Senin "BEN" Hikayen Ne?

Senin "BEN" Hikayen Ne?

Bir üst düzey yönetici, bir koç, bir öğretmen, bir (sayısız meslek erbabı), hatta bir anne-baba olarak, “BEN” yolculuğunuzun hikâyesini düşündünüz mü hiç? Ustaca anlatacağınız “Beni BEN Yapanlar” hikâyeleri; yöneticiyseniz çalışanlarınıza, koçsanız danışanlarınıza, öğretmenseniz öğrencilerinize, anne-baba iseniz çocuklarınıza ilham kaynağı, ateşleyici, düşündürücü veya bir yol gösterici olabilir. Bunların hiçbiri olmasa da, hikayeleriniz sizi gerçek insan haline getirdiği için karşı tarafta bir empati duygusu oluşur ve size yönelik gelişebilecek saldırıları ya da sevimsiz konuşmaları önler.

Hayatınızın ilgi çeken hikâyelerini açığa çıkartmak sizi bazen iyi bir iş, bazen de iyi bir eş sahibi yapabilir ki, her ikisi de bu devirde zor bulunmaktadır.

Günümüzde, insan beyninin hikâyenin büyüsüne kapılma nedenlerini biyolojik olarak açıklayan bilim adamları var. Yapılan pek çok deneyle her geçen gün yeni veriler de elde ediliyor. Ne var ki, yüzyıllar önce beyin bu kadar keşfedilmemişken, ateş etrafında toplanan kabile büyükleri de hikâyelerin beyinler üzerindeki etkisini çözmüşlerdi.

Bugün üzerine basarak söylemek istediğim şey şu;

100.000 yıl önce konuşmak için bir dil geliştirdik. Böylece hikâyeleri nesilden nesile aktarabildik. 27.000 yıl önce mağara resimleri ile hikâyelerimizi sonraki nesillere aktarmaya başladık. 3.500 yıl önce hikâyeleri metinler şeklinde yazarak ileriki nesillere bıraktık. Ve sadece 28 yıl önce power point sunumları icat olundu.

Şimdi düşünelim! Sizce beynimiz hangi metotla anlatılan şeye daha çabuk uyum sağlar? 

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler