MÜSLÜMAN TOPLUMLAR VE GELECEKLERİ
MÜSLÜMAN TOPLUMLAR VE GELECEKLERİ
Müslüman olarak dünyada hangi ülkede yaşamak isterdiniz? Dünyadaki 200 den fazla devletten 57 si Müslüman. Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Bahreyn, Bangladeş, Benin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Brunei Darüsselam, BurkinaFaso, Cezayir, Cibuti, Çad, Endonezya, Fas, Fildişi Sahili, Filistin, Gabon, Gambiya, Gine, Gine Bissau, Guyana, Irak, İran, Kamerun, Katar, Kazakistan, Kırgızistan, Komorlar, Kuveyt, Libya, Lübnan, Maldivler, Malezya, Mali, Mısır, Moritanya, Mozambik, Nijer, Nijerya, Özbekistan, Pakistan, Senegal, Sierra Leone, Somali, Sudan, Surinam, Suriye*, Suudi Arabistan, Tacikistan, Togo, Tunus, Türkiye, Türkmenistan, Uganda, Umman, Ürdün ve Yemen. Hangi ülkeyi tercih ettiniz? Peki 10 milyar dolarınız var ve yatırım yapmak istiyorsunuz. Ekonomisi istikrarlı, yönetimleri adil, mahkemeleri tarafsız ve hızlı karar veren, yolsuzluğu, iç çatışması olmayan hangi ülkede yatırım yapmak istersiniz? Yirmi yıl sonra bu ülkelerden hangisi Almanya yahut Japonya seviyesine gelebilir? Dudak büktünüz, değil mi?
Dünyada 2 milyara yaklaşan Müslüman toplumlardan , örnek olabilecek tek bir toplum olmadığı gibi, gelecek vaat eden bir toplum da yok. Bu durumun nedenlerini merak edip çözüm arayışında olan Müslüman düşünür yahut din adamları bu toplumların içinden az da olsa çıkmıştır. Ancak bu kişiler; zındık, kafir, mezhepsiz, dinsiz, hain, işbirlikçi, fitneci ve satılmış gibi damgalarla damgalanıp toplum dışına atılmıştır. Esasen bu sorun; bu yüzyılın değil bütün İslam tarihinin sorunudur. Bu sorunun kaynağına inmeden doğru çözümler bulmak mümkün olmadığı gibi Müslüman toplumları düşmüş oldukları bu bataklıktan çıkarmak da imkansızdır. Temel sorunlar:
1. Akıl ve düşünce düşmanlığı : İslam toplumları tarih boyunca serbest düşünceye ve akla düşmanlık beslemişlerdir. Aklın olduğu yerde iman olmayacağı temel düşüncesi; akla ve düşünceye düşmanlığın temel nedeni olmuştur. Fakat Müslümanların temel inanç kitabı olan Kuran yüzlerce ayette “ akletmez misiniz?; “ düşünmez misiniz? Şeklinde akletmeyi ve düşünmeye emrettiği gibi akılsız insanların Müslüman olması da dinen mümkün değildir.
2. Eğitime önem vermemek ve eğitimden sadece dini eğitimi anlamak: Tarih boyunca gerek İslam gerek diğer toplumların kurdukları devletlere baktığınızda, Eğitimde, teknolojide, hukukta ve felsefede ilerlemiş toplumların ayakta kaldıklarını diğerlerinin tarih içerisinde yok olup gittiklerini görürsünüz. “Oku” emriyle başlayan Kuran ayetlerinin takipçileri, garip bir şekilde eğitime önem vermedikleri gibi düşmanlık göstermişlerdir. Dünyanın geldiği bu günkü düzeyde, okuma yazma bilmek yahut okul sayısı eğitim değildir. O toplumda yazılan ve okunan kitap sayısı, buluş sayısı, başka dillere çevrilen kitap sayısı ve dünyayı etkileyen akademik kadro sayısı, o toplumun eğitim seviyesini göstermektedir.
3. Otoriter yönetimlerin ve yolsuzluğun sürekliliği: İslam toplumları şeffaflıktan tarih boyunca hep kaçınmıştır. İdareler; halkı yönetimleri ile ilgili bilgilendirmezler yahut gerçek dışı bilgi verirler. İdare ve idareciler kutsaldır sorgulanamaz. Din; idarecilere itaati emreder. Sadakat, liyakattan üstündür düşüncesi İslam toplumlarını, çıkamamak üzere yolsuzluğun bataklığına saplamıştır. İslam toplumlarında teorik olarak dahi yolsuzluğu önlemek mümkün değildir; çünkü toplum yüzlerce yıldır yolsuzluk ortamı havasını teneffüs etmiş ve bu duruma alışmıştır. Denetim ve hesap verme alışkanlığı İslam toplumlarında yoktur. Çünkü idareciler; halka değil Allah’a hesap verecektir. Halkın da hesap sorma yahut denetleme gibi bir alışkanlığı yoktur, zaten ilk yolsuzluğu yapanın; denetleyen yahut hesap soran kişinin olacağı konusunda her kesin ortak inancı vardır.
LinkedIn tarafından öneriliyor
4. Kendini alim sanan cahillerin çokluğu: İslam toplumlarında gerek din adamları sınıfı gerekse sosyal ve fen bilimleri eğitmen sınıfı kendilerini asla geliştirip değiştirmezler. Her konuda ahkam keserler ancak uzmanlık alanları dahil hiçbir konuda gerçek bir bilgiye sahip değildirler. Araştırma kültürü olmadığından şarlatanlığı yahut çok konuşmayı bilgililik kabul ederler. Temel kitapları Kuran’ı onlarca defa hatim ederler, ancak Kuran ayetlerinin neden bahsettiğini bilmez ve merak da etmezler. Birisi Kuran ayetlerini açıklayacak olsa rahatsız olurlar. Tılsımlı, anlaşılmaz bir Kuran onlar için çok daha ideal bir kitaptır.
5. Ezbercilik : İslam toplumları dini konular dahil her konuda ezbercidirler. İbadet ederler ancak ibadet esnasında ne söylediklerini bilmezler. Arapça ezberlerini ibadet sanırlar. Okullarında bütün eğitim sistemi, ezber üzerine kurulmuştur çünkü düşünmek zorlarına gider. Bu yüzden toplumun her alanında katı bir ezbercilik hakimdir. Ezberleri değiştirmeye kalktığınızda büyük bir isyanla karşılaşırsınız. Ezber; aklın ve düşüncenin aksidir. İslam toplumlarında düşünmek, ezberlemekten daha zor ve tehlikeli bir davranıştır. Dünyanın diğer toplumları ile ilgili hiçbir inceleme ve araştırma yapmazlar. Kendi ezberleri doğru , dünyadaki diğer bütün toplumlar yanlıştır.
6. Korku hakimiyeti: Ölünce cennete gideceğine inanan Müslümanlar; garip bir şekilde ölümden çok korkarlar. Bu yüzden de zalimlerle ve kötülüklerle mücadele etmezler. Sadece Allah’a dua edip, zalimleri cezalandırmasını isterler. Ölümden çok korktukları için hiçbir zaman özgürlüklerini de elde edemezler. Ölüm korkusu diğer korkuları da tetikler ve her şeyden korkar hale gelirler. Korkudan şikayetlerini sesli dahi dile getiremezler, gizli gizli Allah’a şikayette bulunurlar.
7. Çıkarcılık ve güçsüzü ezme alışkanlığı: Yarınından endişe eden İslam toplumları, fırsatı eline geçirdiklerinde kendi çıkarı için her türlü yanlış işi yapar. Sürekli ezildiği için kendinden güçsüzlerini ezmeyi bir başarı sanır. Maddi varlıkları sürekli çok kısıtlı olduğundan, ellerine imkan geçtiğinde ne yapacaklarını şaşırıp çoğunluğu yanlış yollara sapar.
8. Sorgulayamama : Kendilerini ve toplumlarını sorgulayabilen toplumlar, sürekli gelişir ve dünya toplumlarının öncüsü olurlar. İslam toplumlarında sorgulama yasak ve günahtır. Aklınıza yatmasa da hiçbir konuda sorgulama yapamazsınız. Sorgulama yapamayan toplumlar zamanla, yanlışla yaşamaya alışır ve bu alışkanlık gelişmeyi durdurur. Toplum; kendisine iletilen bilginin doğruluğunu da sorgulayamadığından düşman güçlerin yanlış bilgilendirmelerinin kurbanları haline gelirler ve ülkelerinde sürekli kaos ve iç çatışma yaşarlar.
Müslüman toplumlar; yukarda belirtilen zaaflarını gidermeden geleceklerinin aydınlık olması doğal kurallara aykırıdır. Tüm geri kalmış toplumlar; kendilerini işe yaramaz bulup , mucize ve kurtarıcı beklentisi içine girerler. Müslüman toplumlarında da mucize ve kurtarıcı beklentisi hiç son bulmamıştır ve böyle devam ederse son bulmayacaktır da.