Olağanüstü Sakin Kalabilen İnsanların 6 Alışkanlığı
Neden bazı insanlar her zaman bu kadar sakin ve durgun gibi görünürken, geri kalanımız sürekli olarak çılgın, stresli ve bunalmış görünüyor?
Tabii ki, mevcut yaşamınızda stres kaynaklarınızdan genetiğinize kadar muhtemelen her şey, düzenli olarak ne kadar sakin yada stresli hissettiğinizde önemli bir rol oynuyor. Ancak birçok insanın anlamadığı bir şey var burada:
Daha iyi alışkanlıklar edinerek daha sakin bir zihne sahip olabilirsiniz.
İster önceden gerçekleştirilen planlamalar olsun, ister aptalca bir şekilde şans faktörü olsun, sürekli sakin kalabilen insanlar, işler sarpa sardığında, stresli ve kaotik olduğunda bile kendilerini sakin hissetmelerine yardımcı olacak bazı alışkanlıklar geliştirmişlerdir.
Daha sakin bir insan olmak istiyorsanız, şu 6 alışkanlığı geliştirmeye çalışın…
1| Beklentileri kontrol altında tutmak
Beklentiler, genellikle belirsizlik ve çaresizlik korkusuna karşı gizli savunma mekanizmalarıdır.
Dışsal bir durumu gerçekten kontrol edemediğinizde veya kontrol etmeyi denemekten çok korktuğunuzda, kendi zihninize çekilmek ve kendinize işlerin nasıl olması gerektiği konusunda hikayeler anlatmak, size bir kontrol yanılsaması yaşatır.
Örneğin:
Beklentiler bize kısa vadede kontrol yanılsaması yaşatır. Ama uzun vadede tek yaptıkları bizi strese sokmaktır.
Sakin bir zihne sahip insanlar, yüksek beklentilerin beraberinde getirdiği uzun vadeli stresin, o an için getirdiği kısa vadeli rahatlamaya değmediğini çok iyi bilirler.
Bu nedenle, daha fazla iç huzuru yaşamak istiyorsanız, kendi beklentilerinize ve işlerin nasıl olması gerektiğine dair hikayelerinize şüpheyle yaklaşmak için kendinizi eğitin ve işlerin gerçekte nasıl meydana geldiğine odaklanın.
“Ben bu dünyaya senin beklentilerine göre yaşamak için gelmedim, sen de bu dünyaya benim beklentilerimi karşılamak için gelmedin.” Bruce Lee
2| Sonuçların değil, eylemlerin sorumluluğunu almak
Yaşadığınız hayatta sonuçlar üzerinde tam kontrole sahip olduğunuz pek az şey vardır:
Ne yazık ki, bu gerçeklerle yüzleşmek kendinizi çaresiz hissetmeniz demektir. Ve bazı insanlar, sanki her şeyi tam olarak kontrol edemeyeceklermiş gibi, çaresiz hissetmeye dayanamazlar.
Sonuç olarak, kendilerine işlerin nasıl gelişeceğini kontrol edebilmeleri gerektiğini söylerler ve işler tam olarak planlandığı gibi gitmediğinde de kaçınılmaz olarak hüsrana uğrar, strese girer ve hayal kırıklığına uğrarlar.
Kontrol edemediğiniz şeylerden kendinizi sorumlu tutarsanız, kendinizi strese ve hayal kırıklığına hazırlıyorsunuz demektir.
Son derece sakin kalabilen insanlar sonuçlar için tam sorumluluk almaktan kaçınırlar çünkü üzerinde tam kontrole sahip oldukları tek şeyin eylemleri olduğunu çok iyi bilirler:
Şimdi, tüm bunların ilk başta biraz radikal gelebileceğini biliyorum, ama sizi biraz daha derinlemesine düşünmeye teşvik ediyorum.
Sorumluluk duygunuz kontrol kapasitenizi aşmamalıdır.
Eylemleriniz için sorumluluk almayı alışkanlık haline getirin ve sonuçların istedikleri gibi olmasına izin verin.
“Kontrol edemediğiniz şeyler hakkında endişelenmek yerine, enerjinizi yaratabileceklerinize yönlendirin.” Roy T. Bennett
3| Kaçırmanın Mutluluğunu (JOMO) Kucaklamak
Kaçırma Korkusu FOMO’yu muhtemelen daha önce duymuşsunuzdur…
FOMO ( kaçırma korkusu) ile ilgili asıl sorun, anlık deneyimleri kaçırmaktan korktuğunuz için, sonunda iyi uyumak ve işte iyi performans göstermek veya sağlıklı bir diyete bağlı kalmak gibi uzun vadeli taahhütlerden fedakarlık ediyor olmanızdır.
Elbette bu, bir takım plansız ve kendiliğinden gelen davetleri asla kabul etmemeniz gerektiği anlamına da gelmiyor! Ancak her zaman FOMO’ya düşkün olma alışkanlığını kazanmak çok kolaydır. Ve bunu yaptığınızda, uzun vadeli değerleriniz, taahhütleriniz, sağlığınız ve iç huzurunuz genellikle zarar görecektir.
Dikkat çekici derecede sakin kalabilen insanlar FOMO ile kafa kafaya JOMO’yu kucaklayarak başa çıkabiliyor.
Bir şeyleri kaçırmanın mutluluğunu benimsemek, basitçe, şu anda keyifli veya heyecan verici bir şeyi kaçırıyor olsanız bile, kendinize çok daha büyük bir şey elde ettiğinizi, yani kendinize verdiğiniz sözleri tutmanın, size vereceği uzun vadeli mutluluğu hatırlatmanız anlamına gelir. Sağlığınıza ve esenliğinize özen gösterin ve geçici kaprisler veya korkular yerine değerlerinize dayalı kararlar vermekte özgür davranın.
Gerçekten sakin insanlar, geçici dürtüleri ve güvensizlikleri değil, uzun vadeli değerlerine ve refahlarına dayalı kararlar verme alışkanlığına sahiptir.
Bir şeyleri kaçırmanın mutluluğunu benimseyin ve uzun vadeli tatmin ve gönül rahatlığının faydalarını göreceksiniz bundan emin olun.
“Kışın ağaçların, inanılmaz derecede dürüst ve işleri akışına bırakma konusunda ne kadar uzman olduklarını artık daha iyi anlıyorum.” Jeffrey McDaniel
LinkedIn tarafından öneriliyor
4| Sağlıklı sınırlar koymak
Sürekli stresli ve endişeli olan insanlar genellikle çok daha zayıf sınırlara sahiptir:
Sınırsız olmak, başkalarının sorunlarını ve streslerini kendi başınıza üstlenmek anlamına gelir, ki bu yüzden elbette asla sakin hissedemezsiniz!
İşin püf noktası, başkalarını hayal kırıklığına uğratma korkunuza karşı toleransınızı geliştirmektir.
Çünkü hayır demeye ve daha iyi sınırlar koymaya başlarsanız, insanlar üzülecek ve hayal kırıklığına uğrayacaktır (muhtemelen korktuğunuz derecede olmasa da). Ve rahatsız edici olacaktır…
Ancak, refahınız ve iç huzurunuz için uzun vadeli faydalar çok daha büyük olacaktır:
Başkalarının sorunları yerine sadece kendi sorunlarınız için endişelenmeniz gerekse, hayatınızın ne kadar sakin olabileceğini bir hayal edin?
Dikkat çekecek derecede sakin kalabilen insanlar, önce kendinize bakmazsanız başkalarına gerçekten yardımcı olamayacağınızı çok iyi bilirler. Ve çoğu zaman bu, sağlıklı sınırlar koymak (ve bunu zorlamak!) anlamına gelir.
“Kendinize dünyanın neye ihtiyacı olduğunu sormayın. Kendinize sizi neyin hayatta tuttuğunu sorun ve sonra onu yapın. Çünkü dünyanın ihtiyacı olan şey, hayat bulmuş insanlardır.” Howard Thurman
5| Duyguları değil, düşünceleri kontrol etmek
Duygularınızı kontrol etmeye çalışmak, kronik stres ve hayal kırıklığı için bir reçetedir çünkü temelde bunu yapamazsınız.
Duygularınızın hiçbiri üzerinde doğrudan kontrolünüz yoktur:
Ama daha da kötüsü… Nasıl hissettiğinizi doğrudan kontrol etmenizin mümkün olmaması bir tarafa, aynı zamanda duygularınızı kontrol etmeye çalışmak genellikle daha kötü hissetmenize bile yol açar:
Duygularınız da dahil olmak üzere, kontrol edilemeyeni kontrol etmeye çalışmak, her zaman daha sakin bir zihne değil, daha stresli bir zihne yol açacaktır.
Duygusal olarak nasıl hissettiğinizi değiştirmek istiyorsanız, bunu ancak nasıl düşündüğünüzü değiştirerek dolaylı olarak yapabilirsiniz:
Daha sakin bir zihin istiyorsanız, duygularınızla daha iyi bir ilişkiye ihtiyacınız var demektir.
Ve duygularınızla sağlıklı bir ilişki geliştirmenin büyük bir kısmı onları doğrudan kontrol etmeye çalışmamaktır. Yapabileceğiniz en iyi şey, düşüncelerinizi ve davranışlarınızı yönetmek ve duygularınızın ne kadar rahatsız olursa olsunlar olmasına izin vermektir.
“Ağlamak zayıf olduğunuzu göstermez. Doğduğunuzdan beri, her zaman hayatta olduğunuzun bir işaretidir bu” Charlotte Bronte
6| Kendinizi destekleyici insanlarla çevrelemek
Bu bir klişe ama gerçek şudur: insanlar sosyal yaratıklardır.
Ve bunun sonuçlarından biri, kendi “işleriniz” üzerinde ne kadar kendi kendinize çalışırsanız çalışın, diğer insanların her zaman zihinsel durumunuzu etkileyeceğidir:
Mesele basitçe:
Düzenli olarak zaman geçirdiğiniz insanların ne kadar sakin hissettiğiniz üzerinde derin bir etkisi vardır.
Bu, nihayetinde, daha fazla iç huzuru bulmak için sosyal yaşamınızda ve ilişkilerinizde bazı ciddi değişiklikler yapmanız gerekebileceği anlamına gelir.
Ve genellikle bu oldukça zorlayıcı olsa da, sürekli olarak sakin kalabilen insanlar, strese neden olan insanlara maruz kalmalarını sınırlamak için çoğu zaman kendilerini zorlarlar. Ancak bundan daha fazlası, proaktif olarak destekleyici ilişkiler geliştirirler.
Çünkü etrafınızı sizi gerçekten önemseyen, gerçekten zaman geçirmekten keyif aldığınız ve zor zamanlarda sizi isteyerek destekleyen insanlarla çevrelediğinizde, iç huzuru sürekli olarak savaşmanız gereken bir şey değil, doğal olarak gelişen bir şeydir.
Tabii ki, tüm bunları söylemek yapmaktan çok daha kolay!
Ancak, geliştirme şansınız varsa, en azından ilişkilerinizin zihinsel huzurunuz ve esenliğiniz için ne kadar önemli olduğunu kabul etmelisiniz.
“Denizdeki adalar gibiyiz, yüzeyde ayrı ama derinlerde birbirimize bağlıyız.” William James
Özetle bilmeniz gerekenler
Sürekli olarak daha sakin bir zihne sahip olmak istiyorsanız, şu alışkanlıkları edinmeye çalışın:
--
11aySükunet sakinlik sabır sukur