Geleceğin Enerjisi
Petrolün Yeni Endüstrisi İnsanları, Siyaseti ve Portföyleri Nasıl Etkileyecek?
Petrolün Yeni Endüstrisi
Petrol endüstrisi, eski işleyişi ve kurallarından ayrışarak değişti. Bu da yeni petrol endüstrisi kavramının ortaya çıkmasına neden oldu. Bu isimlendirme iki nedenden dolayı yapıldı:
- Devletler ülkelerindeki faaliyetlerin sürdürülmesi için petrole hala çok fazla ihtiyaç duyuyor. Hemen hepsinde petrol yetersizliği tedirginliği var.
- İnsanlarda petrol ve türevlerinin büyük etki yaptığı küresel ısınmaya karşı şimdiye kadar olmadığı kadar bir duyarlılık ve bilinç oluştu. Çoğu kişide çevresel bir endişe mevcut.
ABD'de insanlar benzin fiyatlarından oldukça şikayetçi. Hakları da var çünkü piyasanın paydaşları konuyu öyle yanlış ele aldılar ki petrol fiyatları bu noktaya geldi. Benzin fiyatının yarısından fazlası ham petrol fiyatlarıyla bire bir bağlantılı. Geriye kalan oranın içinde ise rafineri, pazarlama, satış ve dağıtım gibi kalemler yer alıyor. Bu nedenle, yakıt fiyatlarının belirlenmesinde petrol rezervleri bulunan Suudi Arabistan, Irak, Venezuella ve İran gibi ülkelerin etkisi çok fazla. ABD petrole bağımlı bir ülke olduğu için yöneticilerin öngörü içeren, geleceğe yönelik programlar belirlemesi gerekirdi. Oysa Nixon'dan başlayarak George W. Bush da dahil hiçbir başkan böylesine bir vizyon ortaya koyamadı. Sınıfta kalanlar arasında petrol şirketleri de vardı. Onlar da mevcut petrol kaynaklarının işletilmesi dışında yeni rezervler aramak için yeterince çaba göstermediler. Yıllanmış ve devasa boyutlardaki otomotiv firmaları ise yakıt verimliliğini artıracak veya alternatif yakıtlara yer açacak teknolojiler konusunda yeterince kafa yormadılar ve bu konulardaki yatırımlarını sınırlı tuttular. İnatçı çevreciler ve muhalif politikacılar ise sadece var olanı, yani petrolü protesto ederken bunun ekonomik sonuçlarını hiç değerlendirmediler. Böylelikle ABD'nin enerjideki gidişatı için çanlar çalmaya başladı.
Tüm bu olumsuzluklara dış faktörler de eklendi. Petrol üreten ülkelerin kendi iç ihtiyaçları da fazlalaştığı için ihracatı azalttılar. Petrol kaynaklarına yakın bölgelerde savaşlar ve terör faaliyetleri çoğaldı ve bu da petrol sevkiyatında kesintiler oluşturdu. Petrolü işleme maliyetleri de kayda değer derecede yükseldi.
Öte yandan sınai işletmeler eskiden petrol türevlerini enerji kaynağı olarak kullanırken bunu hızla değiştirip tamamıyla elektriğe geçtiler. Böylelikle petrol tüketiminin çoğu ulaşım alanında oldu. Amerika'da petrolün üçte ikisi araçlar için yakıt olarak kullanılıyor. Bugün (2007) yollarda yaklaşık 750 milyon araç varken, 2050 yılına gelindiğinde bu sayının yaklaşık üç katına çıkarak 2 milyar araca çıkması öngörülüyor. Bu rakamlara göre mevcut petrol rezervlerinin tükeneceğini görmek zor değil.
Dolayısıyla bunun için şimdiden çalışmak gerekiyor. Petrol şirketleri, otomotiv şirketleri, alternatif enerji şirketleri, girişimciler, politikacılar ve sivil toplum kuruluşlarının beraber çalışması lazım. Yeni petrol rezervlerinin, alternatif enerji kaynaklarının, alternatif teknolojilerin, verimlilik artırıcı çalışmaların, tasarrufların çalışılması faydalı olacaktır.
Teröristler, Milliyetçiler ve Şok Emiciler
Bugün dünyada petrol ile ilgili stratejik oyunlar oynanıyor. Her devlet kendisi için en iyi pozisyonu almaya çalışıyor. İran’ın rezervleri şu anda yeterli ancak yakın gelecekte talebinin arzını geçmesi öngörülüyor. Bu nedenle İran nükleer enerji gibi, Irak’taki petrol yatakları gibi alternatiflerle ilgili planlar yapıyor. Amerika Irak’tan çekilirse, Şii bir hükümeti iş başına getirmek isteyen İran bölgede nüfuzunu artırmaya çalışıyor. Nükleer konusunda da hayli ilerledikleri biliniyor. Diğer bölge ülkeleri ve bölgede olmayan ancak süper güç konumunda olan ABD ve Çin gibi aktörler de farklı denklemler kurmanın peşinde. ABD ve Çin’in birlikte çalışarak ortak bir politika ortaya koyması, istikrarsızlıkları azaltacaktır. Buna geleneksel yakıtların korunması ve alternatif yakıtların ve teknolojilerin bulunması dahildir.
Devletlerin dışında terör örgütleri de petrol rezervlerine, maddi menfaat sağlamak için ilgi duyuyorlar. Göz göre göre petrol çıkarma tesislerini ve rafinerileri işgal eden ve işleten terör örgütleri var.
Savaş, terörizm, doğal afetler, nüfusun hızlı artışı gibi olaylarla ortaya çıkacak enerji şoklarının etkisinin azaltılması için tüm paydaşların şok emici görevi görmesi lazım. Özellikle ulaşımla ilgili sektörlere büyük iş düşüyor. Otomotiv firmaları (Tesla, Volkswagen, Toyota, Honda, GM, Nissan ve BMW gibi), araç paylaşımı uygulamalarını geliştiren şirketler (Zipcar ve Flexcar gibi), gemi inşa eden firmalar (Overseas Shipholding Group, Teekay Shipping gibi), savunma sanayisi firmaları, uçak üreticileri ve tren üreticileri eskisinden çok daha verimli araçlar ve uygulamalar geliştirmeliler. Böylelikle petrol endüstrisindeki şoklara karşı daha esnek olunabilir.
Alternatif Sıvı Yakıtlar
1. Biyoyakıtlar
Biyoyakıtlar şeker kamışı, mısır, soya fasulyesi, ayçiçeği ve buğday gibi tarımsal ürünlerden elde edilir. Şeker, buğday ve mısırdan elde edilen etanol, benzine karıştırıldığında aynı yakıtla gidilebilen mesafeyi yani yakıtın performansını yükseltir. Ek olarak da karbon dioksit emisyonunu azaltır. Bu çok büyük avantajlar ve fırsatlar sunar.
Çöplerden, tarımsal atıklardan ve çimlerden elde edilen selülozik etanol de büyük bir potansiyel barındırıyor. Öyle ki kısa zamanda şaha kalkıp normal etanolü bile geçebilir. Üstelik çevre açısından da faydalıdır selülozik etanol. Çünkü hem enerji kaynağı olarak kullanılıyor hem de çevresel atıkların yeniden değerlendirilmesine katkı sağlıyor.
Etanol ve selülozik etanolün dezavantajı ise mevcut boru hatları ile taşınamamasıdır. Çünkü yapıları gereği mevcut hatlarda korozyona neden olurlar. Öte yandan biyobütanol diğer ikisinden daha verimli olmakla kalmıyor, mevcut hatlarla rahatlıkla taşınabiliyor. Ayrıca piyasadaki araçların çoğunda herhangi bir revizyon yapmadan biyobütanol yakıt olarak kullanılabiliyor. Bu avantajlar biyobütanolü en çok öne çıkan biyoyakıt haline getiriyor. DuPont ve BP hala biyobütanol üzerinde çalışıyor ve bu yakıtı piyasaya hazır hale getirmeyi amaçlıyorlar.
Ancak petrol şirketleri sektörde yeni oyuncular istemez ve hükümetlere etki edecek derecede güçlü oldukları için onların rızası olmadan bu yenilikleri uygulamak ve yayınlaştırmak zordur. Üzerine çevreciler, sivil toplum örgütleri ve vizyonsuz politikacılar eklenince, bu alternatiflere yönelmek zorlaşıyor.
2. Geleneksel Olmayan Fosil Yakıtlar
Geleneksel olmayan yakıtlara örnek olarak doğal gaz, kaya gazı, katran kumu ve bitümlü şist verilebilir. Bu yakıt türlerinin ortak özelliği, işlenmelerinin ham petrole göre çok daha pahalı olmasıdır. Ancak yine de devletler ve şirketler, petrol fiyatları yükseldikçe bu alternatiflere göz atıyorlar.
Sentetik yakıt geliştirme konusunda da hummalı çalışmalar yapılıyor. Örneğin Pentagon, hali hazırda jet yakıtlarını kimyasal proseslerle elde edilen sentetik yakıtlarla değiştirmek için projeler yapıyor. Syntroleum, Sasol, Rentech gibi firmalar bu alanda çalışıyorlar.
An itibarıyla enerjisinin yarısını kömürle karşılayan ABD’de GE gibi firmalar daha temiz enerjiye yatırım yapıyorlar. Şüphesiz ki alternatif enerjilerin hızlı katılımı ile bu oran düşecektir.
Ne Yapmalı?
Aslında 1990’lı yıllarda petrol şirketleri petrol rezervlerinin çok uzun yıllar yetmeyeceğini anladı. 2000’li yıllara kadar fazla yatırım güçleri olmadığı için yeni petrol sahaları aranmadı. 2000’li yıllarda yatırım kabiliyetleri olmasına rağmen bu sefer de borsadan temettüleri artırma yönünde baskı geldi ve bu arama yatırımları yine yapılmadı. ABD’ye petrol sağlayan ülkelerin de petrolde eski bolluğu bulamamaları sorunu iyice derinleştiriyor. Dünyanın diğer petrol üreten ülkelerinden de hoş haberler gelmiyor.
Bu nedenle yeni yollar bulunmalıdır. Aşağıdaki öneriler kitap boyunca değinilen önerilerdir.
- Yeni petrol sahaları bulmak
- Alternatif yakıtları kolay kullanılabilir, kolay erişilebilir ve daha verimli hale getirmek
- Hibrit veya temiz enerji kullanımının teşvik edilmesi
- Evlerde, şirketlerde ve ulaşımda ciddi tasarrufların yapılması için eğitim, ek vergilendirme vb. aksiyonların alınması
- Ulaşım sektöründeki tüm firmaların daha az yakıttan daha fazla enerji alınabilecek şekilde verimlilik artırıcı çalışmalara yüklenmesi
Yazar Hakkında:
Bill Paul, Wall Street Journal ve CNBC’de enerji ve çevre ekonomisi üzerine 30 yıl kadar muhabirlik yaptıktan sonra emekli oldu. Enerji ve çevre ekonomisi konusunda sık sık görüşüne başvurulan bir otoritedir.
Kitap Notunu Yazan: Hasan Türk
Görseller: Tim Mossholder & Gustavo Quepón / Unsplash