POSTA 14/28 - Sayı 41
Bugün ayın 14'ü, bültenimizin kırkbirincisi (Maaşallah 😄)
Eğer bu bülteni beğeniyorsanız, "paylaş"arak daha çok kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz.
Patreon sayfamı takip ederek, hem bana destek olup hem de size fayda sağlayacak paketlere göz atabilirsiniz. Takibiniz ve/veya desteğiniz için şimdiden çok teşekkür ediyorum.
Ayrıca bültende kitap kulübümüzde bu ay okuduğumuz kitabı, kitap kulübüne üye olabileceğiniz linki ve Değer Yaratmanın Formülü podcastimin son bölümlerini bulabilirsiniz.
Son iki haftada yayınladığım içeriklerden şu beşini seçtim:
#1 Yıllarınızın içindeki hayat
Takvime göre bugün 12 Eylül; selamlayalım o halde yeni yaşımızı. 🤗53 yılı bir çok şekilde bölebiliyorum:
Bekarlık [34] - Evlilik [19]
Evlatlık [38] - Babalık [15]
Babalılık [36] - Babasızlık [17]
Mecramız Linkedin olduğu için, şu taksimi de yapalım.
(Net) Tüketen [23] - (Net) Üreten [30]
Üretmekten kasıt gelir elde etmek, tükettiğinden fazla üretmek de diyebiliriz. Ama bunun son 5 yılı öncesinden farklı.Şimdi daha iyi anlıyorum ki, o 25 yılda ben olmasam da o satışlar yapılacaktı, o kampanyalar hazırlanacaktı, o reklamlar çekilecekti, o festivaller düzenlenecekti...Düşününce bana kalan, beraber çalıştığım insanlarla olan etkileşimim (devamı)
#2 Kitap kulübünde Eylül-Aralık kitapları
Çarşamba akşamı Kitap Kulübü'müzün 32'inci buluşmasında Dr. David Perlmutter'ın Beyin ve Bağırsak adlı kitabı konuştuk.Bundan 2400 yıl kadar önce Hipokrat ''Bütün hastalıklar bağırsakta başlar. Bağırsak hasta ise vücudun geri kalan kısmı da hastadır” tespitini yapmış. Kitap modern tıbbın imkanlarıyla ve deneylerle bunun ispatını yapmaya çalışıyor diyebiliriz. Bağırsakların ikinci beyin olduğu yıllardır söyleniyor. Kitapta bağırsaktaki bakterilerin beyin sağlığı ve genel sağlığımız hakkındaki işlevlerini, ruh halimizi ve hatta davranışlarımızı nasıl etkileyebileceği anlatılıyor. Tabii bağırsak sağlığımız için neler yapabileceğimiz konusunda epey ayrıntılı tavsiyeler de veriyor. Önümüzdeki haftalarda kitap hakkındaki söyleşimizden bir derlemeyi podcastimde yayınlayacağım, eğer şimdi karar vermediyseniz de belki dinledikten sonra okumayı düşünebilirsiniz. Yazarın bir de "Tahıl Beyin" adlı kitabı var. Ah şu tarım devrimi, neler açtın başımıza! (devamı)
#3 Kişisel yönetim kurulunuz var mı?
der-ya topluluğu iki yılı devirdi ve evrimleşmesi devam ediyor. der-ya'yı kurarken amacım kendisini geliştirmek arayışında olan insanlara birbirlerine destek olacakları bir paylaşım alanı açmaktı. Kurumsal bir işte çalışan, kariyer değiştirmeyi ya da kendi işini kurmayı planlayan, ya da kendi işini kurmuş ve yolun başında olan birisinin buradan beslenebileceğini hayal etmiştim.Bu açıkçası hem "çalışan" hem de "zorlayan" bir durum oldu. Şunu demek istiyorum; kurumsalda çalışan insanlar kendi işini kurma veya yürütme çabasında olanlardan ilham aldılar, diğerleri de kurumsaldakilerden bakış açıları aldılar. Ama yine de düşününce kurumsaldan çıkanların daha ileri bir aşamaya veya zihniyete geçtiklerini söyleyebiliriz. İşte onlar için de ADA (Akıl Danışma grubu) konseptini getirmiştim. Bu yurtdışında çok gıpta ettiğim mastermind group yapısının bir uyarlamasıydı. (devamı) - hatta oylama devam ediyor, katılmaz mısınız?
