İsabetli kararlar üzerine
Hayatımızın akışını belirleyen en kritik noktanın verdiğimiz kararlar olduğunu düşünüyorum. Zamanın biryerinde iş veya özel hayatımızda verdiğimiz herhangi küçük ya da büyük bir karar, yaptığımız bir tercih sadece bizim değil, bizimle bir şekilde bağlantılı herkesin hayatını etkiliyor. Bu bahsettiğim karar çeşitliliği o kadar fazla ki, her anımız ufak büyük tercihler yapmakla geçiyor. Bir gününüzü şöyle bir gözlemleyin. Bilinçli olarak dikkat ettiğimizde sabah giyeceğimiz kıyafetten, yoldaki arabayı sollayıp sollamamaya, yemek tercihlerimizden, hangi programı izleyip, hangi kitabı okuyacağımıza, sosyal medyada neyi paylaşacağımıza kadar, saysak bitiremeyeceğimiz tercih ve kararlarla doluyuz. Bu kararlar sadece somut değil aynı zamanda soyut da olabilir, yani olaylar karşısında takınacağımız tavırlar, kullanacağımız kelimeler, defansif mi, uyumlu mu, çözüm odaklı mı, sorun odaklı mı, pozitif mi, negatif mi olacağımız, aslında hepsi birer tercih. Ve bu minik tercihlerin bile hayatımızın günlük akışı, psikolojimiz ya da yaşayacağımız bir sonraki adım üzerinde çoğu zaman farkına bile varamadığımız o kadar çok etkisi var ki..
İster duygusal, ister mantıkla verilmiş olsun isabetli ya da isabetsiz kararlarımız; hayatımızın kalitesi, bizim ve çevremizdekilerin mutluluk oranı için son derece kritik. Kritik, çünkü her karar ya da tercih, aslında bir sonuç ve etki anlamına geliyor. Hele ki daha önemli kararlara gelecek olursak; dost, iş ve kariyer, hayat arkadaşı yada beraber çalıştığımız insanlar gibi yaşantımızın yönünü belirleyen kararların sonuçları aslında bugünkü yaşantımızı, başarılarımızı, mutluluğumuzu, iç huzuru oranımızı işaret ediyor. Sadece bizim değil birbiriyle bağlantılı herkesin hayat yolculuğuna zincirleme reaksiyon şeklinde etki ediyor. Peki ne yapmalıyız kararlarımızın isabetliliğini artırmak için? Ya da geçmişte verdiğimiz yanlış kararların, başarısız tercihlerin sonuçlarını bugün telafi edebilmek için? Bu noktada bence verilebilecek en doğru cevap hemen her soruda olduğu gibi “farkındalık”. İnsanın kendini, seçimlerini dışarıdaki herkesten daha objektif, acımasız değil ama eleştirel bir gözle değerlendirebiliyor olması. Bu kararların etkinliğini, faydalarını, zararlarını hem kendisi, hem çevresi için ölçebiliyor olması. Bu değerlendirme süreci aynı zamanda tercihlerimizin sonuçlarından etkilenen herkes adına da bir sorumluluk göstergesi. Zaten bu farkındalık olmadığı sürece yaşam içinde gelişimden, değişimden, ilerlemeden bahsetmek de mümkün olmaz.
Sonuç olarak gözlemlerimden benim çıkardığım şu ki; tercih ve kararlarını, bunların sonuçlarını sağlıklı bir biçimde değerlendirebilen, eleştirebilen ve sonrasında tabii ki geliştirebilen kişiler hayat yolculuğunda çok daha sağlam, özgüvenli oluyor, her adımda verdikleri kararlarının isabet oranını iyileştirebiliyorlar. İşte bu değerlendirme mekanizmasını devreye sokmadığımız sürece ise, malesef hatalar hataları, isabetsiz tercihlerin başarısız sonuçları birbirini takip edip duruyor.
Feyza Çoban
Dipl.Bibl.| MBA| Senior Expert (SES)
7yDaha iyi tarif edilemez konu, eline sağlık 👍