PHYGITAL HAYATIN HER ALANINDA!

PHYGITAL HAYATIN HER ALANINDA!

Phygital Hayatın Her Alanında

Bütün dünyada, herkesi, her markayı içine alan güçlü bir dijital dönüşüm yaşandı ve gelişerek yaşanmaya devam ediyor. Dijital yenilikleri çok kısa zamanlarda deneyimleyip tüketmeye başladık. Bu da bize dijitalin tek başına yeterli olamadığı, bunun fiziksel stratejilerle de desteklenmesi gerektiği sonucuna ulaştırıyor. Bu noktada Henry Mason’un konu hakkındaki “Dijital dünya daha da gelişti ve gerçek dünyaya taşındı” sözünü hatırlatmak gerekir. Bu söz bize gelişimin ancak, fiziksel ve dijitalin bir arada uygulanmasıyla mümkün olabileceğini gösteriyor. Dijital deneyimlerimizi, gerçek hayatımıza entegre ettiğimizde aslında kendimize sanal gerçeklikler yaratıyoruz ve bu durum da karşımıza “fijital” olarak çıkıyor.

İnsanlar fijitali bir kavram olarak bilmeseler de gündelik yaşamlarında onu hayatlarının bir parçası olarak fark etmeden deneyimliyorlar. Örneğin bir yemek siparişi vermek istediğimizde ofiste, evde, arkadaşlarımızda, her nerede olursak olalım, mobil telefonumuzdan ya da laptopumuzdan birkaç dokunuşla siparişimizi kapımızda bulabiliyoruz. Bu da bizi, değişen alışveriş alışkanlıklarımızla birlikte, fijital deneyimin kullanıcıları haline getiriyor.

Bu kadar da değil elbette… ulaşmak istediğimiz herhangi bir yere giderken artık, yolumuzu ve yönümüzü birilerine sormak zorunda kalmadan bulabiliyor, bunu da yine dijital dünyanın nimetlerini fiziksel hayatımıza uygulayarak gerçekleştiriyoruz. Telefonumuzdaki adres uygulamaları ile artık her yerin yol tarifini kolaylıkla alabiliyoruz. Bu ve benzeri dijital gelişmeler, gündelik alışkanlıklarımızla birlikte fijital rutinler olarak hayatımıza entegre oluyor. Dolayısıyla da tüketici ihtiyaçlarının değişim göstermesi sonucunda, markaların ve kurumsal firmaların da fijital bir iletişimle ilerlemesi. Tüketiciyle fijital buluşmalar gerçekleştirmesi kaçınılmaz bir durum halini alıyor.

Gündelik hayatın akışı içinde farkında olsak da olmasak da hepimizin fijital deneyimleri var artık. Fijital uygulamaların sayısı arttıkça,  yaratıcılıklarıyla ve insanlar üzerindeki etkileriyle fark yaratan örnekler de belirginleşmeye başlıyor. Örneğin İspanya’da 2014 yılı sonunda yürürlüğe giren kamu binaları civarında gösteri ve toplantılara yasak getiren kanunu protesto etmek için İspanyol aktivistler, Madrid Parlemento Binası önünde büyük bir yürüyüş düzenledi ve kimse tutuklanmadı. Çünkü İspanyollar son derece yaratıcı ve teknolojik bir yol bulup, protesto yürüyüşünü dünya tarihinde bir ilke de imza atarak 10 Nisan 2015 akşamı “hologramla” yaptılar ve bir ilki gerçekleştirerek seslerini bütün dünyaya duyurmayı başardılar.

Yine benzer bir örnek olarak, otizm hastaları ile empati kurabilmemizi, dünyayı onların gözünden görebilmemizi sağlayan bir farkındalık projesi gerçekleştirildi. Sanal gerçeklik gözlükleri kullanılarak 360 video tekniği ile kurgulanan bu proje, otizmli bir çocuğun gözünden dünyayı görmemizi ve algılamamızı sağladı.

Bir diğer örnek olarak, sanatçı Mert Fırat’ın kurucusu olduğu ihtiyacharitasi.com uygulamasını da toplumsal tabanlı bir fijital proje olarak değerlendirebiliriz. Kendi ifadeleriyle “Türkiye’de şehir ve mahalle temelinde ihtiyaçların vatandaş katılımı ile sistematik bir şekilde duyurulması, harita tabanlı olarak toplanması ve bu ihtiyaçların gerekli kurum, kuruluş ya da özel kişiler tarafından karşılanmasını kolaylaştırmak” amacıyla geliştirilen bu proje, digital bir uygulamayı fiziksel bir faydaya dönüştürerek gerçek hayatlara dokunmayı başarıyor.

Bu ve benzeri projeler bize gösteriyor ki, içinde bulunduğumuz çağda artık mesajımızı sadece söylemek yetmiyor, söylemimizi hissettirmemiz, deneyimlememizde gerekiyor. Bu nedenle markalar ve ajanslar için fijital deneyimler yaratmak artık neredeyse bir lüks değil, bir zorunluluk haline geldi diyebiliriz. Zira insanlar ile markanız arasında duygusal bir bağ oluşturmak istiyorsanız, kurguladığınız iletişimle tüketicilerinizin duyularına ve duygularına seslenmelisiniz.

Türkiye’nin ilk fjital ajansı Lobby Phygital’in Persil için fizikseli ve dijitali bir arada uyguladığı, “Persil ile Lekeleri Yok Et” söylemi ile ilerleyen çalışmada hedef kitlenin sıkça bulunduğu AVM’lere ve kent meydanlarına stantlar ve dijital ekranlar kuruldu. Katılımcılar ellerindeki Persil şişesi formundaki tele kumandalar ile, ekranda beliren lekeleri yok etmeye çalıştılar. Günün sonunda Persil’in lekeleri yok ettiği mesajını unutamayacakları bir şekilde aktarıldı. Katılımcılara ve potansiyel Persil müşterilerine lekeleri yok edebildikleri ve bu sayede ödüller kazanabildikleri bir fijital deneyim sununuldu. Projenin sonunda, 2 milyon kişiye görünür olmayı başaran marka, ulaştığı kişilerin hafızalarında kalıcı bir yer etti.

Yanı sıra yine Lobby Phygital tarafından Pril için geliştirilen sosyal medya projesi olan “1 Numara Kadınlar”da da Instagram’ın Stories özelliğini yayına aldığı tarihlerde, kendi alanlarında bir numara olmuş kadınların başarıları stories üzerinden takipçilerie soruldu Yeni çıkan bir dijital eklentiyi kampanyayla entegre bir formda ilerleterek iletişim gerçekleştirildi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü de kapsayacak şekilde 24 Şubat – 17 Mart tarihleri arasında gerçekleşen kampanya sonunda, markanın engagement rate’i %4,45 oranında artırıp, 2000 organik takipçi kazanıldı ve soruları doğru cevaplayan 64 kişiye 1 yıllık Pril hediye edildi.

Fijital kavramının, hem sosyal hayatımızda hem de sektörel yaşamımızda yerinin çok büyük olduğunu görebiliyoruz. Tüketici değişimini fark eden markalar, hedef kitlesi için fijital deneyimler yaratmanın yollarını arıyorlar. Marka söyleminiz ile birlikte yaratıcı dijital uygulamaları tek potada eritip hedef kitlenizin karşısına çıktığınızda ise, başarı kaçınılmaz oluyor. 

Nilüfer Gürtekin Yalçınkaya

Temmuz 2017

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler