zorunlu tutacak politikalar ortaya koyması gerekiyor. COP15, bu yönde zorunlu çevresel raporlamanın küresel seviyede tartışıldığı ilk konferans olacak.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na (UNEP) göre, COP15’te ulaşılması gereken hedeflerden biri finansmanın çevreye zararlı projelerden uzaklaştırılıp sürdürülebilir yatırımlara yönlendirilmesi. Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Sözleşmesi Genel Sekreter Yardımcısı David Cooper, müzakerelerin kilit noktalarından birinin ülkelerin taahhütlerine ulaşmalarındaki ilerlemelerinin ölçülmesi ve izlenmesi olacağını söylüyor. “2010 ile karşılaştırıldığında bu seferki gözlemlerimiz uygulamaya geçilmesini desteklemek için kaynak toplanmasına daha da ciddi bir odak olduğu” yönünde açıklama yapan Cooper, uygulamaya geçilmesini desteklemek için ise finansman ve kaynak toplanmasına da odaklanılacağını belirtiyor.
COP15 ile ilgili detaylı bilgiye ulaşmak için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.