Konfor Alanı
Son zamanlarda özellikle iş ve kariyer alanında çok popüler olan bir söz var; “Konfor alanından çıkmak". Çokça duyduğumuz, kendimizi bolca sorguladığımız, “hayatta başarılı” olabilmenin, performans gösterebilmenin olmazsa olmazı bir felsefe halini almaya başlayan bir yaklaşım. Ben bu ara bu söze çok takıldım, üzerinde bayağı düşündüm. Konfor alanından çıkmak deyince genelde ülke, şehir, iş değiştirmek geliyor akla. Böylece kendimizi güvende hissettiğimiz, alıştığımız, kurallarını, kolaylıklarını, zorluklarını öğrendiğimiz bir yaşam tarzının dışında da hayatta kalabiliyor muyuz? Başarılı olabiliyor muyuz?
Aslında bir nevi bir özgüven tazelemesi, insanın kendi kendini ispat etmesi ya da farklı bir yaşam için cesaret göstermek gibi bir durum bu. Oysa ki çoğumuza az risk alarak az çok bir başarı elde ettiği alanda kalabilmek daha kolay ve rahat geliyor. Ya da kendimizi böyle bir ortamdan çıkabilmek için yeterince güçlü ve cesaretli hissetmiyoruz çoğu zaman. Bence burada insanı korkutan en kritik faktör tabii ki “bilinmezlik”. Ne ile karşılaşacağını, nasıl başa çıkacağını bilemiyor, öngöremiyor olma hali.
Bir taraftan bu “Konfor alanından çıkma” konusunun fazlada ele alınmayan bir yönü olduğunu da düşünüyorum. Bence konfor alanından çıkmak sadece fiziksel olarak yer, ortam, pozisyon değiştirmek değil. Belirli bir düşünce ve algı yapısının dışına çıkabilmek, insanın kendini iyi hissettiği , rahatlattığı iç konuşmalarını, ya da savunma mekanizmalarını da değiştirebilmesi. Alışkanlıklarını , alışageldiği davranış biçimlerini, olaylara, dünyaya, insanlara bakış açısını sorgulaması da konfor alanının dışına çıkmak demek bana gore. Hatta bazen görünmeyen kalıpların dışına çıkabilmek, sadece fiziksel anlamda ortam değiştirmekten çok daha zahmetli ve sancılı olabilir. Ben asıl gelişimin ve öğrenme sürecinin düşünsel ve algısal olarak konfor alanının dışına çıkmakla başlayacağını düşünüyorum. Dünyanın pek çok yanında, birbirinden çok farklı işlerde, şirketlerde, görevlerde bulunmuş, buna rağmen bakış açısını hiç değiştirememiş, kendini güvende hissettiği algı dünyasının dışına çıkamamış insanlarla karşılaşmamız olası. Bu anlamda bakıldığında gerçek dünyanın mı, mental dünyanın mı konfor alanı olduğunu sorgulamak gerekiyor.
Nasıl bir değişimin içine girersek girelim, herşey her konuda beyin ve algıda başlıyor. Farklı ya da aynı fiziksel ortamlarda düşünsel olarak ne kadar konfor alanımızın dışındayız? Ya da fiziksel olarak ortam değiştirmek bizim mental ve ruhsal gelişimimizi ne kadar etkiledi? Artık ne kadar alışageldiğimiz bakış açısı dışında düşünebiliyoruz? Konfor alanımızdan çıkmanın gerçekte bizi ne kadar geliştirdiğini görebilmek için önce bu soruları değerlendirmemiz gerekiyor bana göre.
Feyza Çoban