YAPAYDAN GERÇEĞE ZEKA

YAPAYDAN GERÇEĞE ZEKA


Bilgi çağında teknolojilik gelişmeler ile her şeyin akıllandığı ve giderek de akıllanacağı günlere doğru ilerliyoruz. Yediden yetmişe kadar herkesin kullandığı akıllı cihazlar artık hayatımızın bir parçası haline geldi. Peki hiç düşündünüz mü bu yeni nesil cihazlar daha ne kadar akıllanacak? İleride yaşanması muhtemel bir yapay zeka devrimi ile işler karmaşık bir hale mi gelecek? Her türlü bilgiye hızla erişebilen ve analiz edebilen yapay zeka programları insan ırkı için hayırlı mı olacak yoksa bir tehdit unsuru mu? Gelin hep birlikte düşünelim. 

Oxford Üniversitesi’nde “ İnsanlığın Geleceği Enstitüsü ve Geleceğin Teknolojilerinin Etkileri” programı'nın direktörlüğüne yapan İsveçli felsefe profesörü Nick Bostrom’un “Superintelligence: Paths, Dangers, Strategies” adlı kitabında yapay zeka ve geleceği üzerine enteresan fikirler sunuyor. Kitap ana tema olarak, bir gün makine süper zekası üretirsek neler olacağı üzerine bina edilmiş ve bunun risklerini, bu riskleri nasıl giderebileceğimizi, bu tür bir geleceğin şu an için stratejik olarak neler gerektirdiğini, bugün ne yapabileceğimizi tartışıyor. İnsan zekası seviyesinde veya daha ileri süper zekalı bilgisayarlar geliştirmenin gerçekten ne kadar zor olduğunu, bu teknik olarak başarılabilecek olsa bile, faydalı mı olacak yoksa zararlı mı olacağının bilinmezliğine vurgu yaparak yapay zeka geliştirmeden önce güvenlik problemlerini üzerine çözüm yolları üreterek insanlık için faydalı bir ürün haline getirmemizi anlatıyor. Bu konuya kafa yoran sadece Nick Bostrom değil. Tesla CEO'su Elon Musk’da bu konuda tedirgin. Vicarious isimli bir yapay zeka geliştirme firmasına yatırım, “Future of Life” adlı enstitüye de bağış yapan ve yatırım yapma sebebinin yapay zeka teknolojisine merakı değil, daha çok araştırmaları el altında tutarak olası tehlikeli senaryolardan erken haber almak olduğunu belirtiyor. “Yapay zeka, nükleer silahlardan daha tehlikeli” iddiasını ortaya atıyor. Bizden farklı olarak yorulmayan, usanmayan, psikolojik ve biyolojik ihtiyaçları olmayan süper zekalı bilgisayarların neden olacağı kolaylıklar veya tehditler hayatımıza neler katar veya neler götürür şu an için tam bir muamma ama popüler bir televizyon dizisi örneğinden düşünmeye devam edelim. 

Person of Interest dizisini izleyenler, önceki paragrafları okurken dizideki meşhur makineyi hatırlamışlardır. İzlememiş olanlar için biraz diziden ve makineden bahsedelim. ”En iyi suç henüz işlenmeyendir” mottosu ile sunulan dizide artık her yerde olan ve bizleri izleyen, dinleyen, kaydeden kameraları ve onun üzerine bina edilmiş bir yapay zeka programı üzerinden ilerliyor. Gizemli bir yazılımcı ve işadamı olan Mr.Finch, ileride işlenecek suçları önceden önlemeyi hedefleyen bir bilgisayar programı geliştiriyor. Mr.Finch'in amacı gelecekte işlenecek olan suçları henüz suçlular eyleme geçmeden önlemektir. Bütün kameralara erişebilen bu makine zaman içerisinde akıllanıyor ve neyin iyi neyin kötü olduğuna, hangi suçu engellemenin öncelikli değere sahip olduğuna karar verir derecesine geliyor. Hatta ilerleyen bölümlerde çeşitli kodlarla başka bir insanla konuşabilir ve emir verebilir konumuna yükseliyor. Bizi daha çok ilgilendiren kısım ise Mr.Finch’in dördüncü sezon beşinci bölümünde söylediği sözler: “yapay zekalar sadece amaçlarla doğarlar sınırlayıp kontrol edemezsek o bizi kontrol etmeye başlayacak.” Peki gerçekten öyle mi olacak veya yapay zekanın hiç mi faydası olmayacak? Nesnelerin interneti ve uygulama alanları üzerinden sorgulamamıza devam edelim.  

Şöyle bir senaryo düşünelim. Mesela akşam işten eve geldiniz. O gün yoğun ve yorucu bir gündü, akşam da iyi uyuyamamıştınız ,uyanık kalabilmek ve konsantre olabilmek için de ofiste bayağı bir miktarda kafein içerikli çay ve kahve tükettiniz. Günün yorgunluğu üzerinizden atmak için son bir kahve içmek istediniz. Kahve makinenizi çalıştırdığınızda kalp piliniz veya sağlık değerlerinizi sürekli analiz eden çipiniz günlük kafein miktarını aştığınızı makineye söyleyecek ve makine size uyarıda bulunacak. 

Hatta daha ileriki aşamada kahvenizi hazırlamak için makineye doğru yöneldiğinizde, akıllı kahve makineniz sensörler vasıtası ile kahve içmek istediğinizi anlayacak ve vücudunuzun bir sonraki kafein ihtiyacına kadar(mesela 12 saat sonraya kadar) çalışmayacak. Veya akşam yemeğinde pizza yemek istediniz ve akıllı cihazınız üzerinden sipariş vermek istediniz. O an vücudunuzdaki an be an kan ve şeker gibi değerlerinizi ölçen ve yapay zeka ile analiz eden çipiniz, bu tercihinizin yanlış olduğunu, biraz daha hafif bir şeyler yemeniz gerektiğini size bildirecek ve sizin iyiliğiniz için siparişinizi engelleyecek. Neler oluyor cüz’i irademiz elimizden mi gidecek dediğinizi duyar gibiyim. Burası hakikaten de biraz ürkütücü. Yapay zeka devrimi ile makineler akıllandığında, eskiden beri bilim kurgu filmlerinde bolca bahsi geçen “akıllı makinelerin insan hayatına ve irademize etkileri” gibi tartışmalar iyice ayyuka çıkacak. Bu noktada şahsi inancım makineler veya robotlar ne kadar gelişirse gelişsin veya akıllansın, eşref-i mahlukat olan  insandaki gibi mükemmel bir tasarıma sahip zeka örneği meydana getirilemeyeceği yönünde. Hani sonuçta makineyi de insan yapmıyor mu diye klişe bir söz var ya aslında bir manada doğrudur. İnsanoğlu kendisine doğuştan armağan edilen potansiyeli doğru kullanıp geliştirebilse karşısında durabilecek varlık yok. 

Sonuç olarak, bütün teknolojik icatlar, sanat ve edebiyat eserleri gösteriyor ki insandaki hayal gücü bile doğru kullanıldığında inanılmaz sonuçlar veriyor. Akıllı makineler yapay zeka yardımıyla bütün bilgilere kolayca erişebilir verileri toplayıp analiz edebilir ama nihayetinde unutmayalım ki hayal gücü olmadan bilgi hiçbir şeydir. Akıllı bilgisayarlarda internete bağlı olduğu sürece herkesten daha çok bilgi var ve IBM Watson örneğinde olduğu gibi bilgi anlamında insanı yenebilir ama bir hayal gücü olmadığı için hiçbir şey tasarlayamaz. Leonardo da Vinci’nin ”Mona Lisa”sı gibi bir şaheseri çizemez veya Dostayevski’nin ”Suç ve Ceza”sı gibi bir eser üretemez. İleride hayal gücünün kaynağı ile insan beyninin sırları biraz daha çözülürse ve de teknoloji ile harmanlanarak etkili bir yapay zeka ortaya çıkarılırsa durum belki değişebilir. Yine de bence çok korkmayalım ve unutmayalım eşref-i mahlukat olarak her türlü üstünüz onlardan. 

 

Not:  Massachusetts Institute of Technology profesörlerinden Max Tegmark ve Skype’ın kurucularından Jaan Tallinn kurduğu  “Future of Life” enstitüsünü ve çalışmalarını takip etmenizi  öneririm.

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Enis Elbistan adlı yazarın diğer makaleleri

  • TEKNOLOJİK TEKİLLİK YAKIN MI ?

    TEKNOLOJİK TEKİLLİK YAKIN MI ?

    Her türlü bilgiye her yerden her zaman kolaylıkla ulaşabildiğimiz, bilgi ve bilişim çağında çok enteresan bir sürece…

  • Geleceğin Fiziği

    Geleceğin Fiziği

    Kitap: Geleceğin Fiziği: 2100 Yılına Kadar Bilim İnsanoğlunun Kaderini ve Günlük Yaşantımızı Nasıl Şekillendirecek…

  • İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ DEĞİŞİRKEN

    İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ DEĞİŞİRKEN

    Geçen akşam evde elektrikler gitti ve internet bağlantım kısa bir süre kesildi. Bir anda sudan çıkmış balık gibi ne…

Diğer görüntülenenler