Kayıt Dışı Ekonomi – Informal Economy

1.Kayıt Dışı Ekonominin Tanımı ve Sınıflandırılması

Literatürde kayıt dışı ekonomiyle ilgili farklı adlandırmalar ve tanımlamalar bulunmaktadır.

Yer altı ekonomisi, resmi olmayan ekonomi, vergilendirilmeyen ekonomi, kayıp ekonomi, marjinal ekonomi, gizli ekonomi, örtülü ekonomi, enformel ekonomi, kara ekonomi şeklinde de ifade edilebilen kayıt dışı ekonomi; resmi kayıtlara girmeyen, kanuni belgelerle belgelendirilmeyen, yetkili kamu organınca normal kurallar içinde kontrol edilemeyen, milli gelir hesaplarında dikkate alınmayan ve doğru şekilde hesaplanamayan ekonomik işlem ve faaliyetlerin tümü olarak ifade edilmektedir.

Olaya salt vergi dairesi açısından bakılacak olursa, kayıt dışı ekonomi; vergi kaçırma güdüsü ile vergi idaresinin bilgi alanı dışına çıkarılan tüm faaliyetlerdir

Kayıt dışı ekonomi; gayri resmi ekonomi, suç ekonomisi, enformel ekonomi olarak üçlü ayrıma tabi tutulabilir:

1.      Yarı kayıtlı ekonomi:

Faaliyetler yasal olup bu faaliyetlerden elde edilen gelir beyan dışı bırakılır. Genelde para cezası ile caydırıcılık kazandırılmıştır. Yarı kayıtlı faaliyetler; daha az vergi ödemek amacı ile bir kısım faaliyetlerin defter ve belgelere yansıtılmamasıdır. (faturasız mal yada hizmet satışı yapılması)

2.      Kayıtlara hiç girmeyen ekonomi:

Sosyal ekonomi, hane halkı ekonomisi, yerel ekonomi, ikincil ekonomi olarak da adlandırılan bu tür işlemleri aktif olarak yürütenler vergi idaresinin bilgisi dışında faaliyet gösterebilirler.

Formel olarak kayda geçmeyen ve formel ekonomik üretim ve değişim süreçlerine sahne olmayan bu tür faaliyetlere örnek olarak; öz tüketim, seyyar satıcılık, çocuk bakıcılığı, ev temizliği, hamallık, boş buldukları yerleri otopark yapıp gelir elde edenler gösterilebilir.

3.      Yer altı ekonomisi:

Faaliyetleri toplum tarafından zararlı ve ahlak dışı olarak nitelendirilen, kanunen yasaklanmış fiillerden oluşur.

Vergi cezalarından ayrı olarak ilgili kanunlardaki hapis veya para cezalarıyla cezalandırılırlar.

Kriminal faaliyetler; uyuşturucu üretimi, tarihi eser kaçakçılığı, kalpazanlık, çek senet tahsilatı, tefecilik ve kadın ticareti gibi toplumsal açıdan doğuracağı sonuçlar nedeniyle ceza yasalarının yasakladığı işlerdir. İllegal faaliyetler sektöründe faaliyet gösterenler; yasalara aykırı biçimde ekonomik üretimde bulunurlar. Yasal yaş sınırının altında olanların istihdam edilmesi şeklinde örneklendirilebilir.

Haksız rekabete, vergilerin azalmasına, bütçe açıklarının artmasına, milli gelir ve istihdam gibi makro ölçütlerin tam olarak belirlenememesine, ekonomik verimliliğin düşmesine, toplumun manevi değerlerinin sarsılmasına, gelir dağılımının adaletsiz olmasına yol açan kayıt dışı ekonominin yukarıda sayılan üç unsurun ortak özelliği; gelir elde edenlerin, elde ettikleri gerçek gelirlerinin bir kısmını veya tamamını kayda geçirmiyor ve bu gelirler üzerinden de ödemesi gerekenden daha az vergi veya hiç vergi ödemiyor olmalarıdır.

4)Kayıt Dışı Ekonominin Nedenleri

Kayıt dışı ekonominin ortaya çıkışındaki en temel sebep; insan ihtiyaçlarının sınırsız olması ve bunu karşılayacak kaynakların kıtlığıdır.

İnsanlar kazandıkları parayı devletle paylaşmak yerine daha çok harcama ya da tasarruf yapmayı yeğlerler. Çünkü kayıt içine girdikçe vergi yükü artacağı veya başlayacağı için harcamaları veya tasarrufları azalacaktır. Bu durum kişinin marjinal tüketim ve tasarruf eğilimlerine göre de değişiklik gösterecektir.

Türkiye'de kayıt dışı ekonomiye yönelimin bu kadar fazla olmasının nedeni ise; gelir dağılımındaki adaletsizlik yüzünden insanların gelirlerini artırma istekleridir. Gelirden yeteri kadar pay alamadığını düşünen kesim, yaptığı faaliyetlerin tamamını ya da bir kısmını vergi dışında tutarak veya ek işlerde kayıtsız çalışarak gelirini arttırmaya çalışır.

Kayıt dışı ekonominin nedenlerini beş ana başlık altında toplayabiliriz:

2.1. Mali Nedenler

Malî nedenleri, üç alt kategoriye ayırabiliriz. Bunlar; vergi oranlarının yüksekliği, vergi sisteminin karmaşıklığı, harcamaların gider olarak yazılmaması ve son olarak da malî müşavirlerin rolüdür.

Şimdi bu alt başlıkları teker teker inceleyelim.

2.1.1.Vergi Oranlarının Yüksekliği

Vergi oranları ile kayıt dışı ekonomi arasında doğru orantılı bir ilişki mevcut olduğunu savunanlar yanında bunun aksini iddia edenler de bulunmaktadır.

Vergi oranlarının mükelleflerin davranışları üzerindeki etkisi konusunda net bir görüş ortaya konamamasının sebebi ise vergi oranlarındaki bir değişmenin mükellefler üzerinde iki karşıt etkiye sebep olmasıdır. Şöyle ki, bir taraftan vergi oranlarındaki artış, başarılı kaçakçılıktaki marjinal kazancı artırdığı için daha fazla kaçakçılığı teşvik ederken, diğer taraftan ise daha yüksek bir vergi oranı, vergi sonrası (harcanabilir) geliri azaltmak suretiyle ilave bir etki oluşturur ki bu durum, kişilerin riske karşı davranışlarına bağlı olarak daha az (aşağı yukarı) kaçırmalarına neden olabilir.

Burada yeri gelmişken, Arthur Laffer'in ortaya koyduğu, vergi oranları ile vergi hasılatı arasındaki ilişkiye değinmekte yarar vardır.

Laffer eğrisine göre vergi oranı sıfırken vergi hasılatı sıfırdır. Vergi oranı arttıkça vergi hasılatı artar ve maksimum bir noktaya ulaşır. O noktadan sonra vergi oranlarını artırmak vergi gelirini arttırmaz. Vergi oranı %100'e çıktığında vergi hasılatı yeniden sıfır olur. Bu noktada ekonomik birimlerin para kazanmak için çalışmalarını durdurduğu farz edilmektedir.

Vergi baskısı karşısında iki durum ortaya çıkmaktadır. Emek arzıyla ilgili durumda; çalışanlar artan vergi oranı karşısında vergiyi ödeyebilmek için daha fazla çalışmaktadır. Buna ''gelir etkisi'' denir.

Vergi oranları belli bir düzeye ulaşınca gelir etkisi yerini ikame etkisine bırakmakta, emek boş zamanı tercih eder hale gelmektedir.

Para ekonomisiyle ilgili durumda; vergilendirilebilir faaliyetlerden kaçış meydana gelmektedir. Bu bağlamda yüksek gelirliler daha az vergi ödemek için profesyonel faaliyetlerini azaltmakta veya hizmet takası durumu meydana gelmekte ya da vergi hileleri ve kaçırmaları gündeme gelmektedir.

Hükümetler, yüksek vergi oranlarının etkisini azaltmak için vergi muafiyet ve istisna uygulamasına giderler. Bu durum vergi adaletini bozar, ayrıca istisnalardan yararlanamayanlar vergi kaçakçılığı yoluna gidebilirler. Veya vergi mükellefleri bu muafiyet ve istisna sınırlarını aşmamak için kazançlarının bir kısmını gizleyerek beyan etmezler ve kayıt dışı ekonominin büyümesine neden olurlar. Bu gibi durumlar; vergi tabanının genişlemesine de etki etmektedir.

Yukarıda sayılanlara ilaveten; SSK primleri ve istihdam vergilerinin aşırı yüksek olması gibi sebepler de kayıt dışılığı teşvik etmektedir.

2.1.2.Vergi Sisteminin Karmaşıklığı

Vergi kanunlarının karmaşıklığı doğru beyanda bulunmama eğilimine sebep teşkil eder. Türk Vergi Mevzuatı; çok sayıda yasa hükmü, Bakanlar Kurulu kararı ve genel tebliğle uzmanların bile izlemekte zorluk çektiği bir görünüm içindedir. 

Vergi kanunları ve mevzuatının karmaşık olması ve vergi kanunlarında yapılan sık değişiklikler kanunların anlaşılabilirliğini ve uygulanabilirliğini daha da zorlaştırmış dolayısıyla mükellefleri kayıt dışı ekonomiye yöneltmiştir. 1980 sonrası dönemde, hükümetlerin Bakanlar Kurulu kararı ile mevzuat değişikliklerine gitmeleri bu sürece etki etmiştir.

2.1.3. Harcamaların Önemli Bir Kısmı Gider Yazılamaması

A.B.D. gibi bazı ülkelerde vergi mükelleflerinin gider yazabilecekleri harcamaların kapsamı son derece geniş tutulmuştur. Takma diş, dans öğrenme giderleri, sigara ve alkolü bırakmak için tedavi giderleri, zihinsel ve bedensel özürlü çocukların giderlerinin de dahil olduğu birçok harcama gider kapsamına girmektedir. Ülkemizde bu harcamaların hiçbiri masraf yazılamadığı gibi daha birçok harcama da kapsam dışı bırakılmıştır.

2.1.4.Malî Müşavirlerin Rolü

            Vergi kanunlarının karmaşıklığı, mükellefleri malî müşavirlerden yardım almaya sevk eder. Malî müşavirlerin beyana etkisi noktasında ise iki görüş vardır. Birincisi; malî müşavirler hata oranını düşürür, vergi kaybını azaltır, ikincisi ise denetimin ahlaki ve fiziksel maliyetini düşürerek doğru beyanda bulunmama eğilimine itebilir.

            Yukarıda ana başlıklar halinde sayılan malî sebeplere, vergi yükünün fazlalığını da ekleyebiliriz. 1999 yılında Avrupa OECD ülkelerinde ortalama vergi yükü %28.7, Türkiye'de vergi yükü %23.6 olmuştur. Son yıllarda bu oranının %27’yi aşması, vergi gelirlerini arttırmak için KDV; ÖTV gibi harcamalar üzerinden alınan vergilere ağırlık verilmesi kayıt dışılığı körüklemiştir.

2.2. Ekonomik Nedenler

            Bir ekonomide; enflasyon, gelir dağılımındaki adaletsizlik, ekonomideki genel verimsizlik düzeyi ve devletin ekonomiye müdahalelerinin boyutu o ekonomideki kayıt altına alınamayan miktarı da belirler. Bu faktörlere değinecek olursak;

2.2.1. Enflasyon

            Kayıt dışı ekonomiyle karşı karşıya olan ülkelerdeki ekonomik sorunlardan biri de enflasyondur. Artan oranlı gelir vergisi tarifesine sahip olan ülkelerde gelir dilimi kaymasıyla mükellefler, reel gelirleri artmasa da daha üst bir gelir dilimine göre vergilendirilirler. Mükellefler, böyle bir durumda gelirlerinin bir kısmını vergi dairesinden gizlerler.

Devletin; vergi gelirlerinin düşük gerçekleşmesi nedeniyle borçlanmaya ve para basımına yönelmesi faiz oranlarının artışına bağlı olarak enflasyonu artırır. Enflasyon artışına bağlı olarak da gelir dağılımını bozulma yönünde hız kazanır.

2.2.2.Gelir Dağılımında Adaletsizlik

            Gelir dağılımı, bir ülkede belli bir dönemde oluşturulan milli gelirin bireyler, bireylerden oluşan gruplar veya üretim faktörleri arasında bölüşümüdür. Gelişmiş ülkelerde sosyal politikaların uygulanışı, sermayenin tabana yayılmış olması gelirin daha adil bir şekilde dağılımını sağlamaktadır. Oysa gelişmekte olan ülkelerde orta sınıfın azlığı ve buna bağlı olarak alt ve üst tabakaların fazlalığı; kayıt dışı ekonomiye yol açar.

Ülkemizde de uygulanan politikalar sonucunda sadece faizden geçinen ve vergi ödemeyi pek sevmeyen bir kesim oluşmuştur. Ayrıca küçük aile şirketlerinin diğer firmalarla rekabet edebilmek amacıyla kayıt dışına yönelmeleri söz konusudur.

            Vergi yoluyla gelir dağılımı, vergi yükünün alt gelir gruplarından üst gelir gruplarına doğru kaydırılmasıyla gerçekleşir. Son yıllarda vergi yükünün aşırı artması vergi adaletini bozmuş, toplumun alt gelir grupları dolaylı vergilerin ağırlığının artması sonucu neredeyse vergi yükünün tümünü üstlenmek zorunda kalmışlardır. Bu durum gelir dağılımının bozulmasına etki eden nedenlerden biri olmuştur.

2.2.3. Ekonomideki Genel Verimsizlik Düzeyi

Kayıt dışı ekonominin oluşumunda, özellikle gelişmekte olan ekonomilerde ekonominin genel verimsizliği ve yaygın işsizlik önemli etkenlerdir.

Üretim sürecinde genel bir verimsizlik düzeyinin olması yükümlüyü, karı artırmaya yönelik olarak, maliyet unsurlarından tasarrufa yöneltir. Bazı firmalar çalışanların ücretlerini, düşük göstererek ya da hiç göstermeyerek maliyetlerde tasarrufa giderler.

Ayrıca sosyal amaçların gerçekleştirilmesine yönelik olarak 50 kişi ve fazlasını istihdam eden işverenlere özürlü, eski hükümlü veya terör mağduru çalıştırma yükümlülüğü getirilmiştir.

Bu yükümlülükler, çalıştırılan işçi sayısı ile ilişkilendirildiği için işverenler söz konusu yükümlülüklerden kurtulabilmek için çalıştırılan işçi sayısını resmi kayıtlarda 50 kişinin altında tutarak kayıt dışı istihdama yönelebilmektedirler. 

Ekonominin içinde bulunduğu genel verimsizlik düzeyinin sebep oldukları bu şekilde devam ederken nüfusun hızlı bir şekilde artmasına karşın yatırımların aynı hızla artırılamaması işsizliğin her geçen gün artmasına neden olmakta dolayısıyla birçok kişi işsiz kalmamak için kayıt dışında çalışmak zorunda kalmaktadır.

2.2.4. Devletin Ekonomiye Müdahalesi ve Ekonomik Yasaklar

            Her toplumda bazı mal ve hizmetler; kamu sağlığı ve güvenliğini tehdit etmesi, stratejik önemi, dini ve ahlaki veya ekonomik yönden sakıncalı olması nedenleriyle yasaklanır.

Uyuşturucu, silah kaçakçılığı şeklinde örnekleyebileceğimiz bu tür faaliyetler aşırı kar içermesi nedeniyle kayıt dışına zemin hazırlamaktadır.

            Öte yandan; devletin çeşitli sektörlere veya ekonominin tümünün işleyişine müdahale etmesi kayıt dışı ekonominin ortaya çıkışına etki eder. Mal piyasalarında oluşan karaborsa, emek piyasalarındaki denetimsiz istihdam ya da para piyasalarında görülen tefecilik, hep kamu müdahalesi sonucunda oluşan enformel sektörlerin örneklerini oluşturmaktadır.

2.3 Siyasal Nedenler

            Kamu harcamalarını vergi gelirleriyle karşılamakta zorlanan kamu idaresi, vergi gelirlerini artırmayı başaramamış, vergi kanunlarını uygulayamamış, vergi kaçağı artmış, bu nedenle kamu harcamalarını karşılamak için vergi kanunlarında sık sık değişiklikler yapmış, yeni vergi kanunları yürürlüğe konulmuş, vergi gelirleri ancak bu yolla artırılmak istenilmiştir.

Vergi sistemimizde özellikle 1980 sonrasında malî amaçların ekonomik amaçlara nazaran geri planda bırakılmasıyla çok sayıda istisna, muafiyet ve indirim hükümlerine yer verilmiş veya daha önce var olanların kapsamı genişletilmiştir. Vergi mükellefleri bu muafiyet ve istisna sınırlarını aşmamak için kazançlarının bir kısmını gizleyerek beyan etmemişler ve kayıt dışı ekonominin büyümesine sebep olmuşlardır.

            Siyasal nedenlerin diğer bir unsuru da ; vergi aflarıdır. Bazı mükellefler, ülkemizde vergi aflarının sık sık tekrarlanır olması nedeniyle vergi cezalarından ve vergi aslının bir bölümünden kurtulma düşüncesindedirler. Bu düşünce mükellefleri vergiden kaçınmaya sevk eder. Vergisini zamanında ödeyen mükellefler, vergisini ödemeyip cezalı duruma düşen fakat sonra da bu cezaları affedilen mükellefleri gördüklerinde gelecek vergilendirme dönemlerinde ödemeleri gereken vergiden kaçınma yollarını aramaktadırlar.

2.4. İdari Nedenler

            Kayıt dışı ekonominin oluşmasına neden olan idarî sorunları; bürokrasinin yoğunluğu, vergi idaresinin etkin olmayışı, denetimlerdeki yetersizlik unsurları açısından ele alacağız.

            Vergi idaresinin etkin bir yapıya kavuşturulamaması, vergi istihbarat birimlerinin yetersizliği, vergileme sürecinin her aşamasında vergi idaresi - mükellef ilişkilerinde kopukluk ve yetersizlik olması, vergi idaresinde personel ücretlerinin yetersizliği, personelin atama - yükselme ve değerlendirilmesinde objektif kriterlerin kullanılmaması, vergi idaresinin yeni teknoloji olanaklarından yeterince yararlanamaması ülkemizdeki vergi idaresinin mevcut sorunlarından bazılarıdır.

Kendi içindeki sorunlar nedeniyle etkin olarak çalışamayan vergi idaresi, üstüne düşen görevi tam anlamıyla yapamayınca kayıt dışına çıkış artar. Vergi idaresi; görevlerini vergilerin toplanmasının sonrasında olduğu kadar, vergi öncesi aşamada da yerine getirmelidir. Bilgisayar destekli yaygın ve yatay denetimli devamlı izleme ağının varlığı, salt vergi sonrası yapılan detaylı incelemelerden daha da önemlidir.

            Vergi denetiminin temel amacı; kişileri yasalara uygun hareket etmeye yöneltmektir. Vergi denetimi yasalara aykırı davranışla vergisini doğru ve zamanında ödemeyenler için ciddi bir risk oluşturur.

