Olağanüstü Sakin Kalabilen İnsanların 6 Alışkanlığı
“6 Habits of Remarkably Calm People” by Nick Wignall

Olağanüstü Sakin Kalabilen İnsanların 6 Alışkanlığı

Neden bazı insanlar her zaman bu kadar sakin ve durgun gibi görünürken, geri kalanımız sürekli olarak çılgın, stresli ve bunalmış görünüyor?

Tabii ki, mevcut yaşamınızda stres kaynaklarınızdan genetiğinize kadar muhtemelen her şey, düzenli olarak ne kadar sakin yada stresli hissettiğinizde önemli bir rol oynuyor. Ancak birçok insanın anlamadığı bir şey var burada:

Daha iyi alışkanlıklar edinerek daha sakin bir zihne sahip olabilirsiniz.

İster önceden gerçekleştirilen planlamalar olsun, ister aptalca bir şekilde şans faktörü olsun, sürekli sakin kalabilen insanlar, işler sarpa sardığında, stresli ve kaotik olduğunda bile kendilerini sakin hissetmelerine yardımcı olacak bazı alışkanlıklar geliştirmişlerdir.

Daha sakin bir insan olmak istiyorsanız, şu 6 alışkanlığı geliştirmeye çalışın…

1| Beklentileri kontrol altında tutmak

Beklentiler, genellikle belirsizlik ve çaresizlik korkusuna karşı gizli savunma mekanizmalarıdır.

Dışsal bir durumu gerçekten kontrol edemediğinizde veya kontrol etmeyi denemekten çok korktuğunuzda, kendi zihninize çekilmek ve kendinize işlerin nasıl olması gerektiği konusunda hikayeler anlatmak, size bir kontrol yanılsaması yaşatır.

Örneğin:

  • Özellikle ekip toplantıları gerçekleştirdiğiniz esnada sizi pek desteklemeyen bir patronunuz olduğunu varsayalım. Birkaç kez size karşı daha destekleyici olmasını istediniz, ama baktınız hiçbir şeyin değişmediğini gördünüz.
  • Böylece, nasıl destekleyici olması gerektiği ve iyi patronların nasıl yaptığı hakkında kendinize hikayeler anlatma alışkanlığı edindiniz. Ve bunu, geçici de olsa kendinizi üretken hissettiren bir şey sandığınız için edindiniz; sanki her şeyi kontrol edebiliyormuşsunuz gibi hissettiğiniz için.
  • Tabii ki, uzun vadede, bu beklentiler gerçekçi değildir ve ihlal edilmeye devam edilecektir, bu da sürekli bir hayal kırıklığı ve kesinlikle sakin olmayan ruh halleri ve zihniyetlere yol açacaktır.

Beklentiler bize kısa vadede kontrol yanılsaması yaşatır. Ama uzun vadede tek yaptıkları bizi strese sokmaktır.

Sakin bir zihne sahip insanlar, yüksek beklentilerin beraberinde getirdiği uzun vadeli stresin, o an için getirdiği kısa vadeli rahatlamaya değmediğini çok iyi bilirler.

Bu nedenle, daha fazla iç huzuru yaşamak istiyorsanız, kendi beklentilerinize ve işlerin nasıl olması gerektiğine dair hikayelerinize şüpheyle yaklaşmak için kendinizi eğitin ve işlerin gerçekte nasıl meydana geldiğine odaklanın.

“Ben bu dünyaya senin beklentilerine göre yaşamak için gelmedim, sen de bu dünyaya benim beklentilerimi karşılamak için gelmedin.” Bruce Lee

2| Sonuçların değil, eylemlerin sorumluluğunu almak

Yaşadığınız hayatta sonuçlar üzerinde tam kontrole sahip olduğunuz pek az şey vardır:

  • Ne kadar iyi bir ebeveyn olursanız olun, çocuğunuz bazen sizinle mücadele edebilir yada bir çuval inciri mahvedebilir.
  • Ne kadar çok çalışırsanız çalışın, tahmin edemediğiniz ve yanlış yaptığınız bir şeyler olabilir.
  • Satış konuşmanızı ne kadar dikkatli yaparsanız yapın, potansiyel müşterilerin buna nasıl tepki vereceğini tam olarak kontrol edemezsiniz.

Ne yazık ki, bu gerçeklerle yüzleşmek kendinizi çaresiz hissetmeniz demektir. Ve bazı insanlar, sanki her şeyi tam olarak kontrol edemeyeceklermiş gibi, çaresiz hissetmeye dayanamazlar.

Sonuç olarak, kendilerine işlerin nasıl gelişeceğini kontrol edebilmeleri gerektiğini söylerler ve işler tam olarak planlandığı gibi gitmediğinde de kaçınılmaz olarak hüsrana uğrar, strese girer ve hayal kırıklığına uğrarlar.

Kontrol edemediğiniz şeylerden kendinizi sorumlu tutarsanız, kendinizi strese ve hayal kırıklığına hazırlıyorsunuz demektir.

Son derece sakin kalabilen insanlar sonuçlar için tam sorumluluk almaktan kaçınırlar çünkü üzerinde tam kontrole sahip oldukları tek şeyin eylemleri olduğunu çok iyi bilirler:

  • Çocuklarınız için elinizden gelenin en iyisini yapmaktan siz sorumlusunuz, onların nasıl insan olacaklarından değil.
  • Sınavdan B+ veya A- aldığınızdan değil, ne kadar iyi çalıştığınızdan siz sorumlusunuz.
  • Harika bir adım atmak için harcadığınız çabadan siz sorumlusunuz, diğer insanların buna gösterecekleri tepkilerinden değişl.

Şimdi, tüm bunların ilk başta biraz radikal gelebileceğini biliyorum, ama sizi biraz daha derinlemesine düşünmeye teşvik ediyorum.

Sorumluluk duygunuz kontrol kapasitenizi aşmamalıdır.

Eylemleriniz için sorumluluk almayı alışkanlık haline getirin ve sonuçların istedikleri gibi olmasına izin verin.

“Kontrol edemediğiniz şeyler hakkında endişelenmek yerine, enerjinizi yaratabileceklerinize yönlendirin.” Roy T. Bennett

3| Kaçırmanın Mutluluğunu (JOMO) Kucaklamak

Kaçırma Korkusu FOMO’yu muhtemelen daha önce duymuşsunuzdur…

  • Yorgun olsanız ve yarın zor bir gün geçirseniz bile, arkadaşınızın bir yerlere içmeye gidelim mi, davetine evet diyorsunuz çünkü gerçekten eğlenceli bir akşamı kaçırmaktan korkuyorsunuz.
  • Bu hafta tüm yemeklerini kendin pişirmeye ve diyetin üzerinde dikkat etmekte kararlı olsan da, kız kardeşinle akşam yemeğine çıkmayı kabul ediyorsun çünkü bu süper havalı yeni bir restoranın büyük açılışı ve ŞAŞIRTICI olabilir!

FOMO ( kaçırma korkusu) ile ilgili asıl sorun, anlık deneyimleri kaçırmaktan korktuğunuz için, sonunda iyi uyumak ve işte iyi performans göstermek veya sağlıklı bir diyete bağlı kalmak gibi uzun vadeli taahhütlerden fedakarlık ediyor olmanızdır.

Elbette bu, bir takım plansız ve kendiliğinden gelen davetleri asla kabul etmemeniz gerektiği anlamına da gelmiyor! Ancak her zaman FOMO’ya düşkün olma alışkanlığını kazanmak çok kolaydır. Ve bunu yaptığınızda, uzun vadeli değerleriniz, taahhütleriniz, sağlığınız ve iç huzurunuz genellikle zarar görecektir.

Dikkat çekici derecede sakin kalabilen insanlar FOMO ile kafa kafaya JOMO’yu kucaklayarak başa çıkabiliyor.

Bir şeyleri kaçırmanın mutluluğunu benimsemek, basitçe, şu anda keyifli veya heyecan verici bir şeyi kaçırıyor olsanız bile, kendinize çok daha büyük bir şey elde ettiğinizi, yani kendinize verdiğiniz sözleri tutmanın, size vereceği uzun vadeli mutluluğu hatırlatmanız anlamına gelir. Sağlığınıza ve esenliğinize özen gösterin ve geçici kaprisler veya korkular yerine değerlerinize dayalı kararlar vermekte özgür davranın.

Gerçekten sakin insanlar, geçici dürtüleri ve güvensizlikleri değil, uzun vadeli değerlerine ve refahlarına dayalı kararlar verme alışkanlığına sahiptir.

