İLERLEME BİZİ DOĞRU YÖNE GÖTÜRÜYOR MU?

İLERLEME BİZİ DOĞRU YÖNE GÖTÜRÜYOR MU?

İLERLEME BİZİ DOĞRU YÖNE GÖTÜRÜYOR MU?

Hedef kitlemizle olan bağı, geleneksel mecra mı yoksa dijital ile mi daha güçlü bir hale getirebiliriz? Bu iki kavramı birbirleri ile yarıştırmak yerine, faydalı bir iş birliği gerçekleştirebiliriz. Dijitali ve fizikseli tek bir mesaj üzerinde şekillendirirsek, iletişim yeteneklerimiz daha çok farklılık kazanacak ve zenginleşecektir.  

Dijital mecrada ve sosyal medyada paylaşılan içerikler, kullanıcılar tarafından çok hızlı tüketilmeye başladı. Bu durum da markaların bu hıza ayak uydurması, duygusal bir fayda yaratması gerekliliğini ortaya çıkardı. Fijital kavramı da bu ihtiyacı karşılamak, hedef kitlemize daha yakın olabilmek için bizlere yeni alanlar açıyor.  

Tüketiciler, dijital platformları fiziksel bir fayda elde etmek için kullanıyor ve bunu talep ediyorlar. Markaların da tüketicilerin bu davranışlarını iyi gözlemleyerek, projelerini adapte etmesi gerekiyor. Bir marka, stratejisini hangi tema üzerinden oluşturmak isterse istesin tüketici davranışlarına ayak uydurması gerekiyor. Eğer bunu gerçekleştirirsek, tüketicilerin duygularını ortaya çıkaracak hormonları harekete geçirebiliriz.   

Örneğin, bir içecek markası, bir müzik festivalinde insanların duygularının en yoğun olduğu noktada, katılımcıların karşısına akıllarda kalacak bir yöntemle çıktı. Hedef kitlesine dijital bir platformun üzerinde, dinledikleri sanatçının simülasyonu ile birlikte şarkı söyleme imkanı verdi. Böylelikle de katılımcılara unutamayacakları bir gün hediye etti.

Dünyadaki örneklere bakacak olursak McDonald’s’ın yapmış olduğu “Pick n Play” kampanyası başarılı bir örnek olarak karşımıza çıkıyor. Stockholm’de yapılmış olan bu kampanya, insanlara McDonald’s şubelerine gitmek için eğlenceli bir neden sunuyor. Cadde üzerine yerleştirilen dijital billboard sayesinde insanlara herhangi bir uygulama indirtmeden, sadece web üzerinde “Pick n Play” adresine girmelerini ve sevdikleri ürünü seçmeleri istediler. Dijital bir billboard üzerinde interaktif bir şekilde oynanan oyunun içine dahil ettiler. Oyunda 30 sn. kalabilen katılımcılara, en yakın McDonald’s bayisinden alabilecekleri bir ürün kuponu yolladılar. Böylelikle katılımcıları bayiye yönlendirmek için bir neden yarattılar. Tüketiciler dijital olarak katılım gösterdikleri kampanyadan fiziksel olarak bir geri dönüş aldılar. 

Diğer bir örnek ise, Coca-Cola’nın Sevgililer Günü için hazırladığı ve Barcelona’da hayata geçirdiği bir kampanya. Sevgililer Günü’nde yalnız insanları unutmayan Coca-Cola, iki adet otobüs durağına, birbirleri ile entegre edilmiş dijital ekran yerleştirdi. İnsanlar birbirleriyle dijital ekran sayesinde iletişime geçtiler ve kendilerini eğlenceli bir sohbetin içinde buldular. Otobüsün gelmesiyle diyaloğu kesip otobüse binen yolcumuz sürpriz bir şekilde bir sonraki durakta sohbet ettiği diğer yolcu ile karşılaştı. Daha sonra, katılımcılara Coca-Cola hediye ettiler ve hayatlarında unutamayacakları bir an yaşamalarını sağladılar. Fijitalin gücünü başarılı bir şekilde yansıtan bu örnek, insanlara dijital ortamın ardından fiziksel hayatta da dokunuşlar yapıyor.

Türkiye’den örnek verecek olursak, Lobby Phygital’in Türkiye’de fijital kavramı noktasında öncülüğü göze çarpıyor. Yaptığı işler arasından “Perwoll Golden Mirror” projesi fijital olarak nitelendirebileceğimiz bir proje olurken, aynı zamanda da bir sosyal sorumluluk projesidir. Perwoll Gold ürününün lansman çalışmaları kapsamında ürünün moda ile ilişkisiyle bağlantılı bir proje hazırladık. AVM’lere yerleştirdiğimiz standımızda bulunan kostümlerden dilediklerini kullanarak Perwoll Gold aynamızın karşısında poz veren ziyaretçilerimiz, fotoğraflarını #PerwollMirror etiketiyle paylaştılar ve Harvey Nichols’tan hediye çeki kazanma şansı elde ettiler. Bu sayede kurguladığımız proje, fiziksel ortamda etkileşime geçilip aynı zamanda dijitale de entegre edilmiş oldu. Perwoll Golden Sale alanında influencer olarak seçtiğimiz Burcu Esmersoy, Seda Yenigün ve Rüyam Büyüktetik’e ait kıyafetlerin satışını gerçekleştik. Bu satıştan elde edilen gelir Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ne (TOFD) bağışlandı. Marka söylemimizi, fiziksel ve dijital ögeleri kullanarak hedef kitlemize ilettik.

Sonuç olarak, teknolojinin kendine hız katarak büyüdüğünü biliyoruz. Çağın gerektirdiği şekilde bu hıza yetişmemiz gerekiyor. Dijitalin sağladığı avantajları başarılı bir şekilde kurgulayarak fiziksel ortama yansıtabilirsek, etkili fijital projeler gerçekleştirebiliriz. Buradan hareketle, ilerlemenin bizi başarıya taşıyacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.  

Nilüfer Gürtekin Yalçınkaya

Şubat 2018

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler