Fonksiyonel Beslenme Nedir?
1970 yılından günümüze kadar gelen ve hepinizin bir yerde mutlaka karşılaşmış olduğu besin piramidine dayanan beslenme anlayışı 50 yıldır devam ediyor. Peki 50 yıldır süre gelen beslenme piramidi sağlıklı beslenmemiz için yeterli mi? 50 yıldır insan beslenmesi alanında hiç mi araştırma yapılıp farklı bir bilgi bulunamadı? İşte fonksiyonel beslenme burada devreye giriyor. Haydi, beslenme anlayışımız hakkında sizlerle kısa bir yolculuğa çıkalım.
Beslenme piramidin temelinde karbonhidrat ve tahıllar vardır. Günlük alınması gereken tahıl miktarı en az 6 en çok 11 porsiyonken, piramidin ucuna ilerlerken porsiyon miktarları azalmaya başlar ve 3 - 5 porsiyon sebze, 2 - 4 porsiyon meyve, 2 - 3 porsiyon protein ve 2 - 3 porsiyon yağ grubu sırasıyla gelir.
Besin piramidinin temelini oluşturan en çok tahıl, en az yağ prensibi maalesef halen okullarda öğretilmeye de devam ediyor. Şirketlere veya fabrikalara öğlen yemeği hizmeti sunan catering şirketleri sundukları menülerini beslenme piramidi anlayışına göre hazırlamaya devam ediyorlar. Maşallah her öğünde ekmekler, pilavlar, makarnalar ve börekler tabağımızın yarısını kaplarken, protein, yağ, sebze ve meyve tabağın diğer yarısını paylaşmak zorunda kalıyorlar. Bir de buna ek olarak az az ama sık sık ye, altı öğün ye, ekmek olmaz ise olmaz, yağı azalt gibi 70lerden beri süre gelen klasik bir anlayış var. Yağı azaltılmış light bir ürün yediğinizde hem doymayacaksınız hem de vücudunuza hiç bir yararı olmayan ve hatta toksik bir besin almış olacaksınız.
1970 yılından bu yana sağlıklı yaşam anlayında değişmemesi gereken sadece 2 madde var; günde en az 2 litre su iç ve en az 30 dakika yürüyüş yap!
Oysa ki sağlıklı olmak için bütünsel bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Sağlıklı beslenmek sadece kilo verme amacıyla değil olası hastalıklardan korunmamızı ve var olan kronik hastalıklarımızı dindirmeye yardımcı olmalıdır.
Maalesef yukarıda detaylı bir şekilde anlattığım beslenme piramidi anlayışı, kendimize özgü olan genetik yapımızı ve yiyecek ve diğer çevresel etkenlerin genetik yapımızı nasıl etkilediğini anlamakta yetersiz kalmıştır. Halbuki çevresel etkenler ve bunların genetik yapımız üzerindeki etkileri kronik hastalıkların oluşumunda ciddi bir risk faktörü oluşturmakta ve fonksiyonel beslenmenin de temelini oluşturmaktadır.
Fonksiyonel besinler, kronik hastalıklara yakalanma riskimizi azaltan, bağışıklığımızı güçlendiren, yaşlanmamızı geciktiren ve sağlığımızı düzelten bileşenleri içeren yiyeceklerdir. Bu yiyeceklerin kanserle savaş, kalp hastalıkları, diyabet, kronik yorgunluk, fibromiyalji, irritabl bağırsak sendromu, romatizmal hastalıklar, hipertansiyon, virütik ve parazit enfeksiyon hastalıklarında ve hatta depresyon tedavinde dahi fayda sağlamaktadır.
Fonksiyonel Tıp Uzmanlığı eğitimi almış hekim veya diyetisyen desteğiyle sağlıklı kilonuza ulaşmanın yanı sıra kronik hastalıklarınızın tedavisini kolaylaştırıp olası hastalıklarınızı da önleyebilirsiniz.
Bir fonksiyonel tıp uzmanı kişinin alışkanlıklarını, toksinlere maruziyetini, stres seviyesini, beslenme şeklini ve egzersiz alışkanlıklarını teşhis eder ve bütüncül bir yaklaşım ile kişiye özel beslenme ve egzersiz planı hazırlamanın ötesinde alışkanlıklarını düzeltme konusunda yardımcı olur. Kişiye özel hazırlanan plan toksinleri en aza indirmeye, hormonal dengelerini düzeltmeye yardımcı olarak hücrelerin fonksiyonlarına göre çalışmasını sağlayarak metabolizmayı dengeler. Örneğin; kişinin kilo sorunu var ise enerji verici toksin atıcı beslenme planı ve eliminasyon diyeti uygulayabilir.
Fonksiyonel Tıp Uzmanı; karbonhidrat kaynağı olarak mevsimsel sebze ve meyveleri kullanır. Renkli beslenmeye çok önem verir; çünkü, her besin rengi ayrı bir fitokimyasal içerir. Atalık tohumlar ve baklagiller kullanır. Bağırsak problem olan bir kişinin beslenme planına Chino karabuğday, doğal ortamda yetişmiş hayvan etleri ve bunlardan elde edilen kemik suyunu dahil eder. Hormon, antibiyotik ve pestisit kalıntıları olduğu için klasik süt ürünleri yerine pirinç, badem, kenevir, hindistan cevizi sütü gibi bitkisel sütleri kullanmayı tercih eder. Yemekleri çeşitli baharatlar ile tatlandırılmasını sağlayıp mikro besin alımını sağlar. Kişinin fiziksel aktivitesi, uyku düzeni ve güneş alımı ile ilgili düzenlemeler yapar.
Sonuç olarak fonksiyonel beslenmede insanlara sağlıklı bir beden oluşturarak hastalıkları önlemek ve yüksek kaliteli bir yaşam tarzı sunmak esastır.
Tıp biliminin kurucusu Hipokrat’ın yaklaşık 2.500 yıl önce “Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun” sözünü referans alarak psikolojik, otoimmün, kalıtsal rahatsızlıklar beslenme ile iyileşebilir.
Herkese sağlıklı ve verimli bir hayat dilerim.
Selma Sarar - Fonksiyonel Tıp Uzmanı ve Diyetisyen