Z Kuşağı Gerçekten Çalışmaktan Nefret mi Ediyor?
Merhaba! İkinci sayımızla buradayız. Hayatın hızla aktığı, bizim de amacımızın o akıntıyı uzaktan seyretmek değil, direkt içine atlamak olduğunu kendimize bir kez daha hatırlatmamız gerekti.
Bu hafta hayatımızda bazı değişiklikler oldu: Enes Döke işten ayrıldı, Beyza Teke uzunca zamandır yapmak isteyip ertelediği şeylere başladı… Sonuç olarak bizim için challenging bir haftaydı 🙂 Tüm bunların üzerine, tam da bazı yaralara basarcasına “Sessiz İstifa” konuşalım istedik. Düşüncelerini bizimle paylaşan Onur Kemal Koç ’a teşekkürlerimizle!
Ayrıca, geçtiğimiz haftadan bu yana 1400 aboneye ulaştık, desteğiniz için teşekkür ederiz! Henüz abone değilseniz LinkedIn veya Substack üzerinden abone olabilirsiniz.
Her sayımıza, AI tarafından üretilmiş bir görselin eşlik etmesini istiyoruz. Bu sayımızda aşağıdaki görsel bizimle birlikte. Yaratıcı promptlarınız varsa bizimle paylaşabilirsiniz!
Sessiz İstifa Dosyası
Son üç yıldır hayatımızı ona göre şekillendirmemiz gereken bir şeyle, pandemiyle birlikte yaşıyoruz. Hayatımızı çokça sorguladığımız, neler yaptığımızı gözden geçirmek için bolca vaktimizin olduğu bir dönemden geçtik ve belki de hâlâ geçiyoruz.
Birçok insan için bu sorgulamalar, iş hayatında sessiz istifayı da beraberinde getirdi. Milyonlarca insan daha iyi fırsatlar kollamak, daha iyi bir amaca hizmet eden işlerde çalışmak ya da iş-yaşam dengesini sağlamak gibi nedenlerle işini bıraktı. Bazıları için ise sessiz istifa formuna büründü. Bu sayımızda sessiz istifa nedir, nasıl tanımlanır gibi çeşitli konulardan bahsetmeye çalışacağız.
“Sessiz İstifa”yı Tanıyalım
Şimdi, “Sessiz İstifa”nın tanımı neymiş ona bir bakalım. Quiet quitting, slackers ve gizli işsizlik gibi çeşitli şekil ve kapsamlarda kullanılan kavramın tanımını Onur Kemal Koç , “çalışanın işinde tam verim göstermeden mesai doldurduğu, sadece görev tanımı içinde zorunlu olduğu işleri yapıp ekstra hiçbir gelişim ve katkı sağlamaması durumu” olarak yapıyor.
Özellikle bir TikTok videosu ile çok daha fazla yayılması ile birlikte; son zamanlarda önce pratikte, sonrasında ise teoride hayatımıza giren bu trend kavramın etkileri devam ediyor.
Neden, Neden, Neden?
Sessiz istifaların artışını incelediğimiz zaman yüzlerce nedenle karşılaşıyoruz. Bunları Onur Kemal Koç ile 3 ana başlıkta toplamaya çalıştık.
1- Hayat Pahalılığı: Özellikle Türkiye’de çok daha yoğun hissettiğimiz ama aslında dünya genelinde de bir sorun olan alım gücünün düşmesi, enflasyonun yükselmesi günlük giderlerin artması, maaş dengesizliği ve asgari ücret çevresinde şekillenen maaşlar.
2- İş Hayatındaki Değişimler: Giriş seviyesinde maaşların birbirine yakın olması, tecrübe faktörü ile açılan maaş farkının kapanması, beyaz yakalı sendikalaşmasının düşüklüğü, artık işe yaramayan geleneksel İK yöntemlerinin yetersiz kalması, yetenek savaşları ve iş dünyasını dönüştürmek için mücadele eden genç yetenekler…
3- Sosyal Hayat: Pandeminin getirdiği iş-yaşam dengesi farkındalığı, aile kavramı ve bireyselliğe olan önemin artması, şirketlerin çalışan memnuniyeti ve etkileşim süreçlerine olan ilgisizliği, iş dışında yapılacak aktivitelerin her gün artması, esnek çalışma talebi ve remote çalışmanın iş olanaklarını artırması.
Tüm bunlara ek olarak torpil, kayırmacılık ve adaletsizliklerdeki artış da en büyük nedenler arasında yer alıyor. İnsanlar çalışarak bir yerlere gelebileceklerinin, terfi alacaklarının ya da ödüllendirileceklerinin umudunu kaybediyor.
Birkaç Rakam
Sessiz istifa konusunda birçok platform tarafından yapılmış çeşitli çalışmalar mevcut.
Ekip Arkadaşlarımızın Sessizce İstifa Edip Etmediğini Nasıl Anlarız?
Performans ve motivasyon düşüklüğü, sessiz istifanın ayak seslerini duyurmaya başlıyor. Çeşitli nedenlerden dolayı insanlar çalıştıkları takıma ve yaptıkları işe yabancılaşıp zamanla daha da uzak hissetmeye başlayabiliyor.
Çeşitli konularda yaşanan anlaşmazlıklar, iş dışında konuşulan konulardan özellikle kaçınma, toplantılara katılım sağlansa da orada fikir belirtmeme, verilen bazı görevleri erteleme ve benzeri durumlar ise sessiz istifanın kapıya çoktan dayanmış olduğunu gösteriyor.
Yavaş yavaş, sessizce ufuktan uzaklaşan gemiler gibi çalışanlar ve iş arkadaşlarımız işinden uzaklaşabilir, kendinizi genç yeteneklerin arkalarından el sallarken bulabilirsiniz.
İş-Yaşam Dengesi vs. Sessiz İstifa
İş-yaşam dengesi ile sessiz istifayı karıştırmamak gerektiğinin altını Onur Kemal Koç da çiziyor. Bir kişi sadece özel yaşamı ve işinin sınırlarını çiziyor diye o kişi sessiz istifa sürecindedir diyemeyiz.
Şunu da kabul etmeliyiz, evet, bir insan, bizler, çalışanlar aldığı ücretten fazla iş yapmak zorunda değil, değiliz. Sistemde öyle bir yargı yaratılmış ki, çalışanlar sorumlu olduklarından daha fazla çalışmadıkları zaman suçlu veya yetersiz hissediyor ya da hissettiriliyor. (bknz: hustle culture)
Tembellik, iş-yaşam dengesini sağlamak ve sessiz istifa birbirlerinden farklı ve ayrı kavramlardır, aynı kefeye koymamak gerekir.
Sessiz İstifa Krizi Nasıl Çözülebilir?
Sessiz istifa, işyerinde yetersiz ve ilgisiz yönetimin en büyük belirtilerinden birisi olarak görülebilir. Bu noktada önce yönetim ve yöneticilerin davranışlarında, çalışma tarzlarında ve takım arkadaşları arasındaki iletişimde iyileştirmelere gitmek önemli.
Hibrit ya da remote çalışma düzenleri, yöneticilerin de yeni yetkinliklere sahip olmaları gerekliliğini beraberinde getiriyor. Birçok çalışanı yakından tanımak ve onların istek/ihtiyaçlarına göre hareket etmek, hatta haftada birkaç takım üyesine 15-30 dakika ayırıp sohbet etmek bu noktada çokça fayda sağlayabilir.
Evet, insan zaman zaman hayattaki sorunlar veya çeşitli nedenlerden dolayı yaptığı işten uzaklaşabiliyor. Bence, bu kavram kısa süreli bir alienation olarak da tanımlanabilir. Ne yaptığını, neden yaptığını, nasıl bir sonuç elde edeceğini sorgulamak bazen içinden çıkılamaz bir noktaya gelebiliyor. Böyle bir durumda sorulan “nasılsın, her şey yolunda mı?” sorusu bile çalışanlar için inanın ki çok şey fark ettiriyor. - Beyza Teke
Bir Sonraki Adımınız Sessiz İstifa mı?
Onur Kemal Koç’a göre, bir işte, yaşam dengemizi ve psikolojimizi gözeterek, maksimum verimi sağlamak, sürekli okuyup araştırarak kendimizi geliştirmeye devam edebilmek önemli. Kişisel markamıza bir zarar gelmemesi ve bundan ilerleyen süreçlerde negatif etkilenmemek için kendimizi bu durumdan korumalıyız.
LinkedIn tarafından öneriliyor
“Bir şirkette mutsuzsanız, başka şirketler arayın, başka tecrübeler arayın. Ararken de son ana kadar ne yapabilirim diye kafa yorun ve elinizden geleni yapın.Kafanızı dağıtıp, pasiflik moduna geçmek size zarar verir.” - Onur Kemal Koç
“Sessizce istifa etmeyin, sesli istifa edin. Bazı şirketlerde gerçekten çıkış yolu yok, şirketi ve patronu değiştiremezsiniz. İpi kendi elinize alın, sonrasında yolunuzu bulursunuz.” - Ata Özdemirci
“İlham veren amaçların eksikliği, sessiz istifalarımızın en büyük nedeni. Şirketler kârı maksimize etmeyi asıl amaç olarak önümüze sunmaya devam ederse, bu dalga çok daha fazla yayılacaktır. ‘Anlamlı’ iş arayışı, ‘iyi’ bir amaca hizmet ediyor olmak artık Gen Z için çok daha önemli görünüyor.” - Enes Döke
Şöyle bir durumun olduğunu unutmamak da gerekir; şu anki ekonomik koşullarda birçoğumuz iş bulabildiği için kendini şanslı hissederken, sessiz istifa yerine direkt istifayı savunmak gerçeklere gözümüzü yummak olur. Bu gerçekleri göz ardı etmediğimizi, gelecek kaygısı ve stres arasında savrulan bizleri de unutmadığımızı belirtmek isteriz. - Beyza Teke
Bizim Duyduklarımız, Sizin Duymanızı İstediklerimiz
Bi' İçerik Bi' İçerik
Bu hafta Seray Öztürk Yaşar ’dan Stresslaxing ve Dinlenmeyi Öğrenmek isimli mini podcast’imsi içeriği dinledik, Murat Gümrükçü ’den ilaç firmalarının işe alım maceralarını anlattığı, satış pozisyonları özelinde çeşitli mülakat taktikleri verdiği makalesini okuduk, Murat Ülker ’den başarısızlık hikayeleri konuşmasını izledik.
Öne Çıkan İş İlanları
Zone Out
Geçtiğimiz haftalarda sinemada Cem Kaya imzalı Aşk, Mark ve Ölüm belgeselini izleme şansı bulmuştuk. Bizi ilk dakikalardan kucaklamayı başaran belgesel, müzik seçimleri ve çeşitli ışık oyunlarıyla adeta bir görsel şölen, Almanya’da bir gece kulübünün havasını, sokakta içilen biranın tadını ve Köln trenindeki gurbetçilerin yalnızlığını çokça hissettirdi.
Belgesel süresince Muhabbet, Cem Karaca, Killa Hakan gibi isimlerin karşımıza çıkması beni çok keyiflendirmişti. Bilmediğimiz hikayeleri tanıdık isimlerden dinlemek, tanıklık etmediğimiz bir dönemde insanlar neler hissetmiş görmek isterseniz Aşk, Mark ve Ölüm’ü izlemenizi öneriyoruz. İzleyip yorumlarınızı bizimle paylaşabilirsiniz!
Faydalandığımız Kaynaklar ve İleri Okumalar
SHH.. someone is Quiet Quitting - Priya
Is Quiet Quitting Real? - Jim Harter
Kariyer Z’nin destekçileri arasına katılabilirsiniz!
Topluluğumuzda (çok yakında) ve e-posta bültenimizde yer alan içeriklerin tamamı genç yetenekler için ücretsiz olarak hazırlanmaktadır.
Bizi desteklemek isterseniz bunun birkaç yolu var:
Herhangi bir yorumunuz, geri bildiriminiz varsa veya bizimle iletişime geçmek istiyorsanız bize buradan ulaşabilirsiniz. Abone olduğunuz için teşekkürler.
LinkedIn | Twitter | Instagram | Newsletter
Barista at Brownberry Coffee & Roastery
2yGerçekten inovasyon odaklı olmayan ve hayatta belirli hobilerle eğlenemeyen bir ekiple çalışmak berbat ötesi bir durum, insanlık suçu görüyorum bu durumu. Ayrılıp hobilerin üzerine biraz ilerleyip tek başına çok daha başarılı olunabilir. Belirli bir uzmanlık oluştuktan sonra sesli istifa edip yaratıcı ekonomisinde pay sahibi olmak güzel bir yol eminim ki o maaş kadar kazanmasanız da mutlu olursunuz. Hatta ingilizce de varsa az takipçilerle o şirketin verdiği maaş kolaylıkla karşılanabilir hale geldi. Nihayetinde sevdiğin işte katacağın verim ile sevmediğin işte katacağın verim bir değil! Kendi işine ve fikirlerine harcanmayan zaman beceriksiz, göz boyayan, "bireysiz" kurumsal kafalı topluluklar için haracanıyor. Koca bir saçmalık, ama kime göre!
Software Development Team Lead at Softtech, Payment Systems Applications
2yElinize, emeğinize sağlık çok akıcı ve dolu dolu bir bülten olmuş : ) ben de ne zamandır beyaz yakalıların neden bir sendikası ve sendikalaşma çabası yok acaba diye düşünüyordum bu arada : )