Petrol olmazsa…

Petrol olmazsa…

“Alçak dallardaki meyveler” o kadar çok ve kolay erişilebilirdi ki jeolog M. King Hubbert 1956’da “Petrol tepe noktası – Peak oil” kavramını ortaya attığında sektörde ve meslektaşları arasında alay konusu oldu. Onun teorisinde sınırlı kaynakların üretiminin çan eğrisi grafiğini izleyerek, ulaşılan zirve noktasından sonra giderek azalacağı savunuluyordu. Zamanla kabul gören bu teori uzmanlarca dünya petrol rezervlerine uygulandığında, dünya petrol üretiminin 2000-2020 aralığında bir tarihte en yüksek seviyeye ulaşacağı iddia edildi. On yıllarla sınırlı bir aralıkta farklı tahminler yapılsa da kolay erişilebilir rezervlerin tükenmesi, olanların zor jeolojik yapılarda yer alması, işleme maliyetlerinin yüksekliği ve verimliliğinin düşük olması gibi nedenlerle petrolde “yolun sonuna yaklaşıldığı” genel kabul görmektedir. Ancak enerji yoğunluğu yüksek fosil kaynaklı bir hidrokarbon olan petrolün (bir litre rafine edilmemiş petrolde yaklaşık otuz milyon jullük enerji vardır) başta ulaşım olmak üzere insanlığın üretim faaliyetlerinin gerek duyduğu enerjiyi sağlayan ana madde olması ondan kolayca vazgeçemeyeceğimizi de göstermektedir. Yine de doğrulanmış petrol rezervlerinin %90'ından fazlasının Hubbert eğrisi zirvesine ulaşmış olması nedeniyle bundan sonrasını jeolojinin ve fiziğin yasalarının belirleyeceği gerçeğini bir an önce kabul etmemiz gerekmektedir. Bu gerçek petrol dahil birincil enerji kaynaklarının %86’sını oluşturan diğer yenilenemeyen enerji kaynakları (kömür ve doğal gaz vb.) için de geçerlidir.

Yine de teknolojinin olanaklarından yararlanılarak çeşitli yöntemlerle farklı hidrokarbon kaynaklarına erişilmeye çalışılmaktadır. Örneğin, ABD’de “yatay çoklu sondaj ve hidrolik çatlatma – fracking” ile kayaların içindeki petrol damlalarının toplanıp çıkartılması,  Kanada ve Venezuela’daki kum katmanlarıyla karışık yağlı ve yoğun ağır petrolün (bitümlü kumlar) kullanılır duruma getirilmesi çabaları, anakaralarda tükenmekte olan petrolün önce kıta sahanlıklarında sonra okyanuslarda aranması ve çıkartılması gayretleri gibi. Ancak bu ve benzerlerinin yüksek enerji ve sermaye harcaması, karmaşık teknolojiler gerektirmesi ve çevre için oluşturduğu tehlikeler umut olmalarını engellemektedir.

İnsanlık ikinci sanayi devrimi sonrası kurduğu düzeni sürdürmenin kararlılığı ile yeni enerji kaynaklarını araştırmakta. Ancak örneğin biyoyakıtların (zirai yakıt demek daha doğru) “gıdaya yönelik üretimde insanlık aleyhine” tehlike oluşturması, fotovoltaik sistemlerin yoğun kullanımının yerel düzeyde oluşturacağı ısı adaları, sınırlı ömürleri ve üretimlerinde kullanılan nadir elementler nedeniyle kalıcı çözüm oluşturamayacağı dikkate alınmalıdır.

Yukarıdaki bilgi ve görüşleri İspanyol Ulusal Araştırma Konseyi araştırmacısı fizikçi Antonio Turiel’in Petro-Kıyamet başlıklı kitabından aktarmaya çalıştım. “Önümüzdeki onyıllarda insanlığın karşı karşıya kalacağı büyük sorunlar[a], onları doğuran süreçlere ve olası çözümlere odaklanan güncel eserlere yer ver[ileceği]” söyleyen T. İş Bankası Kültür Yayınları 21. Yüzyıl Kitaplığı’nda yayınlanan bu kitap da Kitaplığın diğer kitapları gibi doğru bilinenleri sorgulama özelliğiyle öne çıkıyor. 

2023’te dünyada üretilen enerjinin yaklaşık %32’si kömürden, %26’sı doğal gazdan, %23’ü petrolden, %6’sı hidroelektrikten, %4’ü nükleerden ve %8’i diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildi. Enerjiden ve yenilenebilir enerji kaynaklarından söz edildiğinde  “fizikte enerji, sıcaklık, ısı ve iş arasındaki ilişkileri inceleyen termodinamiğin üç yasasının esas alınması gerekir. Turiel de bütün enerji kaynaklarını böyle ele alıyor ve kısıtlarını bilimsel verilerle açıklıyor.

Sonuç olarak, insanlık sorunlarını bilimin desteğinde teknolojik gelişmelerle çözmeye devam edecek. Ancak yine de bilim-teknoloji-yenilik çabalarına haksızlık etmeden temel çelişkinin (çıkmazın), “sonlu bir gezegende sonsuz büyümeyi” esas alan ekonomik sistemlerin sürdürülmek istenmesi olduğunu kabul edelim. Çözüm, “büyümeyi olmazsa olmaz koşul olmaktan çıkaracak bir sosyoekonomik sistem“ kurabilmektir.

 Bu yazı HBT Dergi 433. sayı – 8 Ağustos 2024'te yayınlanmıştır.

Cumhuriyet’imizin 101. yılında 150 ÇYDD bursiyerine dijital dergi abonelik desteği kampanyası

Bazı ÇYDD üye ve gönüllülerinden gelen öneri üzerine “Öğrencilere Hediye Dijital Dergi Aboneliği” kampanyası başlatmaya karar verdik. Dergimizi düzenli izlemenin; gençlerin eğitimine, bilimsel odaklı düşünmelerine önemli bir katkı olacağını düşünüyoruz.

Bu yüzden siz okurlarımıza gençlere dijital abonelik hediye etme çağrısı yapıyoruz. Şimdiden 50’yi aşkın öğrenci dergiyi izlemek için talepte bulundu.

Bu gençlere hediye kampanyası kapsamında;

1 yıllık aboneliği 900 TL’ye indiriyoruz.

Çağdaş Yaşamlı öğrenci- gençlerin, düzenli HBT’yi izlemesine destek vermek isteyen okurlarımız info@herkesebilimteknoloji.com adresine “Çağdaşlı gençlere dijital abonelik desteği” açıklaması ile mesaj gönderip kaç öğrenciyi desteklemek istediklerini belirtebilirler. İlgi ve desteğinize şimdiden çok teşekkür ederiz.

HBT Hesap no: HBT Yayıncılık Ltd.Şti.

İBAN No: TR97 0006 7010 0000 0046 9424 72


Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler