Kredicinin El Kitabı-22.Proje Finansmanı Örnek Uygulaması

Hep beraber bir küçük ölçekli imalat sanayi yatırımı inceleyelim. Varsayımlar aşağıdaki tabloda yatırımcı tarafından hazırlanmış, beraber bir göz atalım.

Varsayımlar, yatırımın iki sene süreceğini, yatırımın teknik çalışma (amortisman) süresinin yedi yıl olacağını, yani toplam 9 yıllık bir proje süresi olacağını, sabit kıymet yatırım tutarının 1.5 milyon dolar olacağını gösteriyor. Ayrıca ilk yıllık yatırımın % 100 özkaynaktan, ikinci yılın ise % 50 özkaynaktan karşılanacağını belirtiyor. Bu oldukça iyi. Öz kaynak yoğun bir yatırım, keşke karşımıza hep bu tür örnekler çıksa.

Yatırımın çalışmaya başlayacağı 3.yıl da (işletme döneminin 1.yılı) kapasitenin %80,4.yılda %90 ve devamında %100 olacağı belirtilmiş. Yatırımcı 5 yıl vadeli 615 bin dolar yılda bir ödemeli kredi talebi varsayımı yapmış, dolar faizi %12 den. Kriz dönemi talebi olsa gerek. İşletme döneminin 3.yılında kapasite kullanımı %100'e ulaştığında işletme giderlerinin 1 milyon dolar olacağı öngörülmüş. Bu giderlerinde 100 günde bir finanse edilmesi gerektiği yani işletme finansmanı döngüsünün (stok devir artı alacak eksi borç ödeme süresinin) 100 günde bir olacağı öngörülmüş. Yani yılda 3.3 kerede bir çevrildiği belirlenmiş. Son olarakta satış adetinin %100 kapasitede 150.000 adet olacağı ve tutarının adet başına 10 dolar olacağı belirlenmiş.

Umarım tüm bu varsayımlar objektif esaslara göre hazırlanmıştır. Esas risk burada malum. Ama bu konuyu geçiyoruz.

Şimdi ilk yapacağımız çalışma, sabit kıymetler ve ilgili amortisman tablosunu hazırlamak, neden? Çünkü bir, yatırımın teknik süresinin amortisman süresi ile uyumlu olup olmadığını yani yatırımın varsa minimum hurda değerini bulmamız gerekecek. İki, amortisman tutarını bilmemiz lazım ki, nakit akımında vergi matrahından düşelim ve doğru vergi çıktısı hesaplayalım.

Öncelikle şunu hatırlatalım, amortisman oranları güncel olmalı. Tabii bu tablodaki oranlar ilgili zaman oranları ve şu anda geçerli oranlar olmayabilir. Ayrıca yatırımda her kaleme amortisman ayrılması söz konusu değildir. Örneğimizde de bunu görebiliyoruz. Örneğimizde ki amortisman çalışmasına göre 1.5 milyon Dolarlık sabit kıymet yatırımına yılda 122.050 dolar amortisman ayrılacağı tespit edilmiş. Öncelikle vergi matrahını bu tutar kadar azaltacağımızı belirtelim. Ancak önceki bölümlerde izah ettiğimiz gibi, amortisman tutarı makinalarımızın eskimesi nedeniyle bir gider olmakla beraber, fiili olarak kimseye ödemediğimiz için vergi matrahından düşsekte, nakit akışını düşündüğümüzde cebimizde kaldığını, ödeme olarak gerçekleşmediğini unutmamamız lazım.

Şimdi ikinci çalışmamızı yani teknik fiili ömür ile hukuki ömrü karşılaştıralım ve bir asgari hurda değeri olup olmadığına bakalım. Ne demek istedik? Eğer bulduğumuz yıllık amortisman tutarına göre oluşacak amortisman süresi yatırımın teknik ömrü olan (mühendislerin ve makinacıların raporuna göre) 7 seneden daha uzun sürüyor ise, iş bu yedi sene içerisinde, yatırımımıza bütün hukuki amortismanı ayıramamış olacak ama makinalarımızın eskimesi nedeniyle yeni makina yatırımı yapmak zorunda kalacağız. Dolayısı ile proje finansmanında ayıramadığımız bu amortisman tutarının 7 yıl içinde ya hurda değerinden ya da satışlardan geri kazanılması gerekecek.

122.050 dolar yıllık ayrılan amortisman kac yılda yatırımı amorti eder. Amortisman oranlarının hızlandırılmış amortismana göre yapıldığını varsayalım. 1.500.000/122.050=12.29 yıl. Bizim proje teknik süremiz ne kadar idi,7. Yani 12.29-7=5.29yıl*122.050= 645.644 dolar kadar amortisman ayıramamış olacağız. İşte bu tutara yatırımın hurda değeri yada yatırımın elde çıkarma bedeli(residual value) adı verilmektedir. Gelir bölümünde bu konuya geri döneriz. Hurda bedeli mi yoksa satış fiyatımı düzenleyeceğiz bakarız. Bu tutarın sabit kıymet tutarları amortismanı kadar az olması gerektiği yönünde görüşlerde var, bu görüşlerede katılmamak el de değil çünkü sadece makinaları yenileyeceğiz binaları ve inşaatı değil ama yatırımcı mantığında buna bir seferlik iş gibi bakılması gerektiğini söyleyenlerde var. Yani süre sonunda ben herşeyi kazanmalıyım gerisi artı kalandır diye bakmakta mümkün.

Şimdi üçüncü olarak yapmamız gereken işletme sermayesi ihtiyacını bulmak. Bu husus çoğu zaman küçük ve orta ölçekli işletmelerin yatırım çalışmalarında göz ardı edilmekte sonra tekrar kredi talebi yapılmaktadır. Yatırımı bitirdik ama yatırımı çalıştırmak için işletme sermayesi finansmanı ihtiyacımız var derler. Bu tutarında baştan hesaplanması ve projenin içine dahil edilmesi çok önemlidir.

Bu tablo yatırım çalışmaya başladığında her yıl ne kadar işletme gideri yapacağımızı gösteriyor. İşletme giderlerini 100 gün kadar finanse etmemiz gerekiyordu. Yani yıllık işletme giderlerinin 3.3 de biri kadar işletme sermayesi gerekecek. Örneğin 1. yılın ihtiyacı 242.424 dolar çıkmış, ilk yıl en az bu kadar işletme sermayesi konulması gerekecek. İkinci yılda ihtiyaç 272.727 dolar. Bunun 242 binini ilk yıl koymuştuk aradaki yaklaşık 30 bin doları ikinci yıl ilave koymamız gerekecek.3. yılda da aynı şekilde yapılan hesaba göre bir 31 bin dolar daha gerekecek. Yani üç yılda toplamda 303 bin dolar işletme sermayesine ulaşmamız gerekecek.

Bu tutar işletmeye iki şekilde konulabilir. Ya her yıl ilgili tutarı 3 yılda içeriye koymak ya da 7 yılın ihtiyacının ortalamasını birinci yıldan toptan tabii bloke hesapta bekleterek ihtiyaç oldukça işletmeye kullandırmak üzere hazır etmek. Ben şahsen ikinci yöntemden yanayım. Ama milyar dolarlık projelerde bu paranın özellikle ortaklara düşen kısmının bazen baştan hazır edilmesi zor olabilir. Ama projede o kadar riskli olur . Ya gerekli tutarı getiremezler ise, mesela 3.yılda. Eğer yedi yılın ortalama ihtiyacı baştan konulacaksa bunu biz ortalama ihtiyaç hesabından dolayı 290.043 dolar olarak buluyoruz. Paranın zaman değeri nedeniyle erken konacak tutarın kar beklentisi nedeniyle bu böyle az çıkıyor ama bloke hesapta tutacak işletmeye zamanı geldiğinde kullandıracak ama proje riske girmesin diye baştan hazır edelim diye karar verildiyse, o zaman ortalama değil gerekli tutarı yani 303 bin doları esas almak gerekir.

Şimdi, yatırımın işletme sermayesinide hesapladığımıza göre, sıra geldi yatırım tutarı ve sermaye yapısını oluşturmaya.

Birinci yılda sadece sabit sermaye yatırımı söz konusu ve tamamı öz kaynaktan finanse ediliyor dolayısı ile herhangi bir dış finansman ihtiyacı yok. İkinci yılda ise 940 bin dolar sabit sermaye yatırımı söz konusu bir de tabii burada ortalama olarak alınmış 290 bin dolar civarı işletme sermayesi gerekiyor dolayısı ile toplam yatırım tutarı 1.230.000 dolar olacak. Tüm yatırım tutarı ise bu durumda sadece 1.5 milyon dolar değil işletme sermayesi yatırımı ile beraber 1.790.000 dolar olmuş durumda. İkinci yıldaki yatırım toplamının yarısı dış kaynak yarısı öz kaynak idi. Bu durumda işletme ikinci yılda 615 bin dolar dış finansman kullanması gerekecek. Bu tutarın kullandırımı işletme önce kendi sermayesini tüketecek sonra 615 bin doları kullanacak şeklinde olmalıdır. Toplam öz kaynak dış kaynak oranı nedir bu yatırımın dersek, 1.175.000/1.790.000= 0,66 öz ve dolayısı ile 0,34 dış kaynak şeklinde bir yapı karşımıza çıkıyor, oldukça sermaye yoğun bir yatırım.

Kredi tutarının yılda bir geri ödeneceği varsayılmış. Umarım bankalar bu konuda mutabık kalırlar. Deyin ki kaldılar, bizim taksitleri iki kısıma ayırmamız lazım, çünkü taksitler ana para ve faiz toplamından oluşuyor. Faiz, kar zarar tablosunu yani vergi matrahını etkileyecek, ana para ise nakit akışını ve bilançoyu. O yüzden her zaman bu çalışma yapılırken kredi ana para ve faizini ayrı ayrı elimizin altında bulundurmamızda yarar var.

Şimdi gelirler tablosunu kurmamız gerekiyor. Varsayımımız neydi işletme döneminin 3. yılında(ya da projenin 5.) %100 kapasitede 150 bin adet mal satacak idik, satış fiyatıda adeti 10 dolar idi. Tablomuz şöyle oluşuyor.

Burada yatırımın dokuz yılın sonunda 656 bin dolar hurda değeri çıkaracağı varsayılmış. Siz yatırım kalemlerine bakarak bu konuda tekrar düşünürsünüz. Eğer bu olmayacağı var sayılsa idi 656 bin dolarlık hurda değerini 7 yıla satış fiyatına yedirmemiz gerekecekti. Nasıl bulacağız, 7 yılda 1.005.000 adet mal satıyor varsayıyoruz. 645.650 doları/1.005.000 adete böleceğiz, adet başına 0.64 dolar değer çıkıyor yani satış fiyatı 10 dolar değil 10.64 dolar olması gerekiyor. Kuruşların pazarlık konusu olduğu günümüzde hiç de kolay yansıtılacak bir tutar gibi durmuyor, isterseniz bir satışçıya sorun değeri 10 dolar olan bir mala 64 cent zam yapmak kolay mı zor mu diye? Özellikle de mesela bu bir tekstil ürünü ise.

Şimdi geldik yatırımcı açısından son tabloya, kredi veren açısından ise belki son belki sondan bir önceki tabloya. Kar zarar ve nakit akım tablosu. Bütün rakamlar elimizde, sadece yerine yerleştireceğiz.

