Hemen Al!
Tüketim çılgınlığını çok etkileyici bir şekilde gözler önüne seren bir belgesel , “Hemen Al (Buy Now)”.
Büyük markaların, daha çok satmak ve kar etmek adına, tüketicileri nasıl manipüle ettiğini, geri dönüşümün aslında uygulanmadığını, dünyanın bir çöplüğüne dönüştürüldüğünü, bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
Beni en çok etkileyen bir kaç istatistiği paylaşmak istiyorum:
Dünyada her saatte 67 bin telefon, 2,5 milyar ayakkabı, her dakikada 190 bin giyim ürünü, her saniyede 12 ton plastik üretiliyormuş.
Her gün yaklaşık 13 milyon adet telefon çöpe atılıyormuş.
İnanılmaz rakamlar! Üretilen ve çöpe atılan ürünlerin caddelerden, şehirlerden taşarak her yeri kaplaması görselleştirildiğinde, etkisi de daha büyük oluyor.
Üretilen ve çöpe giden ürün sayısının yüksek olması, ürünlerin eskiye göre, bilinçli bir şekilde daha az dayanıklı ve tamir edilmesini mümkün kılmayacak şekilde üretilmesiymiş. Aldığınız ürün eskiye daha çabuk bozulduğunda, ömrünü yitirdiğinde veya tamiri edilmesi mümkün olmadığında, mecburen gidip yenisini alıyorsunuz.
Diğer taraftan sistem ve algoritmalar sizi daha kolay bir şekilde, daha çok alışveriş yapmanıza teşvik ediyor.
Her yeni ürün, daha büyük cirolar ve daha büyük çöp yığınları anlamına geliyor.
LinkedIn tarafından öneriliyor
Beni çok şaşırtan bilgilerden biri de, kusursuz ürünlerin imha edilmesi. Bunun birkaç sebebi var. Bazı markalar, marka imajları gereği, satılmasa dahi ürünlerinde indirim yapmıyor, ya da ürünlerinin evsizler tarafından kullanılmasını istemiyor ve bilerek ürünlerini kullanılmaz hale getiriyor. Diğer bir neden de, iade edilen ürünleri tekrar dağıtıma çıkarmak yerine çöpe atmayı tercih ediyor. Evet, kulağa çok saçma geliyor ama kusursuz ürünler, bilerek imha ediliyor, özellikle 3.dünya ülkelerine gönderilerek.
Evlerimiz ihtiyacımız olmayan kıyafetlerle, elektronik aletlerle ve birçok diğer eşyayla doluyor. Düşünmeden alıyoruz, aldıkça daha mutlu, daha havalı olacağımızı düşünüyoruz.
Dünya kocaman bir çöplüğe dönerken, bütün bunlar iklim değişikliğine sebep oluyor, soluduğumuz hava, içtiğimiz su kirleniyor.
Her ne kadar yavaş modanın daha çok konuşulduğu, daha havalı olmaya başladığına dair yazılar okumaya başlasam da, sosyal medyanın da etkisiyle, hızlı moda hala daha çok popüler gibi görünüyor.
Karşımızda bizi daha çok tıklamaya sevk etmek için çalışan binlerce mühendis, satışçı varken, birey olarak büyük markaların satış stratejilerine, sosyal medya etkileşimlerine direnmek çok zor görünüyor.
Bu konuyu odağa almak için, tam da “Kara Cuma” esnasında, bu belgeseli izlemek iyi bir başlangıç olabilir.
#hemenal#tüketim
Paycore - Finance Manager
1ayYazına bayıldım, sürekli diyorum, hem hayat pusulan çok doğru, hem de çok güçlü bir kalemin ve sağ duyun var... halen iş dışında iphone4 kullanan biri olarak en büyük lüksüm kedi kızlarıma ve diğer canlara aldığım leziz mamalar oldu son yıllarda... ama nice "hayat kırıkları" ve bir sürü "ömürlük ders" sonrası...yaşam bazen öyle ters kroşeler atıyor ki değil marka bağımlılığı, "yüksek profilli hayat standartlarına bağımlılar" özenilecek değil, üzülecek bir hal alıyor. "Sosyal medya" eziyet, "sosyal arkadaşlar" ise zül geliyor...Bir gün gelse; dünyada karbon ayak izim bile kalmasa....belki bir gün...sevdiklerimiz sağlıklı bir şekilde yanımızda olsun... insanca, onurlu bir hayat sürebilelim... işte böyle fani dertler:))) o yüzden HEMEN ALMA :)))
Liderlik & Yönetici Takım Koçu, CCL Global Eğitimcisi. Coachhub Global Koçu.
1ayHarika yazmışsın Deniz. Bu, hepimizi esir almış, açgözlü tüketim alışkanlığının, çok kısa zaman sonra evreni de tüketeceğine şahit olacağız. ”Sen elindekini attığında ondan kurtulmuş olmuyoruz, yalnızca o şey yer değiştiriyor” cümlesi benim için vurucu cümleydi belgeselde.