#4 Derdini söylemeyen derman bulamaz
"Bi fikrim var", "Fikrim geldi", "O fikir bu fikir", "Fikirsizsiniz" tarzı yarışmalar çok popüler iş dünyamızda.Fikirle başlamak bizi çoğunlukla yanlış yere götürüyor. İş hayatımda aldığım en iyi tavsiyeyi sorarsanız "fikirlerine aşık olma"dır. Buna hepimizin eğilimi var, belki benim daha fazla vardı. O yüzden ilk duyduğumda hem canımı acıtmıştı, hem isyan edesim gelmişti.Yıllar içinde anladım ki, insanı bir yolda başarısızlığa sürükleyen şey çoğunlukla, yanlış varsayımlar, (eksik gözlemler veya herkesi kendin gibi düşünmek de diyebiliriz) ve fikrine takılı kalıp vazgeçmeyi bilememek (batık maliyet sapması).Biliyorum, bu yarışmaları düzenleyenler de laf olsun diye yenilik peşinde değiller. Sonuçta o fikrin ne işe yaradığı önemli ama fikirle başlamak ve sürecin fikirle başladığı sinyalini vermek bence doğru değil.Bir "fikir yarışması" düzenlemek isteyen şirketlere tavsiyem aynı oluyor; siz önce sorun alanınızı belirleyin. Ama şu değil; sürdürülebilirlik! Böyle bir brief'ten işe yarar bir şey çıkması çok zor. (devamı)
#5 Harici beyin inşası
Zamanımız çok bol!Eskilerin bütün günlerini harcadıkları işler bizim dakikalarımızı alıyor. Ama zihin boş durmuyor. Kendi kendine çalışma alışkanlığı olan bir mekanizmayı meşgul tutmak gerek, yoksa kendine sarıyor, kaygı üretiyor, arıza çıkarıyor.O nedenle bazıları kendine işler ediniyor, bazıları da aklını meşgul etmeyi seçiyor (Netflix, TV, sosyal medya vs...)Kendine iş üretip rahatlamaya (!) çalışanlar arasında ben de varım. Her gün içerik üretmeye biri beni zorlasa isyan ederdim ama kendi kendine yapabiliyor insan. Ya da mesela okuduğum kitapların notlarını toplayayım, abone olduğum yerlerin çetelesini tutayım, yazacağım kitabın referanslarını düzenleyeyim gibi bir sürü iş çıkarabiliyorum kendime.İşte ipin ucunu kaçırınca bir beyin size yetmemeye başlıyor. (devamı)
LinkedIn tarafından öneriliyor
DYF Kitap Kulübü'nde Bu Ay
Ne Olursa Olsun Her Zaman İyiyi Düşün.
Asla Kin Besleme.
Daima Ölçülü Ol.
Hayatta Herkesle Ve Her Şeyle Aramızda, İhlal Edilmemesi Gereken, Görünmez Sınırlar Var.
İnsan Bu Dünyada Aklı Kadar Yer Kaplıyor.
Şartlar Seni Zorlasa Da Kendin Olma Çabandan Vazgeçme.
Gözünü Hedefine Diken İnsan Zararsızdır.
Kendini Anlatmayacaksın, Bırakacaksın İnsanlar Seni Tanısın.
Gelişmeye Cüret Edecek Kadar Cesur Değilsen Hayatta İz Bırakamazsın.
Bu Yolda Öğrendiklerimiz Ve Öğrettiklerimiz Bizi Biz Yapar. (Kitap tanıtımından)
Buluşmamız 27 Eylül Çarşamba akşamı 21:00'de (Her ayın son Çarşambası)
DYF Sinema Kulübü'nde Bu Ay
Buluşmamız 15 Eylül Cuma akşamı 21:00'de (Her ayın 15'inde)
Değer Yaratmanın Formülü Podcastimin son iki bölümünü de buradan dinleyebilirsiniz.
İlginiz için çok teşekkürler. 28 Eylül sayısında görüşmek üzere...