Yeniden Düşün
İlerleme değişim olmadan mümkün değildir; fikirlerini değiştirmeyenlerse hiçbir şeyi değiştiremezler.
BERNARD SHAW
Adam Grant "Yeniden Düşün" kitabının önsözünde bir yerde şunu söylüyor. "Bu kitap, size artık hizmet etmeyen bilgi ve fikirlerden kurtulmaya ve kendiniz olma duygunuzu tutarlılıktan çok esneklik temeline dayandırmaya bir çağrıdır."(1)
Alışkanlıklarımızı, düşünce kalıplarımızı, bildiklerimizi, duyduklarımızı bir kez daha düşünmenin, yeniden değerlendirmenin yani esnek bir zihne sahip olmanın faydası ne olabilir?
İşimizde başarılı olabilme ya da yaşantımızda daha mutlu olabilme şansımızı yükseltebilir miyiz? Adam Grant'ın bu soruya cevabı EVET.
Günümüz dünyasında bilginin üretilebilme ve hatta yeniden üretilebilme yani değişim hızına ayak uydurmak neredeyse imkansız.
LinkedIn tarafından öneriliyor
Şu verilere bir göz atalım. 2011’de günlük bilgi tüketim miktarımız, çeyrek yüzyıl öncesine oranla beş kat kadar artmıştı. 1950 yılındayken, tıbbi bilginin iki katına ulaşması yaklaşık elli yıl sürmüştü. 1980’e gelindiğinde tıbbi bilgi her yedi yılda bir iki katına çıkar oldu, 2010’daysa bu süre bile yarıya indi. Peki bu ne anlama geliyor? Değişimin gitgide hız kazanması, inanışlarımızı sorgulamaya eskisinden de daha açık olmamız gerektiğini söylüyor.
Neden değişmek ya da esnemek istemiyoruz öyleyse. Sorun kısmen bilişsel tembellikle ilgili. Kimi psikologlar, bizlerin zihinsel miskinler olduğumuza dikkat çekiyorlar: Çoğunlukla eski görüşlere tutunmanın rahatlığını, yeni olanları özümsemenin güçlüğüne tercih ediyoruz. Ancak yeniden düşünmeye karşı gösterdiğimiz bu direncin ardında yatan daha derin güçler de var. Kendimizi sorgulamak bizim için dünyayı daha öngörülemez hale getiriyor. Gerçeklerin değişmiş olabileceğini, bir zamanlar doğru olan şeylerin şimdi yanlış olabileceğini kabul etmemizi gerektiriyor. Derinden inanmakta olduğumuz bir şeyi yeniden gözden geçirmek, bize kendimizi sanki bir parçamızı yitiriyormuşuz gibi hissettirerek, kimliklerimizi bile tehdit edebiliyor.
İnanışlarımızın rahatını kuşkunun rahatsızlığına tercih ediyoruz. Bizi iyice düşünmeye sevk edecek fikirler yerine, bize kendimizi iyi hissettiren görüşleri dinliyoruz. (1)
Yeni fikirlere açık olmak, mevcut olanı sorgulamak ve gerekirse değiştirmek elbette çok zor. Kurumlarda ya da özel hayatımızda hepimiz değişim istediğimizi söylüyoruz. Bir karikatürde anlatıldığı gibi kimler değişim istiyor sorusuna herkes el kaldırırken, kimler değişmek istiyor sorusuna herkes suskun kalıyor. Kendimizi, kim olduğumuzu, ne istediğimizi, ne istemediğimizi ve bizi biz yapan tüm düşüncelerimizi sorgulamadan ve değiştirmeye niyetlenmeden bir şeylerin değişmesini beklemek boşuna bir hayalperestlikten öteye geçmeyecektir.
Değişmeyen tek şey değişim sözünü tekrar hatırlatır, gelişim ve değişim yolculuğunuzun hiç bitmemesini dilerim.