Öncelikle durumu kreditör açısından ele alalım. Bu varsayımların ışığı altında banka verdiği krediyi beş yılda rahatlıkla geri alıyor. Bunu genel olarak kullandığımız iki orandan da anlıyoruz. Birincisi, Faiz karşılama oranı, birin oldukça üzerinde dolayısı ile endişeye yer yok. Borç servisi karşılama oranıda birin oldukça üzerinde, dolayısı ile sorunsuz gözüküyor. Tabii proje finansmanlarında aslında banka ödemelerinden sonra kalan paranın örneğin işletme döneminin birinci yılında ana para ödemesi sonrası 188.558 dolar fazla para kalmış, bunun 66-34 oranında yatırımcı ile banka arasında paylaşılması gerekir. Dolayısı ile kredinin geri ödemesinde beş yıl beklemeye gerek kalmaz. Diğer takip eden yıllardaki fazla nakitide aynı şeklide dağıtmak gerekir. Dolayısı ile kredi en geç üç yılda ödenir gibi duruyor. Hatırlatalım kredicilikte esas paranın hızlı çevrilmesindedir. Ancak banakalarımız daha fazla faiz almak için aynı yerde kalmaya yani rahatlarını bozmamaya çalışırlar. Halbuki başka yerlerde başka sağlam fırsatlar aramak bankalarımızın işi olmalıdır.

Şimdi bir de bankacılarımız açısından bilanço üzerinden olaya bakalım.

Görüldüğü üzere, Cari Oran oldukça iyi, yok böyle oran derler ya onun gibi bir oran. Borç Sermaye oranıda giderek azalıyor. Dolayısı ile içimiz rahat.Borçlar azalıyor, biriken karlar sayesinde sermaye çoğalıyor.

Şimdi olaya yatırımcı açısından bakalım. Krediler nasıl olsa ödeniyor. Yatırımcı bu işe ne yatırdı ne kazandı? Yatırımcının yatırdığı para 1.175.022 dolar. Nakit akışına göre ise 9 yılın sonunda elinde biriken para ise 2.609.553 dolar. Dokuz yılda aradaki fark 1.434.531 dolar. Yüz de yüzden fazla bir getiri. Tabii burada neyi hatırlamamız gerekecek? Paranın zaman değerini. Yani dokuz yılın,sekiz ve yedi yılın sonunda kazanılan dolarların bugünkü değerleri farklı. Dolayısı ile nakit akışının İç Verim Oranı ve Net Bugünkü Değerlerini hesaplamakta yarar var. Oda şöyle çıkıyor.

Yatırımcı dolar bazında %8 minimum getiri öngörmüş. Nakit akışını buna göre ıskonto etmiş. İkinci kolon kredi ana para ödemeleri sonrası net nakit akımına ait rakamlar. %8 ile ıskonto edilmiş 9 yılın net bugünkü değeri 464.107 dolar çıkıyor. NBD yaklaşımına göre yatırımın kabul edilmesi için 0 dan büyük bir değerin çıkması gerekiyordu. Burada ki 464.107 doları şöylede söyleyebiliriz. Tüm yatırım (1.175.022) geri ödendikten sonra üste bugünkü değerlerle 464.107 dolar daha kalıyor. Bunu bir diğer deyişle şöylede söyleyebiliriz, bu sabah bir yatırım yaptım 1.175.022 dolar, akşama hem bu tutarı hemde ekstra 464 bin doları aldım. Nasıl güzel değil mi? Günlük getirisi %39. Ama bu bir sefere mahsus bunu yıla ibla edemeyiz çünkü yıllık bir olay değil. Şu anki durum. Bu durumdan başka olmasıda yani tekrarlamasıda söz konusu değil.

İç Verim (karlılık) oranı nedir peki yatırımın? Bu da hesaplamaya göre(IRR) %16 çıkmış. Yani yatırımın dolar bazında yıllık getiri %16 olmuş. Oldukça iyi, süper yapılası bir proje gibi duruyor. Şimdi sıkı durun, bu proje battı desem inanırmısınız. Evet maalesef battı, hemde neden, sadece satış fiyatından. Proje ilk yılın haricinde hiç bir zaman 10 dolardan satış yapamadı. İşte uğraş dur, sonunda bir varsayımın olmamasında iş gitsin. Bu kadar da kolay maalesef.

Bir sonraki çalışmamız, özet hızlı bir rating(derecelendirme) çalışması olacak olup, son söz yazarak Kredicinin El Kitabı çalışmasını bitirmiş olacağız.


Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler