Teknolojik Tekillik Nedir?
Teknolojik Tekillilik (Technological Singularity), fütürüstler tarafından 2040’da meydana geleceği düşünülen bir kavram olup yapay zekanın insan zekasını geçeceği nokta olarak tanımlanır. Sanayide, hizmet sektöründe, sağlıkta eğitimde biriken veriler, hızlanan dijital dönüşümde kritik öneme sahiptir. Bu veriler yapay zeka uygulamalarının ve yapay zekanın kullanılabileceği botların, artırılmış gerçeklik uygulamalarının, hologram teknolojileri kullanımını artıracak ve insan gücünün kullanıldığı bir çok alan için dönüşüm gerekecektir. Bu durum da teknolojik tekillik kavramının sorgulanmasına yol açmaktadır.
Teknolojik Tekilliğe Giden Süreci Hızlandıran Faktörler
§ Yapay zekâ teknolojilerinin ve bilimin sabit hızla değil, hızını arttırarak gelişmesi.
§ Bu hızın, gelişmeleri takip etmeyi, teknolojinin arkasındaki bilgi birikimini anlamayı ve teknolojiyle uyum sağlamayı zorlaştırması
§ Teknolojinin kritik alanlarının ilerlemenin doğrusal değil, üstel olması
§ Bu gelişmelere etik, hukukî, ekonomik ve sosyal olarak adapte olmanın da gün geçtikçe daha da zorlaşması
§ Teknolojik gelişmelere sosyal olarak adapte olunamayışı
Teknolojik Tekilliğe Giden Yolun Olumlu Tarafları
Gerekli önlemlerin alınması durumunda, tekillik olumlu bir süreç olabilir. Çünkü, tekilliğe hazırlıklı olmak teoride mümkündür ve dezavantajları avantaja çevrilebilir.
ü Teknolojik ve bilimsel ve gelişmeler sayesinde son 60 yılda ortalama insan ömrü yaklaşık 20 yıl artmıştır.
ü Teknolojik gelişmeler, dünyadaki yoksul insanların sayısının azalmasını sağlayacaktır.
ü Öğrenme hızının artması sağlanacak, gerçekçi simülasyonlar sayesinde öngörülerimiz artacaktır.
ü Teknolojik gelişmelerin artması, tüm hastalıklara çözüm bulabildiğimiz bir zamanın geleceğinin müjdesini vermektedir.
ü Yeni bilgi ve teknolojileri takip etmek konusunda geçmişe göre çok büyük bir hız kazanılacaktır.
LinkedIn tarafından öneriliyor
ü İnsanın bilişsel yetilerini arttırmak bile olası hale gelebilecektir.
Tekillik ve Yapay Zekâ İlişkisi
Teknolojik gelişmeler ve yapay zekâ çalışmaları arasındaki ilişki çift yönlüdür. Teknolojik gelişmeler, yapay zekâ uygulamalarının gelişmesini sağlamaktadır. Bu da yapay zekâ ile tekillik arasındaki ilişkiyi ortaya çıkartmaktadır. Yapay zekâ, teknolojik tekilliğe doğru ilerleyen yolun hem bir sonucu hem de bir nedenidir. Yeni nesil bilim makinelerinin tekilliğe ulaşmamıza neden olması için, hızını arttırarak gelişen teknolojilerin bilim makinelerini oluşturmamıza olanak sağlaması gerekmektedir. Bu gelişmelerin entegrasyonu yapıldığı takdirde, bilim makinelerinin oluşturulması mümkün olacaktır. Bu çalışmalar sonucunda, insandan bağımsız olarak iş yapma kapasitesine ya da yapay genel zekâya sahip olmayan yazılımların ve donanımların daha da geliştirilmesi mümkün olabilecektir.
Hesaplama kapasitesindeki ilerlemeler, bizi doğrudan bilim makineleri ve teknolojik tekilliğe taşımasa bile, önce bilgisayar-insan etkileşimiyle yeni gelişmelere olanak verebilecek yazılım ve makinelerin çeşitlenmesine ve geliştirilebilmesine, sonrasında da bilim makinelerinin (yapay genel zekânın) oluşmasına olanak sağlayabilecektir. Teknolojik tekillik bağlamında bilim makinelerinin önemi, onların , bilgi üretmemize katkı sağlayıp sağlamadıklarıdır. Bunun için de bilgisayarların insan düşüncesini davranışsal olarak taklit edebilmesi yeterli olacaktır. Ama şu da unutulmamalıdır ki teknolojik tekillik, güçlü yapay zekâ tezini haklı çıkaracak makineleri üretebilmemizin önünü açabilecektir.
Teknolojik Tekilliğe Ne Kadar Yakınız?
Tekilliğin ne zaman gerçekleşeceği konusunda bilim adamlarının görüşü 10-30 yıl arası gibi bir süredir.
Tekilliğin gerçekleşme zamanı, sadece teknik değişkenlere değil, sosyal, psikolojik ve kurumsal değişkenlere de bağlıdır. Bunun sağlanabilmesi için de bilim insanı ve mühendis sayısının ve maddi kaynakların arttırılması gerekmektedir. Ayrıca da ekonomik, sosyal, eğitsel önlemler alınması gerekmektedir.
Bilim makinelerini oluşturabilirsek yapay zekâ çalışmalarına kendisine öncelik verebiliriz. Öte yandan yapay zekâya ulaşma zamanımızı ertelememiz ya da ona ulaşılmasını engellemek için önlemler almamız da mümkündür. Bu tutum da ilki kadar kabul edilebilirdir. Tekilliğe ulaşmayı hızlandırmak gibi, onu yavaşlatmak ya da engellemek de savunulabilecek seçeneklerdir. Bunun en büyük riski, hazırlıksız yakalanabilmemiz olacaktır. Henry John Markram’a göre böyle bir simülasyon yapabilmek için mevcut bilgisayarlarımızın yaklaşık bir milyon kat daha fazla bilgi işleme kapasitesine sahip olmasının gerektiğini söyler ve devam eder bir milyon, büyük bir katsayıdır; ancak 60 yılda bilgi işleme kapasitemizi 250 trilyon kat arttırabildiğimize göre bu imkansız değildir. İnsan beynini simüle edebilecek bir makinenin yapılabilmesi uzun yıllar alacaktır. Ama şu da var ki yapay genel zekâya ulaşmak için, insan beynini olduğu gibi simüle etmemizin gerekli olmadığına dair görüşler de vardır. Daha doğru yapay zekâ yazılımları oluşturulabildiğinde bu süre kısa olabilecektir. Yani, insan beyninin evrimsel yapılanmasından daha verimli bir yazılım üretmek ve insan beyninden daha az donanımsal kapasiteyle, onun kadar iyi çıkarım yapabilen bir makine oluşturmak mümkün olabilecektir. Bu da Yapay sinir ağları sayesinde olacaktır. Çünkü, biyolojik nöronlar fizik kurallarına göre etkileşirken yapay nöronlar farklı biçimlerde de programlanabilir ve bambaşka kurallara uyarak birbiriyle etkileşebilir.
Sonuç olarak Chalmers, tekilliğin, gerçekleştiği takdirde, insanlık tarihinin en önemli olayı olacağını söylemektedir. Ve bazı bilim adamlarına göre de Tekillik dünyaya etki eden bir tür olmaktan, evrene etki eden bir tür olmaya evrilmemize neden olma potansiyelini taşımaktadır. Bu şu demektir: Tekilliğin sonuçları sadece Dünya ile ilgili değildir, tüm evrenle ilgilidir.
Şunu söylemekte fayda var. Yapay zekâ çalışmalarının sınırlarını ve vaatlerini tam olarak anlamadan değişime karşı durmak da risklidir. Onun bireylere ya da güç odaklarına sağlayacağı özgürlüğün sebep olabileceği felaketleri görmezden gelerek değişimi kovalamak da büyük bir risktir.