Bir şeyleri kaçırmanın mutluluğunu benimseyin ve uzun vadeli tatmin ve gönül rahatlığının faydalarını göreceksiniz bundan emin olun.

“Kışın ağaçların, inanılmaz derecede dürüst ve işleri akışına bırakma konusunda ne kadar uzman olduklarını artık daha iyi anlıyorum.” Jeffrey McDaniel

4| Sağlıklı sınırlar koymak

Sürekli stresli ve endişeli olan insanlar genellikle çok daha zayıf sınırlara sahiptir:

  • Bu tür insanlar, başkalarına hayır demekten rahatsız olurlar ve sonunda çok fazla iş ve sorumluluk üstlenirler.
  • Arkadaşlarını hayal kırıklığına uğratmaktan çekinirler, bu yüzden gerçekten yapmak istemedikleri şeyler olsa bile her şeye evet derler.
  • Özgüvenlerinin birincil kaynağı dış doğrulamadan gelir, bu nedenle bu doğrulamayı başkalarından kaybetme korkusuyla istediklerini sürdürmekten korkarlar.

Sınırsız olmak, başkalarının sorunlarını ve streslerini kendi başınıza üstlenmek anlamına gelir, ki bu yüzden elbette asla sakin hissedemezsiniz!

İşin püf noktası, başkalarını hayal kırıklığına uğratma korkunuza karşı toleransınızı geliştirmektir.

Çünkü hayır demeye ve daha iyi sınırlar koymaya başlarsanız, insanlar üzülecek ve hayal kırıklığına uğrayacaktır (muhtemelen korktuğunuz derecede olmasa da). Ve rahatsız edici olacaktır…

Ancak, refahınız ve iç huzurunuz için uzun vadeli faydalar çok daha büyük olacaktır:

Başkalarının sorunları yerine sadece kendi sorunlarınız için endişelenmeniz gerekse, hayatınızın ne kadar sakin olabileceğini bir hayal edin?

Dikkat çekecek derecede sakin kalabilen insanlar, önce kendinize bakmazsanız başkalarına gerçekten yardımcı olamayacağınızı çok iyi bilirler. Ve çoğu zaman bu, sağlıklı sınırlar koymak (ve bunu zorlamak!) anlamına gelir.

“Kendinize dünyanın neye ihtiyacı olduğunu sormayın. Kendinize sizi neyin hayatta tuttuğunu sorun ve sonra onu yapın. Çünkü dünyanın ihtiyacı olan şey, hayat bulmuş insanlardır.” Howard Thurman

5| Duyguları değil, düşünceleri kontrol etmek

Duygularınızı kontrol etmeye çalışmak, kronik stres ve hayal kırıklığı için bir reçetedir çünkü temelde bunu yapamazsınız.

Duygularınızın hiçbiri üzerinde doğrudan kontrolünüz yoktur:

  • Üzgün hissettiğiniz zaman mutluluk kadranını öylece açamazsınız.
  • Endişe düğmesini biraz daha aşağıya ayarlayamazsınız, o zaman sihirli bir şekilde daha güvende hissedebilirsiniz.
  • Öfke acil frenini çekip, anında sakin hissedemezsiniz.

Ama daha da kötüsü… Nasıl hissettiğinizi doğrudan kontrol etmenizin mümkün olmaması bir tarafa, aynı zamanda duygularınızı kontrol etmeye çalışmak genellikle daha kötü hissetmenize bile yol açar:

  • Kendinizi mutlu (ve başarısız) hissettirmeye çalışmak, daha fazla hayal kırıklığına ve mutsuzluğa yol açar.
  • Kendinizi daha az endişeli hissettirmeye çalışmak, genellikle endişeli hissetmekten endişe duymanıza yol açar.
  • Öfkeli (ve başarısız) hissetmekten kurtulmaya çalışmak, genellikle daha fazla hayal kırıklığına ve kendi kendini yöneten öfkeye yol açar.

Duygularınız da dahil olmak üzere, kontrol edilemeyeni kontrol etmeye çalışmak, her zaman daha sakin bir zihne değil, daha stresli bir zihne yol açacaktır.

Duygusal olarak nasıl hissettiğinizi değiştirmek istiyorsanız, bunu ancak nasıl düşündüğünüzü değiştirerek dolaylı olarak yapabilirsiniz:

  • Üzgün hissettiğinizde, herkesin bazen üzgün hissettiğini kendinize hatırlatarak üzüntünüzü doğrulayabilirsiniz. Ve bu, üzgün olmanın kötü hissettirmesi, üzgün olmanın kötü olduğu anlamına gelmez.
  • Endişeli hissettiğinizde, dikkatinizi gelecek hakkında daha fazla endişelenmekten uzaklaştırabilir ve düşüncelerinizi üretken bir şeye yönlendirebilirsiniz.
  • Öfkeli hissettiğinizde, bu öfkeye nasıl tepki vereceğinizi kontrol ettiğiniz sürece kendinize öfkeli hissetmenin normal olduğunu söyleyebilirsiniz.

Daha sakin bir zihin istiyorsanız, duygularınızla daha iyi bir ilişkiye ihtiyacınız var demektir.

Ve duygularınızla sağlıklı bir ilişki geliştirmenin büyük bir kısmı onları doğrudan kontrol etmeye çalışmamaktır. Yapabileceğiniz en iyi şey, düşüncelerinizi ve davranışlarınızı yönetmek ve duygularınızın ne kadar rahatsız olursa olsunlar olmasına izin vermektir.

“Ağlamak zayıf olduğunuzu göstermez. Doğduğunuzdan beri, her zaman hayatta olduğunuzun bir işaretidir bu” Charlotte Bronte

6| Kendinizi destekleyici insanlarla çevrelemek

Bu bir klişe ama gerçek şudur: insanlar sosyal yaratıklardır.

Ve bunun sonuçlarından biri, kendi “işleriniz” üzerinde ne kadar kendi kendinize çalışırsanız çalışın, diğer insanların her zaman zihinsel durumunuzu etkileyeceğidir:

  • Tüm gün boyunca farkındalık egzersizleri yapabilirsiniz, ancak iş yerindeki bir mikro-yönetim süpervizörü hala çok fazla strese ve zihinsel kaosa neden olacaktır.
  • Olumsuz iç konuşmanızı değiştirmek için inanılmaz derecede sıkı çalışabilirsiniz, ancak zalim, aşağılayıcı veya küfürlü bir partnerle yaşıyorsanız, iç huzuru bulmak zor olacaktır.

Mesele basitçe:

Düzenli olarak zaman geçirdiğiniz insanların ne kadar sakin hissettiğiniz üzerinde derin bir etkisi vardır.

Bu, nihayetinde, daha fazla iç huzuru bulmak için sosyal yaşamınızda ve ilişkilerinizde bazı ciddi değişiklikler yapmanız gerekebileceği anlamına gelir.

Ve genellikle bu oldukça zorlayıcı olsa da, sürekli olarak sakin kalabilen insanlar, strese neden olan insanlara maruz kalmalarını sınırlamak için çoğu zaman kendilerini zorlarlar. Ancak bundan daha fazlası, proaktif olarak destekleyici ilişkiler geliştirirler.

Çünkü etrafınızı sizi gerçekten önemseyen, gerçekten zaman geçirmekten keyif aldığınız ve zor zamanlarda sizi isteyerek destekleyen insanlarla çevrelediğinizde, iç huzuru sürekli olarak savaşmanız gereken bir şey değil, doğal olarak gelişen bir şeydir.

Tabii ki, tüm bunları söylemek yapmaktan çok daha kolay!

Ancak, geliştirme şansınız varsa, en azından ilişkilerinizin zihinsel huzurunuz ve esenliğiniz için ne kadar önemli olduğunu kabul etmelisiniz.

“Denizdeki adalar gibiyiz, yüzeyde ayrı ama derinlerde birbirimize bağlıyız.” William James

Özetle bilmeniz gerekenler

Sürekli olarak daha sakin bir zihne sahip olmak istiyorsanız, şu alışkanlıkları edinmeye çalışın:

  • Beklentilerinizi kontrol altında tutun
  • Sonuçlar için değil, eylemleriniz için sorumluluk alın
  • Kaçırmanın mutluluğunu kucaklayın
  • Sağlıklı sınırlar belirleyin (ve uygulayın)
  • Duygularınızı değil düşüncelerinizi kontrol edin
  • Kendinizi destekleyici insanlarla kuşatın

Nick Wignall

Sükunet sakinlik sabır sukur

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler