SÜRDÜRÜLEBİLİR bir dünya için CESUR adımlar atma zamanı geldi!
Bilim dünyasının tamamı tartışmasız aynı görüşte, malesef dünyamız çok büyük bir Karbon krizi ile karşı karşıya. Özellikle 1950 lerden bugüne tüm dünyada refah düzeyi ve GDP nin artmasında teknolojı çok önemli rol oynadı. Ancak hayatımızı kolaylaştıran bir çok yenilik ve refah daha fazla enerji ihtiyacı ortaya çıkardı. Artan enerji ihtiyacı doğru orantıda karbon salınımı yarattı. Atmosfere, doğanın yenileyebileceğinden çok daha fazla, trilyonlarca metrik ton sera gazı yani karbon saldık son yüzyılda. Yeni fabrikalar, yaşama alanları için doğayı da acımasızca yok ettiğimiz düşünüldüğünde problemin boyutu çok daha fazla büyüdü. Artık her yıl atmosfere 50 milyar ton daha fazla sera gazı pompalıyoruz. Iste bu bizim yarattığımız atmosferdeki carbon battaniyesi gezegenimizi her geçen yıl ısıtıyor ve iklimi değiştiriyor. Bu geçici bir problem değil, atmosfere verilen karbonun yok olması binlerce yıl alıyor. Artık kritik noktaya geliyoruz. Acil olarak tüm dünyada önlemler almazsak sonuçları geri döndüremeyeceğimiz felaketler olacak.
İnsanlığın gelişimi tüm hızı ile devam edecek, refahı artacak. Bize daha fazla sürüdürülebilir enerji kanakları gerekecek. Daha fazla enerji tüketeceğiz. Ancak bu gelişmelerin karbon salınımı ile olan ilişkisini kesme zamanı geldi.
Peki ne yapmalıyız? İlk yapmamız gereken ürettiğimiz karbon salınımının matematiğini anlamak ve azaltmak. Bilim adamları carbon salınımını 3 farklı kategoriye ayırıyorlar.
1. Direct Karbon Salınımı: Kendi aktivitelerimizin yarattığı karbon salınımı. Arabalarımızdan çıkan egzos, evimizdeki yaktığımız şöminenin, kullandığımız aletlerin, yaktığımız ateşin yarattığı karbon salınımı.
2. İndirect Karbon Salınımı: Kullandığımız enerjinin üretiminden doğan. Evlerimizi binalarımıza aydınlatan elektrik ve ısıtan gazlı sistemlerin yarattığı karbon salınımı.
3. İndirect Değer Zincirinin Karbon Salınımı: Yediğimiz gıdaların ve satın aldığımız ürünlerin üretim ve değer zincirinden doğan karbon salınımı. Bu kategorideki aktivitelerin yarattığı karbon salınımını hesaplarken tüm değer zincirindeki adımların ürettiği karbon salınımı göz önüne alınmalı. Ham maddenin üretilmesinden, taşınmasına, şirket çalışanlarının seyahatlerinden, ürünün satılabilir hale gelmesine kadar geçen tüm adımlarda yaratılan karbon salınımı.
İlk Adım!
Bu kategorileri ve arkasındaki hesaplamayı anlamak çok önemli. Eğer yaşadığımız dünyayı kurtarmak, iklim değişikliklerini durdurmak istiyorsak bu 3 kategorinin ürettiği karbon salınımını ilk adımda Karbon Negatif yapmamız gerekiyor. Yani tüm dünyada ürettiğimiz karbon salınımından daha fazlasının yok edilmesini sağlamak ilk adım. Bunu yapmak için ürettimiz karbon miktarını ciddi azaltıcı önlemler almamız ama atmosfere yaydığımız karbon salınımını doğal ve sunni yöntemlerle emip yok etmemiz gerekiyor. Bunun için yeni karbon yok edici teknolojilerede yatırım yapmamız gerekiyor. İşte bu yüzden Microsoft 2030 yılında Karbon Negative olacağını açıkladı. Bunu yapmak için şirket olarak tüm dünyada ürettiğimiz karbon salınımını yarıya indireceğimize ve yaydığımızdan daha fazla karbon salınımını yok edeceğimize söz verdik.
Sonraki Ama Çok Önemli Adım!
Karbon Negatif olmak yeterli değil. Hem şirketler olarak hemde kişiler olarak, son yüzyılda atmosfere verdiğimiz karbon salınımını emip yok etmemiz gerekiyor. Bu hedefle Microsoft olarak 2050 yılında, 1975 yılından 2050 ye kadar atmosfere verdiğimiz direct veya indirect karbon salınımının tamamını yok edeceğimize söz veriyoruz.
Bir sonraki yazılarımda Sürdürülebilirlik konusunun farklı parçalarını detaylı bir şekilde ele almaya çalışacağım.
Çocuklarımıza gururla miras bırakacağımız temiz bir gelecek istiyorsak; Yaşadığımız evde, mahallede, ülkede, dünyada ve çalıştığımız şirketlerde karbon salınımını yok edecek cesur adımlar atmalıyız.
Onur Koç, Microsoft Türkiye CTO ve Yazar
Clinical Psychologist | Self Made Human
4y👏👏👏