Doğru beyanı sağlayan kriter ise, bu riskin büyüklüğüdür. Yapılan araştırmalar; yüksek cezalar ve denetim olasılığının kaçakçılığı ve kayıt dışını engelleyeceğini ortaya koymuştur. Ancak cezalar, denetim ile desteklenmezse çok önemli bir etki oluşturmaz.

            Vergi bürokrasisinin yoğun olması ise, mükelleflerin bazı kazançlarını kayıt altında tutmamalarına neden olmaktadır. Bürokratik işlemlerin aşırı ve karmaşık olması kayıtlı ekonomide yeterince istihdam artışının sağlanamamasına dolayısıyla kayıt dışı faaliyetlerin artmasına neden olmaktadır.

            Son olarak; servet ve servet artışının sorgulanmayışını da bu başlık altında değerlendirebiliriz. Yabancı ülkelerin çoğunda mükelleflerin gayrimenkul, otomobil alımı, banka hesabındaki artış, edindiği menkul kıymetler vb. ile elde ettiği kazanç kıyaslandığında arada olumsuz fark varsa nedenleri sorulmakta ve açıklanamadığı takdirde cezalı vergileme yoluna gidilmektedir. Ülkemizde ise “Nereden Buldun? ” yasası yürürlükten kaldırılmıştır.

2.5. Ahlaki ve Sosyal Nedenler

            Hızlı nüfus artışı ve buna bağlı olarak kamu hizmetlerinin aynı ölçüde artmaması, yeni iş sahalarının açılamaması işsiz sayısını arttırmaktadır. İnsanları köyden kente göçe sevk eden bu olgu, kentlerin dengesini bozmakla beraber insanların da ahlaki değerlerinde sarsıntıya sebep olmaktadır. Şehirde yaşayan köylü nüfus, kentte aradığını bulamayınca kayıt dışı faaliyetlere girer ve yakalandığı zaman suçlarını haklı çıkarmak amacıyla kendisine kötü davranıldığını iddia eder. Bu bahaneleri destekleyen ahlaki değerler ve davranış biçimleri genel kabul görmeye başladığı zaman kayıt dışı faaliyetler genelleşmiş, failler toplumda kimliğini gizlemeden rahatlıkla gezebilir demektir.

            Ahlaki ve sosyal faktörlere mükellefin yaşı, eğitimi, cinsiyeti, medeni hali de eklenebilir. Yapılan araştırmalar; erkeklerin kadınlara; evli çiftlerin bekarlara; gençlerin yaşlılara oranla daha fazla kaçırma eğilimi gösterdiklerini ortaya koymaktadır.

Eğitim düzeyinin yüksek oluşu mükelleflerin, vergilerin ekonomik ve sosyal işlevleri konusundaki bilinçli tutum sergilemelerine, vergi kaçırma konusundaki eğilimlerinin daha düşük olmasına neden olur.

            Ayrıca; halk arasında toplanan vergilerin gerekli yerlere sarf edilmediği anlayışı da kayıt dışına çıkışta etkili olur.

1.    Kayıt Dışı Ekonominin Etkileri

            Kayıt dışı ekonominin etkileri olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayrılır. Her ne kadar olumlu etkileri bulunsa da sebep olduğu olumsuzluklar bakımından her geçen gün daha fazla tahribata yol açmakta ve önlenmesi güç hale gelmektedir.

3.1. Olumlu Etkileri

            Kayıt dışı ekonomi, ekonomik hayata ve birey refahına yaptığı katkılar açısından olumlu sonuçlar doğurur. Kayıt dışı ekonominin, yaygın olduğu sektörde fon birikimine ve istihdama katkı yaptığı ileri sürülür.

Kayıt içi olduğu durumda vergi olarak devlete aktarılacak olan fonlar, kayıt dışılık durumunda işletmelerde yatırım olarak kullanılabilir. Böylece, işletmelerin öz sermaye kalemi yükselir. Daha bol kaynağa kavuşan firmalar faaliyet alanlarını ve istihdamı yükselttikçe hem kendileri yararlanır, hem de dışsallık etkisi ile çevresel yarar sağlar ve ekonomiyi canlandırabilir.

            Bazı kişi ve gruplar, kayıt dışı ekonominin ekonomik dalgalanmalara ve tüketici taleplerine daha kısa zamanda uyum sağlaması açısından kayıtlı ekonomiden daha fazla yenilik yaptığını ve daha fazla girişimci meydana getirdiğini ve böylece olumlu katkısının bulunduğunu iddia eder.

            Ayrıca kayıt dışı ekonomi, vergiye tabi geliri azaltarak kullanılabilir geliri artırır. Bu durumda ekonomide kullanılmayan kapasite miktarı kadar marjinal tüketim eğilimine de bağlı olarak tüketim mallarına talep artar, dolayısıyla yatırım mallarına olan talep seviyesi yükselir ve sonuçta yatırımların artmasıyla milli gelir seviyesi yükselişe geçer. 

3.2. Olumsuz Etkileri

            Kayıt dışı ekonominin; sebep olduğu olumlu etkilere rağmen uzun dönemde tamir edilmesi güç sorunlar ortaya çıkaracağı açıktır. Bunlardan en önemlisi; devletin vergi gelirlerinin azalmasına neden olmasıdır. Kamu hizmetlerinin görülmesi için yeteri kadar kaynak bulamayan kamu kesimi ya borçlanarak ya para basarak gelir elde etme yoluna gider. İki yöntem de ekonomi genelinde sakıncalar doğurur. Devletin dolaylı vergileri artırarak gelir elde etmesi ise, vergi adaletini bozarak, gelir dağılımının bozulmasına neden olarak halkın rejime ve devlete duyduğu güveni sarsar.

            Kayıt dışında üretilen mal ve hizmetlere, vergi ödenmemesi nedeniyle daha düşük bedelle satılma imkanı verilerek dürüst vergi mükellefleri açısından haksız rekabet ortaya çıkmaktadır. Kayıt dışı ekonomi sebebiyle üretim kaynakları, vergilendirilmeyen sektörlere kayabilmektedir. Kaynak dağılımında etkinliğin sağlanamaması ve kaynakların verimli olarak kullanılamaması, ekonominin sağlıklı ve dengeli büyümesini de engellemektedir.

            Kayıt dışı ekonomi, istatistiksel verilerin doğru yansıtılamaması nedeniyle ekonomi politikalarının başarılı olmasını engellemektedir. İstatistiksel verilerin saptırılması sonucunda GSMH' dan başlayarak, bir dizi veri eksi ya da yanlış olarak hesaplara yansıtılmış olur. Ekonomik verilerin, milli istatistik içinde gerçeği yansıtmaması refahı olumsuz yönde etkilemekte ve birçok gösterge milli istatistiklere girmediği için ekonominin durumu hakkında yanlış bilgi vermekte ve bu verilere göre uygulanacak iktisadi ve malî politikalardan beklenen sonuçlar gerçekleşmemektedir.

            Kayıt dışı ekonominin toplumun manevi değerleri üzerinde de etkisi bulunmaktadır. Haksız ve kolay yoldan para kazanma düşüncesinin kabul görmesi, kişileri birtakım bilgileri (ikametgah vb.) saklamaya sevk eder. Bu durum kamu güvenliği, seçmen kütüklerinin oluşturulması, yargının etkin işlemesi, nüfus sayımı ve ekonomik anlam taşımayan diğer istatistiksel bilgilerin elde edilmesi açılarından da sakıncalar doğurmaktadır. 

Ayrıca yasa dışı faaliyetlerin yaygınlaşması; devlete duyulan güvenin sarsılmasına, bireylerin sorunlarını yasa dışı yollardan çözmelerine, mafya-rüşvet gibi birtakım olguların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

 

   

Eyvaz Özdemir

Project & Corporate Finance Profi

5ay

Çok güzel,  iyi analiz edilmiş bir çalışma olmuş. Tebrikler

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler