GEÇ "Zaman Kapsülünden Çıkan bir Yazı"
2017 yılını da devirirken, yani Kronos inatla çocuklarını yemeye devam ederken, zaman kapsülünden fırlayıveren bir yazıdır bu. Umuyorum ki; 2018 "önem ve öncelik" lerin layığını bulduğu bir yıl olur...
Ekim 2011 - Bu sabah gözümü açtığımda “dünyanın en mutlu insanı benim” dedim. Oğlum o minicik ellerini yanağıma koymuş, o küçücük yumuk gözleri ile uyuyordu. Ben de ona sarıldım ve mis gibi kokan gıgısından öptüm. Gözlerini açtı, “annecim” dedi ve daha sıkı sarıldı bana. Ben de “oğlum” dedim ve ona sarıldım.. Bu dokunaklı Türk filmi sahnesi sonrasında yine uyumuşuz. Gözümü tekrar açtığımda saat 09:30’u gösteriyordu. Önce “eyvahhh!!” dedim. Geç kalmıştık. Çünkü oğlumun yarım saat önce okulda olması gerekiyordu. Gecikmişliğin verdiği heyecanla yataktan fırladım. Oğlum da gözlerini açtı ve anlamaz bakışlarla bana baktı. “Yine mi geç kaldım anne?” dediği anda kontrolsüz bir biçimde gülmeye başladım. Ben güldükçe o da kahkahalara boğuldu. Bana döndü ve kıkırdayarak “sen çok komik bir annesin Ayça” dedi. Ben makaraları iyice saldım tabi..
Keyifle yataktan çıktık. Ona bir çizgi film açtım ve mutfağa gidip kahvaltısını hazırlamaya başladım. Sanki kalkmamız gereken saatte kalkmışız gibi, hiçbir şeyi aceleye getirmeden ve sabah rutinlerimizden hiç ödün vermeden hazırlanmaya başladık. Onu anaokulunun kapısına ulaştırabildiğimde saat 11:00’e geliyordu. Kapıda bana sarıldı ve “seni çok seviyorum annecim” dedi…
Bu sabah iki seçeneğim vardı; sabah tekrar uyuyakaldığımızı fark ettiğim an hışımla yataktan çıkabilir, Canhıraş koşuşturup çocuğumu ürkütebilir, huzursuz edebilir hatta gerginliğim sebebiyle çorabını yanlış giydiği için sesimi yükseltebilirdim. Ben onun yatağın içinde kıkırdamasını, bana sevgiyle sarılmasını, huzurla kahvaltı etmesini ve okula geç gitmesini tercih ettim. Geç kalınmış 120 dakika karşılığında, ömrüm boyunca asla gözümün önünden gitmeyecek sırıtık küçük bir surat ve kulağımdan silinmeyecek bir kıkırdamayı anı haneme ekledim.
Çiğdem öğretmene bahane uydurabilirdim, ama çocuğumu üzdüğüm bir ânı geri alamazdım.. uzun lafın kısası, bugün yine Erkin’den öğrendim.
Demek ki bazen geç kalmak da iyidir…
Ayça Mumkule Erşipal
03.10.2011