3M ‘de İnovasyon ve Şirket İçi Girişimcilik

3M ‘de İnovasyon ve Şirket İçi Girişimcilik

3M şirketini ve markalarını çoğunuz duymuşsunuzdur. Post-it, Scotch-Brite, Scotch, Command ve Nexcare bu markalardan bazıları. Bu markalara sahip ürünlerin detayına bakarsanız her birinin arkasında güçlü patentler göreceksiniz. Yani 3M’in her bir ürününün arkasında araştırma-geliştirme, inovasyon ve dahili girişimcilik süreçleri yer alıyor.

Bu resim için metin sağlanmadı

3M dünya genelindeki tüm şirketler içinde inovasyon ve kurum içi girişimcilikte en önlerde yer alıyor. Bunu da Amerikan Hükümeti’nin inovasyon alanındaki en üst düzey ödülü olan “Ulusal Teknoloji Madalyası’nı (National Medal of Technology)” kazanarak tescillediler. Dolaylı bir doğrulama da 3M’in Fortune dergisinin en beğenilen şirketler listesinde her yıl ilk 20’de yer almasından geliyor.

3M’in şirket içi girişimciliği desteklemek için profesyonelce oluşturulmuş programları bulunuyor. Örneğin bir çalışan yeni bir iç girişime veya projeye kalkıştığında kendi bölümünden veya diğer bölümlerden tohum yatırım talep edebiliyor. Bunların ötesinde şirket genelinde oluşturulan The Genesis Grant adlı fon da yine erken aşama iç girişimler için tohum yatırımı sağlıyor. Eğer dahili girişim bir sonraki aşamaya geçerse girişimin lideri kendi ekibini kurabiliyor. Şirket de bu konuda azami desteği sunuyor. Olur da girişim başarısız olursa ekip üyeleri eski görevlerine koşulsuz olarak devam edebiliyor. 3M’de iç girişimciliği ve inovasyonu yaşatan bir diğer unsur da teknik uzmanların ve bilim adamlarının yöneticilik kariyeri dışında seçeneği olması. Biraz daha açacak olursak, teknik konularda uzmanlıkları olan çalışanlar aynı haklara sahip olacak şekilde bu uzmanlıklarını sergileyeceği ve geliştireceği bir kariyer yoluna da sahip. Böylece ne bazı insanlar sadece hakları için istemeyerek yöneticilik yapmak zorunda kalıyor, ne de şirket yöneticilik becerisi zayıf kişileri yönetici yapıyor. Hem 3M kazanıyor, hem de çalışanlar.

Yeri gelmişken, şu meşhur Post-it hikayesine değinelim. 3M’de çalışan bilim insanı Dr. Spencer Silver çok güçlü bir yapıştırıcı yapmaya çalışıyordu. İşler umduğu gibi gitmedi ve yanlışlıkla zayıf bir yapıştırıcı icat etti. Bu yapıştırıcının tekrar kullanılabilme, basınca duyarlı olma gibi ilginç özellikleri vardı. Dr. Silver 5 yıl boyunca herhangi bir problemi işaret etmeyen çözümüne şirket içinde destek aradı ama bulamadı. Öte yandan bu henüz bir işe yaramayan buluşu için onu eleştiren, ona köstek olan da yoktu; faydalı bir uygulaması bulunduğu anda destek alabileceğini biliyordu. 1973’te 3M’in Ar-Ge laboratuvarının başına geçen Dr. Silver’ın ekibindeki parlak Ar-Ge mühendisi Art Fly, gerçek hayatta yaşadığı bir problemi Silver’ın zayıf yapıştırıcısı ile çözecekti. İş dışındaki zamanında kilisede şarkı söyleyen Fly şarkılarla ilgili notlarını küçük kağıtlara yazıp şarkı defterinin sayfaları üzerine koyuyordu ama bu küçük kağıtlar kayarak düşüyordu. Dikey yüzeylere yapışan ve iz bırakmayan Dr. Silver'ın bulduğu yapıştırıcıyı küçük kağıtlara uygulayarak bu problemini çözdü Fly. Sonunda problem ve çözüm birbirini bulmuştu ve bu noktadan sonra Post-it ‘in ticarileşmesi sağlandı. Çoğu şirkette benzeri bir hikaye sonrasında yanlışlıkla bulunan, istenmeyen ürünler çöpe atılır ve tarihin tozlu raflarına karışırdı, buluş sahibi de boş işlerle uğraşmak gibi şeylerle suçlanırdı. 3M’in inovasyon kültürü bazen geç de olsa bu ve benzeri ürünleri insanlığa sunabildi.

Bu resim için metin sağlanmadı

Bunun gibi örneklerin getirdiği tecrübe ile 3M müşterinin sesini dinlemeyi çok iyi öğrendi. Müşterinin sesini dinlemek ve müşterilerin yaşadığı gerçek problemlere etkin çözümler üretmek için de şirket, çalışanlarının müşteriler ile temasını cesaretlendiriyor ve bu temasa olanak sağlıyor. Müşterilerle vakit geçiren çalışanlar şirkete ceplerinde çözüm bekleyen gerçek problemlerle ve bu problemleri çözmek için gereken azimle dönüyorlar.

3M’in inovasyon kültüründe yeri olan bir diğer uygulama da çalışanların iş yerindeki zamanlarının %15’ini işle ilgili kendi istedikleri projelere ayırabilmeleridir. Son yıllarda aynı uygulamayı yapan Google bu konuda başı çekiyor zannediliyor ancak 3M on yıllarca önce bu uygulamaya zaten sahipti. Bu uygulamanın sonuçlarından biri, 3M’in 2012 yılında lansmanını yaptığı dünyanın ilk elektronik steteskopudur. Bu alet sayesinde vizitlerde hastalarının göğsünü dinleyen doktorlar bu sonuçları bluetooth ile bilgisayara aktararak daha derin analizler yapabiliyor.

3M Ar-Ge Merkezi

3M Ar-Ge Merkezi

3M’deki bir güzel uygulama da Technical Forum adı verilen yıllık buluşma. Bu etkinlik yazıyı buraya kadar okuyanları şaşırtmayacak şekilde çok önceden başladı, 1951’de. Technical Forum’da şirketin tüm Ar-Ge personeli bir araya geliyor ve her bir çalışan diğerlerinin hangi projeler üzerinde çalıştığını görüyor. Ayrıca çalışmalar üzerine yapılan görüş alışverişi farklı bakış açıları ile projelerin geleceğini daha güçlü bir biçimde şekillendiriyor. Bu büyük buluşmanın dışında, her bir laboratuvar kendi düzenli buluşmalarını düzenliyor. Bütün bunlardan ortaya çıkan kazanç ise uyum ve iş birliği oluyor.

Tabii işin bir de maddi boyutu var. 3M yıllık gelirinin %6’sını yani yaklaşık 1.25 milyar doları Ar-Ge ve inovasyona yatırıyor. Bu da içeride oluşturulan yenilikçiliği destekleyerek harika ticari sonuçlar almalarını sağlıyor. Gelirlerinin %30’unu son 5 yıl içerisinde geliştirdiği ürünlerden elde etmeyi amaçlayan 3M, bu hedefine tekrar tekrar ulaşıyor.

Washington’daki 3M İnovasyon Merkezi

Washington’daki 3M İnovasyon Merkezi

Gördüğünüz gibi onlarca yıllık geçmişe sahip şirketlerde inovasyon ve kurumsal girişimcilik pekala mümkün. 3M ise bunun bayrak taşıyanlarından. Bu kültürü inşa etmek, yaşatmak ve buradan ticari sonuçlar elde etmek için yazıda bahsettiğim farklı bileşenleri bir araya getirmek gerekiyor.

3M’in inovasyondaki başarı hikayesi size de ilham olabilir. Bitirirken başkalarının tecrübelerinden yararlanmanın önemine değinen John Lubbock‘ın bir sözünü hatırlatmakta fayda görüyorum.

“Akıllı insanlar başkalarının tecrübelerinden yararlanır, inatçı insanlar her şeyi kendileri denemek ister.” John Lubbock

Bu sözdeki "insanlar" yerine "şirketler" kelimesini yerleştirdiğimizde söz hala çok anlamlı oluyor. Zira açık inovasyon kültürü başka şirketlerin, STK'ların, start-upların, akademisyenlerin, öğrencilerin ve süreçlerinize katkı sunacak diğer herkesin katılımı ile meyve veriyor.

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler